2.5.3

61.3K 2.6K 424
                                    


Multimedia - Azra

=2.5.3=

Erez'in kolu omzumda, benim ki ise onun ince belinde asılı bir vaziyette gecenin karanlığında ilerliyorduk.

Sessizlik vardı aramızda düğümlenen. Rahatsız etmiyordu, aksine adımlarımız dışında ses çıkmayan bu sokakta huzurlu geliyordu. Kalabalıktan fazlasıyla uzaklaşıp, kendi kalabalığımızda boğulmaya başlamıştık bile.

Erez'in omzumda duran kolu, bana güven katıyordu. O oradan kolunu çektiği taktirde, bu his kaybolacak ve sis kümesi halinde dağılacak gibiydi.

Acaba, o ne hissediyordu? O da keyifli miydi benim gibi?

''Beğendin mi?'' diye sordu Erez sesinde gizlenmiş güzellikle. Her zamanki o alayı ve soğukluğu, buhar olmuştu sanki.

''Beğendim,'' dedim saf bir dürüstlükle, usulca. ''Orada olmadığımızı fark etmişler midir?'' diye sordum Erez'e. Kafamı hafifçe sola yatırarak, sağımdaki ona baktım. Kıvrımlı, uzun kirpikleri arasından yola bakıyordu sadece. İki ışık arasında gölgeye düştüğünde yüzü, güzelliği yankılanıyordu gece içerisinde.

''Deniz'den kaçar mı?'' diye sordu bana. Daha çok altında, 'kesinlikle fark etmişlerdir' anlamı yatan bir soruydu bu.

Bizimkilerin yokluğumuzu fark etmeleri, bir süre ağızlarına sakız olurdu. Takılmış plak gibi olurdular muhtemelen. Azra ile kuyruğunun da suratının bozulmasına sebebiyet verirdi. Tabii bu beni eğlendirirdi.

''Erez,'' dedim geçtiğimiz yollar hala istediğimiz yere açılmadığında. Ayrıca bu yolu hiç anımsamıyordum. ''Döndüğümüz yoldan neden gitmiyoruz?''

''Belki kaybolmuşuzdur.'' dedi dudaklarını büzerek bir çocuk misali.

''Kaybolan biri için fazla emin adımlar atıyorsun.''

''Belki dedim, ufaklık. Belki de kaybolmamışızdır.'' Erez'in cümleleri de kendisi gibi çözülmesi gereken denklemlerdi. Matamatikte denklem sevmediğim aşikardı. Lakin ne Erez matematik problemiydi, ne de hayat matematikten ibaretti. Ve ben, zorluğu severdim.

''Madem kaybolmadık,'' dedim sesime virgül koyarak. Her şeyden güzeli, tam şu an mutluydum. ''Neden yolumuzu uzatıyoruz?''

''Yolumuzu mu uzatıyoruz?'' dedi saf, yalancı bir şaşkınlıkla.

''Yapma Erez,'' dedim gülerek. Midemde varlıklarını koruyan içkiler, bünyeme sarsıntı veriyordu. Verdiğim cevaplar da adımlarım gibi sarsak çıkıyordu.

''Ne o, mutlu değilsin galiba bu halden?'' diye sordu. Alaydan uzak düşmüştü bu sefer ses tonu.

''Belki evet, belki hayır.''

''Kesinlikle evet.'' dedi gülerek.

''İnsanın fikri neyse, zikri de odur.'' dedim söylediğine karşılık.

''İnkar etmedim zaten, ufaklık.'' dedi duraklayarak. Duraklaması, boğazıma doldu, yutkunmamı zorlaştırdı. Yüzünde dalga geçtiğine dair hiçbir ifade yoktu. Ses tonu da gayet düz bir biçimde akıyordu beynime.

''Pekala.'' dedim suskunlaşarak. Kabullendikten hemen sonra, sustuğumda, Erez'de bana eşlik etmişti.

''Neredeyiz ve eve ne kadar kaldı?'' diye sordum dakikalar dakikları kovalamaya başladıkça.

''Akasya Sokakmış,'' dedi adımlarını sonlandırarak. Baktığı yere gözlerimi çevirdiğimde, sokağın ismi yazılı tabela ile çarpıştım. ''Ve ev de gerimizde kaldı.'' derken umursamazdı.

EŞSİZ RİTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin