1.7

61.9K 2.5K 356
                                    

Multimedia - Alina. 

-17-

 Hızlı adımlarla okuldan dışarı çıktığımda, duraklamadan arabanın yanına vardım. Kilidi açıp, çantamı arka koltuğa koydum ve kendimi sürücü koltuğuna attım. 

Bir nefes dahi almama kalmadı, yan kapı açıldı ve Erez'in bedeni boşluğu doldurdu. 

Bunu beklemediğimden ilk şaşırsam da toplayarak 'sen ne alaka' dercesine baktım. O ise bana bakmıyor ve gözlerini ileride, yolda tutuyordu. Bu sayede o bakışımın boşa gittiğini fark ettim.

''Hadisene kızım.'' dedi. Koltuğa gelişi güzel, sanki yarım saattir aynı yerdeymiş gibi oturmuştu. Dişlerimi gösterircesine sırıttıktan sonra, onu dürttüm.

''İnsene arabamdan.'' 

Ağır çekimde kafasını bana doğru döndürdü. Harbiden diyorum. Ağır çekimde gelişmişti. 

''Sorununu bana anlatana kadar, hiçbir güç beni bu arabadan indiremez.'' dedi ve kafasını yüzüme yaklaştırdı. Gözleri alaycı ve bir o kadar da meydan okuyan bir şekilde bana bakıyordu. Sırıtarak geri çıktım ve arabayı çalıştırdım.

''Keyfin bilir.'' Ses tonum, onu çok da ciddiye almadığımı bariz bir şekilde ortaya çıkarmıştı. Kısa bir 'hıh' sesi çıkardığını işittim hemen ardından.

Eve sürmeye devam ediyordum. İkimiz arasındaki sessizlik yol sonlanana kadar devam eder sanıyordum lakin öyle olmadı.

''Hadi ama, yenelim şu sükuneti.'' dedi bıkmış bir biçimde. Alttan alttan gülümsedim, fark etmese de.

''Yenilecek bir sükunet yok Erez.'' 

''Görmüyorum mu zannediyorsun?'' Eli öne doğru sorarcasına uzandı. Hararetle devam etti. ''Anlam da veremiyorum anasını satayım. Hayır öğrensem, sonra devam et sessizliğine. Meraktan hep.'' diye devamında ekledi. Güldüm.

''Ufaklık, bir iddiaya ne dersin?'' diye sordu bir anda. Bu sırada evin bahçesine giriş yapmıştık. Arabayı durdurdum ve devamını duymak istediğim için ona döndüm.

''Ne gibi?'' 

''Bu akşam Barınak'da bir yarışma yapacağız. Kazanan, kaybedene istediği bir şeyi yaptıracak. Eğer kazanan ben olursam, bana koyduğun tavrın nedenini anlatacaksın.'' 

''Ne yarışması?'' diye sordum kaşlarımı çatarak.

''Her seferinde bildiğin yerden geliyor. Bu sefer bilmediğin yerden gelsin, ufaklık.'' dedi ve göz kırparak yanağımdan bir makas aldı. Sonra da arabadan gayet havalı bir biçimde indi. Oysa bu onun normal inmesiydi.

İç çektim. Resmen meydan okumuştu. 

Geri geri çıkarken, kafasındaki plan hakkında hiç bilgi alamamak ne yapmam gerektiğini de bilmememe neden olmuştu. 

Eve sürerken, aklımda dolaşan her konu dans üzerine sabitli idi. Madem bildiğim bir yerden gelmeyecekti, oluşamayan listede üzeri çizilip atılır iken geriye bir şey kalmamıştı zaten.

Arabayı park etmem ile aklıma Deniz düştü. Onu ararsam o elbette bilirdi abisinin kafasının işleyişini.

Hemen telefonu çıkardım ve numarasını tuşladım. Çaldı, çaldı. Kapayacağım sırada, yaklaşık on dakika önce bıraktığım Erez kişisi telefonu açtı. 

''Söyle ufaklık.'' dedi dalgalı, kelime aralarına sızmış olan bir tınıyla.

''Sana değil, Deniz'e söyleyeceklerim.'' dedim. Anlamıştı muhtemelen ne konuşmak istediğimi.

EŞSİZ RİTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin