Acı zanaatçısı.. Bölüm 6

Start from the beginning
                                    

"Burası biraz hassas. Ama iyi dayandın. Az kaldı sarışın." Dedi, gözlerimi yumdum ve düşünmemeye çalıştım. Düşündüğüm tek şey şuan Emir'di. Beni bulamayınca çok kızmış mıydı? Belki de ne hali varsa görsün demiştir ve peşimi bırakmıştır. Söz konusu Emir olunca ikinci şık daha doğru geliyordu. Pekala, canım yanıyordu. Bunu görmezden gelemeyecektim. Sol tarafımda bir yangın vardı. "Bitti." Gözlerimi bir süre yumup sakinleşmeye çalıştım. Bu kadar acıyacağını tahmin etmemiştim. Alnımda biriken küçük ter damlacıklarını elimin tersiyle sildim. "Görmek ister misin?" Diye sorunca gözlerimi açıp ona baktım ve onaylarca kafamı salladım. Yanında ki boy aynasını görünce ayağa kalktım ve kendime baktım.

Soluk tenimin üzerinde ki Kahlo, fazla belirgin gözüküyordu. Etrafı kırmızı bir şekilde kabarmıştı. Sadece Frida'yI yansıtan kısım vardı tenimin üzerinde. Elimle üzerinde bir süre gezindim. Yok olup gitmeden önce hayatta benden bir iz bırakacaktım. Bu, bana aitti.

"Kırmızılıklar bir süre sonra geçer. Başta basit gelse de, seçimini sevdim." Dedi. Yaptığı işi beğenmişe benziyordu. Hakkını yiyemeyecektim, bu harikaydı. Ama onu şımartmadım. İnsanları yüceltmek gibi bir huyum yoktu. Daha çok onları tersler, beni sevmemelerini sağlardım. Kazağımı çekip omzumu kapattım.

"Borcum ne kadar?" Diye sorunca boşver dermiş gibi elini salladı. "Ciddiyim, ne kadar?"

"Bak iki çeşit dövme yaptırmak isteyen insanlar vardır. Biri zevk için, diğeri hayatta iz bırakmak isteyenler insanlar için. Sen sanırım ikinci şıksın. Bu yüzden bundan para alamam. Daha çok buna ortak olduğum için mutlu olurum." Ona belli belirsiz gülümsedim. Bu hareketimden etkilenmişe benzer sesler çıkardı. "Buna değdi."

Ayna da saçlarımı düzeltip, kar yağıyor mu diye dışarıya baktım. Sağ tarafta biri beni farkedince hemen geri çekildi. Derin bir nefes aldım. Biri vardı. Bu sefer emindim. Peşimde biri vardı ve ben bu korkuyla hayatıma devam etmek istemiyordum. Onun kim olduğunu bulmalıydım. Dövmeliye hiçbir şey çaktırmadan biraz oyalandım.

"Teşekkürler." dedim soğukça ve dövmeciden çıkmak için hazırlandım. Bana sadece gülümsedi. İnsanlar gülümsemeyi iyi bir halt sanıyordu. Sabahtan beri arayan doktorumu tekrar meşgule atarak telefonu cebime attım ve çıkmak için hazırlandım. Bu kez peşimde ki her kimse yakalayacaktım. Kapıdan çıktığım da sağ tarafımda bir hareketlenme hissedince oraya yöneldim. Siyah giyinimli biri saklandığı yerden çıkıp adımlarını hızlandırınca arkasından koşup sırtına atladım. Her şey bir anda oldu. Koştum, sıçradım ve adamın sırtındaydım.

"Kimsen sen?" Diye bağırdım. Aynı zaman da durmadan kafasına vurup onu etkisiz hale getirmeye uğraştım. Bir yandan da bana zarar verebilir mi diye korktum ama bu bana engel olmadı. "Kim gönderdi seni?"

"Durun, Eylül hanım." Diye benden kurtulmaya çalışan adamın adımı söylemesiyle iyice panik oldum ve onu yere düşürmeyi başardım. Kafasını yere bastırıp ata biner gibi sırtına çıktım. Tanrım, deli gibi terliyordum.

"Adımı nereden biliyorsun? Konuş!" Diye bağırıp saçını geriye doğru çektim. Adam acıyla inledi. İstese beni çoktan üzerinden atmıştı ama sanki bilerek temkinli davranıyor gibiydi.

"Eylül?" Duyduğum sesle kafamı kaldırdım ve karşımda bir çift öfkeli yeşil göz gördüm.

"Emir bey, yardım edin!" Altımda ki adam Emir'in de adını söyleyince iyice kafam karışmıştı. Her ikimizi de tanıyorsa benden ne istiyordu?

"Bir kızla başa çıkamıyor musun Teoman?" Emir'in alaylı sesine karşılık adının Teoman olduğunu öğrendiğim adam mahçupça başını yere bıraktı. Bir dakika! Kaçırdığım bir şey vardı. Emir'de bu adamı tanıyordu.

Yaramızda Kalsın ♣️Where stories live. Discover now