1.2

58.8K 2.6K 177
                                    

Lucia - Silence

-12-

Gece bir türlü geçmek bilmiyordu.

O nottan sonra, Erez suskunlaşmıştı. Koltuğa oturmuş, yaptığı tek şey kendini düşüncelerinde kilitlemek olmuştu. Diğerleri de pek farklı değillerdi aslında.

Deniz ile ortalığı topladıktan sonra yanlarına oturduk.

Bir süre sonra, herkes odalara ayrıldı. Geride kalan Erez olmuştu.

''Deniz,'' dedim yatağa girdiğimizde. ''Ne oldu?''

Soluk, oldukça bitkin bir nefes verdi.

''Geçmiş, geleceğe karışmaya başladı.'' dedi. Bu konudan bir haber olduğumdan, soru sormadım. Bu aralar içimde çok soru biriktiriyordum oysa, meraklı bir kızdım ben.

''İyi geceler Alina.'' dedi ve bana kısaca sarılarak, hiç bir şey olmadı imajı çizmeye çalıştı.

Olmuştu ama. Erez'in gözlerinde görmüştüm. Nefret, öfke, sevinç, mutluluk gibi belirli, net bir duygu yoktu gözlerinde. Daha çok karmaşıklıktan ibaretti.

Geçmiş kötüydü belli ki. O cam kırıkları, iyi bir geleceğin parçası olmazdı nihayetinde.

Deniz'in nefesleri düzene girdiğinde uyuduğunu anladım.

Döne döne uykuyu ben de yakalamaya çalıştım ama aklıma Erez takılıyordu.

Ne yapmıştı acaba?

Onu merakla yataktan yavaşça kalkarak, aynı yavaş ve sessiz adımlarla salona indim. Odasında olduğunu düşünmüyordum, o yüzden adımlarım burayı yakalamıştı.

Salona indiğimde loş bir ortam hakimdi etrafa. Gözlerim etrafı talan etse de aradığını bulamadı, ama dışarıda olma ihtimali, bahçeye çıkan kapının açık olmasından belliydi.

Vücuduma eğim vererek, perdenin kapsamadığı taraftan onu bulmaya çalıştım. Büyük salıncakta oturan beden ondan başkasına ait değildi. Üzerimdeki kısa kolluya karşı etrafa bir kaç kez bakındım bir üst ya da herhangi bir battaniye bulmak adına.

O da üşümüş olabilirdi sonuçta.

Bir yerleri kurcaladıktan sonra, bir battaniye bulabilmiştim en sonunda.

Hızlıca alarak dışarı çıktığımda bir esinti vücudumu titretti. Geceler gündüzlere nazaran çok daha serindi. Hava düzensizdi zaten. Bir tutturamamıştı arasını.

Deniz'in terlikleri olduğunu düşündüklerimi ayağıma geçirdim. Battaniyeyi vücuduma sardıktan sonra, yavaş ama bir o kadar hızlı adımlarla yanına ulaştım.

Boş bakışlarla bakınıyordu. Kafasını hafifletmek, az da olsa düşüncelerinin sıkıntısından kurtulmak istemişti belki. Nedense içimde bir burukluk ile, omuzlarıma aldığım battaniyeyi yavaşça indirerek onun omuzları üzerine bıraktım.

''İyi misin?'' diye sormayı ihmal etmemiştim elbet. Cevabımı alacak, içeri girecektim. Ama gözüme burada gecenin serinliğinde onunla beraber oturmak, daha bir cazip gelmişti.

''Değil gibiyim,'' dedi. Bakışlarını yüzüme sabitlerken. ''Gelsene.''

Yutkunarak, yanında yer edindim. Hayır diyerek geri çekmeyecektim kendimi.

''Böyle davetsiz misafir gibi geldim ama.'' dedim. Cümlemden sonra omuzlarında duran battaniyeyi yavaş bir biçimde tekrar benim omuzlarıma bıraktı. Bu centilmen tavrı beni gülümsetti. Yine de ben, battaniyenin yarısını onunla paylaştım.

EŞSİZ RİTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin