Sınanma- Bölüm 56

6.7K 545 25
                                    

Bu da size ikinci sürprizim olsun=) Hadi iyi bayramlar=) Bana çok kızmayın olur mu?

&&&&&

Yiğit CEVAHİR

"Avukat Bey, bu konuştuklarımız aramızda kalacak eşimin hiçbir şekilde haberi olmayacak. Bir kez daha üzülmesini istemiyorum."

"Tabi Yiğit Bey, mahkemenin kararı en geç bir hafta içerisinde tebliğ olur ve biz de doktor raporuna istinaden verilen kısıtlılık kararını işleme koyabiliriz."

"Peki, tamam teşekkür ederim çıkabilirsiniz."

"İyi günler Yiğit Bey."

"Size de avukat bey."

Kapıya kadar şirketimizin hukuk müşavirini yolcu edip vedalaştıktan sonra Cem'i arayarak hemen yanıma gelmesini söyledim. Kısa bir süre sonra yanıma gelen Cem, gelir gelmez yine kaldığı yerden devam etti. 

" Yiğit Bey beni çağırmışsınız."

"Zevzeklik yapma Cem, geç otur. Seninle konuşmam gereken bir şeyler var."

"Ahhaa yine Dallas havası seziyorum. Bu ne lan, biz neden normal memur hayatı süremiyoruz arkadaş. Her gün bir olay, her gün bir aksiyon var. Ha söyle koçum, yine hangi bok çukurunun içine balıklama daldın, yine kimin tavuğuna kış dedin horozum söyle."

"Cem, çenene sıçayım. Sus lan bir dakika. Bu ne be... Neriman hakkında bugün sabah itibari ile mahkemeden kısıtlılık kararı aldırdım."

"O ne demek be, kötü bir şey mi?"

"Cem vallahi bazen üniversite bitirmediğini düşünüyorum. Mal mısın oğlum hukuka giriş derslerinde öğretildi bunlar sana."

"Yiğit, ülkedeki hukukçular bile hukuku bilmiyor sen şu ekonomist kardeşine hukuk diyorsun yav. Ben başkalarının mesleğine saygısızlık yapmam arkadaş herkes kendi işini yapsın. Neden bileyim ben kısıtlılık kararı zıkkımını. Adında meymenet yok zaten."

"Tamam, sus Cem, yoksa elimde kalacaksın."

Dudaklarına fermuar çektiğini göstermek amacı ile şekilden şekle giren Cem'e gülümseyerek devam ediyorum.

"Neriman uzun süredir psikiyatrisi tarafından verilmiş ileri düzeyde ağır dozajda ilaçlar kullanıyordu. Sağlıklı düşünme konusunda ciddi sıkıntılar yaşadı her zaman. Ellimizdeki raporları doktora sunarak, doktordan ayırt etme kudretinin yerinde olmadığı ve hastanede tedavi edilmesi gerekliliği ile ilgili rapor alarak mahkemeye başvurduk. Mahkeme Neriman hakkında kısıtlılık kararı vererek tüm mal varlığının yönetimi için beni vasi olarak tayin etti. Adamlarımız da Neriman'ı Rusya'da buldular ve yarın burada olacaklar. Gelir gelmez Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırılacak."

"Orası şu bir hastanın diğer hastanın gözünü eli ile oyduğu haberleri ile gündeme gelmedi mi ya daha yeni."

Kafamı sallayarak onayladım. Haber bütün gazeteler de manşetten verildi ve iğrenç bir durumdu ama en azından o hastane benim kontrolümde olacak ve Neriman'ın bu kadar pisliğe bulaşmasına rağmen yaşama ihtimali olacaktı..

"Yiğit mal mısın? Hem suçlarını itiraf ettiğinde Elif'in kolyesi kayıttaydı. Elimizde yeterli delil var. Ver adalet halletsin, en azından hapishanede yaşama ihtimali var. Sen ablanı oraya gönderirsen ya o kendini öldürür ya da birileri onu."

"Cem, yeterince boka batmış bir aile adımız var zaten ve ben çocuklarıma halası amcasını öldüren bir aile bağı bırakmak istemiyorum. En azından hastalık acınacak bir durum. Aile adını da düşünmek zorundayım."

"Siktir, her iş mi çetrefilli olur yahu!"

"Neyse beni iyi dinle, Elif'in bunların hiç birinden haberi olmadan, gazetelere düşmeden hallet şu hastaneye yatırma olayını. İçeriden doktorlar, hemşireler ve yönetim ayarlandı zaten. İznim olmadan adım atamayacak artık Neriman. Bende ki limitini doldurdu artık, Elif'e zarar verenin, benden fazlası ile çekeceği var ve dünya âlemde bunu öğrenmiş olacak."

"Yiğit, o senin ablan bu kadar acımasız olma!"

"O kaltak yüzünden Elif, tecavüze uğruyordu Cem, ne diyorsun sen, çekip vurmadığıma şükretsin."

"Peki, peki tamam o iş bende yapılmış bil. Başka bir şey yoksa benim biraz işim var."

"Tamam, sen geç birazdan ben de eve geçeceğim."

"Elif'i öp yerime görüşürüz."

"Tamam, görüşürüz."

Giden Cem'in arkasından bir müddet kapıya takılı kaldı gözlerim. Aileye bak geldiğimiz hale bak! Tamam, ablamla çok da bir bağımız hiçbir zaman olmadı ama bu aşamaya getirmesini bir türlü anlamadım hiçbir zaman. Her şeye sahipken neyin peşinde kendini de bizi de harcadı amansızca.

Kısıtlılık kararının alınmasının üzerinden 2 gün geçti. Neriman hastaneye yatırıldı. Baya olaylı bir hastaneye teslimat olsa da gazetelere düşmeden, Cem halletmeyi başardı. Şimdi Neriman'ın yaptıklarının diyetini ödeme vakti geldi. Şirkette ki işleri hallettikten sonra eve dönüyorum şimdi. Olaylardan sonra Elif'ten uzakta geçirdiğim zaman diliminin her anından huzursuz oluyorum. Evin bulunduğu sokağa şoför arabayı yönlendirdiği an çalan telefonumu elime alıp Ayşe Hanım'ın numarasını görmemle içimi panik duygusu kapladı.

"Ayşe Hanım, Elif'e bir şey mi oldu."

"..."

"Tamam, siz annemi içeriye almayın ben iki dakikaya oradayım."

"Recep çabuk, acele et."

"Tamam, Yiğit Bey..."

Arabanın bahçeye girmesi ile kendimi arabadan dışarıya atmam bir oldu. Ve aynı anda annemin bağırmaları kulağıma geldi.

"Senin yüzünden Elif, senin yüzünden kızım akıl hastanesine yatırıldı. Ailemizi dağıttın Elif, mutlu musun? Kardeşi kardeşe düşman ettin." Diyerek kendisine açılmayan kapıyı yumruklayarak ağlayan annemi görmem ile kontrolümü kaybettim. Annemin koluna yapışarak bağırmaya başladım.

"Sus anne, sen hangi hakla kapıma dayanırsın. Hangi yüzle anne! Biyolojik olarak sana bağlı olmam her hatanı görmezden geleceğim anlamına gelmez! Elif'in ne kabahati var, ne yaptıysa kızın kendi eliyle yaptı! Senin kızın, ağabeyimin ve masum birçok kişinin katili anne! Şimdi lütfen evine git."

Yumruklarını bana çeviren annem bu seferde benim göğsümü yumruklamaya başlayarak mantıksız açıklamalarını sıraladı.

"Ablan ne yaptı ise senin için, ailemiz için yaptı. Daha fazla güçlenelim, tek güç olalım diye yaptı. Sen Yiğit Cevahir, babanı utandırıyorsun, ailemizi utandırıyorsun, bu soy ismini hak etmiyorsun."

"Anne sakın babamı ağzına alma. Kaç defa babamı aldattığını bilmiyor muyum sanıyorsun? Hangi cür'et bu! Hangi arsızlıkla kapıma dayanırsın. Şimdi anne sırf babamın hatırına bu hatanı görmezlikten geliyorum, bir daha Elif'e zarar verecek olursan kızının yanına seni de yatırırım duydun mu beni! Hiçbir zaman anne olamadın bari bu saatten sonra birazcık insan ol!"

Kafamla adamlara yaptığım işaret ile annemi dışarı çıkararak arabasına bindirip gönderdiler. Yüzümü kapıya çevirmem ile kapıda vicdan rahatsızlığı gözlerine yansımış bir Elif ve Dilara ile karşılaşmam bir oldu.

Ona sarılarak kollarıma alarak fısıldadım. "Sakın Elifim, senin hiçbir kabahatin yok, sakın vicdan yapma. Dilara'ya verilecek en hafif cezayı verdim inan bana. Lütfen üzme kendini."

Elif tam ağzını açıp itiraz cümlelerini sıralayacağı sırada telefon konuşmasını bitiren Hasan koşarak yanımıza geldi.

"Yiğit Bey, acil bir durum var, konuşabilir miyiz?"

Kollarımda Elif'le bir an önce eve girmek istediğim için Hasan'a kafamı çevirerek, "Söyle Hasan ne varsa."

"Yiğit Bey, depoya baskın düzenlenmiş, Mustafa kaçırılmış, Cem Bey de yaralanmış" demesi ile kollarım hissizleşerek iki yana düştü.

GÜCENİKWhere stories live. Discover now