3.0

49.6K 2.6K 380
                                    

Cold Water - Justin Bieber, MO

-30-

Usul usul okşuyordu rüzgar saçlarımı. Yüreğime ferahlık katan bu esinti, dindiriyordu fırtınamı az da olsa.

Bir hafta olmuştu. Bir hafta geçmişti bizden, yine de değişen hiçbir şey yoktu.

Yüreğim olanları almasa da, onu kollarına dolamıştı. Söyledikleri, gözlerini doldurmuştu hafifçe, sonra boş verip sadece kollarındaki güzelliğe ağlamıştı.

Sadece iç çektim geceye. Gece saçlarına iliştirmişti yine yıldızları, bana onu anımsattı.

Bu düşünce ile yaptığım çocukluğa gülümsedim. Her yerime ilişmişti ondan bir kaç şey. Ciğerlerimde kokusu vardı mesela, gözlerimde gözleri, tenimdeki teni silinmiyordu.

Saçmaydı. Yaşanan, söylenen her söz öylesine saçmaydı ki! Bir kaç adıma sığdırdığımız koca hayat, hatayı affetmiyordu.

Bana anlatmadan, anlamamı beklemesi koca bir saçmalıktı. Sinirle attığı her kelime, yaralamıştı benliğimi. Saçmaydı, baştan sona her şey saçmalıktan ibaretti!

Empati kurmaya çalışıyordum bazen. Onu affetmeye çalışmamın küçük kaçamaklarıydı bunlar biliyordum ama yokluğunu affedemezdim değil mi?

Böyle bir durumda ben olsaydım, ona anlatırdım. Ben ona güveniyordum çünkü. Ellerinde kalbim vardı, güvenmesem de hiçbir şey değişmeyecekti neticede.

Ama gerçek buydu ki, kalbim hala avuçları içerisindeydi.

''Alina?'' Rüzgarın uğultusuna karışan Arda'nın sesi ile, kafamı kapıya doğru çevirdim. Sadece yatağımın ucunda duran gece lambasından sızan ışık, onu bir gölge halinde gösteriyordu bana.

''Gelsene.'' dedim hafifçe, kendimi toparlayarak. Şaşırmadığımı söylesem yalan olurdu. Bu gece kendimle toplantı yapmaktı amacım.

İçeri girdi, kapıyı peşimden kapadı ve yatağa oturdu. Karşı karşıya bir şekilde kalmıştık bir anda. Yokluğuma varlık oluvermişti.

İçerideki sıcaklığı, dondurucu bir soğuğa çeviren havayı Arda'nın varlığı ile fark ederek, camı kapadım.

''Seni böyle görmek istemiyorum.'' dedi sessizce beklemediğim kelimelerle. Odamın sessizliğine, fısıltı iliştirmişti sesi. Yine düğüm oldu boğazım, kelimeler yokluğa karıştı.

Arda'ya değer veriyordum.

''Yorgunum sadece.''

''Beni kandıramazsın.'' dedi gülerek solukça. Onun solukluğuna can vermek adına içimde çırpınan his ile gülümsedim.

''Sahiden bir şeyim yok.'' dedim yüzüme kondurduğum kanatlı tebessümümle. Hissetmek güzel şeydi fakat bazen dağıtıyordu adamı toparlanamayacağı şekillerde. Kendimi kaybettiğimde bulduğum o yeri geri istiyordum.

''Beni bırakıp gidiyorsunuz, özleyeceğim!'' dedi sitemle karışık bir içlenme ile. Bu daha çok bana neşe katmak amaçlıydı, biliyordum.

''Beni kandıramazsın, kardeşler anlar.'' dedim ve ona kaşlarımı kaldırdım. Bu silik ortamda görmüş müydü bilemem ama, hissederdi o. Abiydi sonuçta.

''Sen bana yalancı mı dedin?'' diyerek öne atırdı ve saçlarımı karıştırdı hafifçe.

''Bu yaptığın çok ayıptı.'' dedim ve ona kaşlarımı çattım.

''Abiye kaş çatılmaz.'' dedi ve işaret parmağını ben ne olduğunu anlamadan, kaşlarım arasına koyarak kıpırdattı. Hafifçe kıkırdadım.

EŞSİZ RİTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin