Bana ne? Bölüm 6

22.5K 1.2K 21
                                    

Elif Biçem

Zaman her şeyin ilacı mıdır bilmem henüz öğrenemedim ama benim için uyuşturucusu olduğu kesin. Aslında olayın üzerinden 4 ay geçmesi hiçbir şey değiştirmedi. Hala her akşam Mehmet'in taciz ve tehditlerine maruz kalıyorum, işin komik tarafı bunun cezai sorumluluk gerektirdiğini bilerek sessizliğimi korumaya devam ediyorum. Çocuk yuvasında ki çocuklarla biraz daha fazla zaman geçirmeye başladım. Şu aralar yapmaktan en büyük zevk aldığım şey zaten. Zenginleşiyorum, ruhumda barındırdığım her duyguyu öldürürken, ruhen yoksunlaşırken inatla itina ile zenginleşiyorum. Hala hissiz hala anlamsızım ve hala kimseye kayıplarımı anlatacak cesarette değilim. Dilara ve Cem beni bir dakika yalnız bırakmamaya çalışıyorlar. Özellikle Cem, iyice ısrarcı artık Dilara'dan dinlediği 'eski Elif'i tanımak kahkahasının tınısını duymak istiyorum' diye başımın etini yiyor. Ama içimden gelmiyor. Ne yaparsam yapayım en fazla etrafıma, çocuklarıma hafif bir gülümseme sunabiliyorum. Samimiyetsiz geliyor bana hissetmediğin bir duyguyu yaşıyormuş gibi göstermek. Hoş, hiçbir duyguyu da yaşamıyorum ya neyse. Şimdi Cem ile birlikteyim ve beni çalıştığı şirketinin kuruluş yıl dönümü balosuna götürüyor. Keşke bu gövde gösterisini yapacaklarına, biraz çocuk okutup etrafa biraz yardım etselerdi diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Cem'in teklifini galiba bugün biraz farklılaşmak istediğim için kabul ettim. Farklı biri, farklı bir ortam, farklı bir hayat, belki farklı bir ben ortaya çıkarır, farklı bir kader yazar diye düşündüm. Bu sebeple de biraz özendim hazırlanırken. Dilara kulağıma eğilip, ' Çıkın gidin bu evden, yoksa cinsel tercihlerimi değiştireceğim ve buna seni de ikna etmek için elimden geleni yapacağım Elif' deyince dudaklarımdan hafif bir kıkırdama fırladı. Kıkırdadığımı duyan Cem ise ' Yanımızda Dilara'yı da mı götürsek, saray soytarısı görevi yapar da seni azıcık gülerken görebiliriz, olmaz mı?' deyince ben daha cevap veremeden benim canım hazır cevap arkadaşım durur mu hiç? 'Aa üstadım meslekte yeterliliği tamamlayınca yanına çırak arıyorsun galiba ama benim mesleğim var sağol' diye cevap verip Cem' de o uzun iriyarı cüssesi ile Dilara'nın üzerine yürüyünce Cem'in koluna yapışıp uzaklaştırmam bir oldu. Aslında Cem ve Dilara'nın çok iyi bir çift olacaklarını düşünüyordum. İkisi de yalnız, kimseleri yok ve ikisi de birbirinin yanında mutlu, aslında biraz kışkırtma ile Cem sanki Dilara'ya kapılacak gibi bir hisse kapılıyorum. Ve şaşırarak eski beni hatırlatan bir şeyler yapıyorum. Arabada Cem'e dönerek ' Biliyor musun Dilara'nın çalıştığı okulda hoşlandığı bir matematik hocası vardı, adam Dilara'yi yarın akşam müsait ise yemeğe çıkarmak istediğini söylemiş, düşünsene belki de aralarında bir şey olur. Çünkü Dilara artık bana kafayı sarmış vaziyette hem beni biraz rahat bırakır hem de yalnızlığını da atar üzerinden.' Diyerek Cem'e dönünce fark ediyorum Cem'in sıkılan çenesini ve direksiyonda ki ellerini. İçimden, bundan sonrası sen de artık Cem Bey diyerek önüme dönüyorum. Belli bir süre daha yol aldıktan sonra Cem sessizliği bozarak, ' Dilara'da mı senin gibi düşünüyor ya da bana ne ya o yoluk cadının ne düşündüğü önemli değil, sadece hem cinsime acırım' deyince gülümseyerek fark ettirmemeye çalışıp içimde tuttuğum nefesimi bırakıyorum. Bu iş bu kadardı! Balonun yapılacağı yere gelmemiz ile gazetecileri görmem bir oluyor ve en son ne zaman gazetelere düştüğüm aklıma gelince de suratım düşüyor ancak belki hatırlamazlar ümidiyle kendimi ana hazırlıyorum. Cem kendisi arabadan çıktıktan sonra benim kapımı açıp eli ile elimi avuçlarının içine  alıp arabadan çıkmamı sağlıyor ve koluna girerek balo salonuna gidiyoruz. Gazeteciler umarım yüzümü hatırlamaz diye düşünürken Cem'in kulağıma yaklaşarak 'Gören seni Dilara'nın yanına götürüyorum, gülümse biraz' deyince içimden iyiyi de kötüyü Dilara'ya vurmaya başladıysan sen benim tahminimden de kötü durumdasın canım benim diye düşünürken, gülümseyerek salona doğru giriş yapıyoruz. Benim hiç tanımadığım bir dünyaya adım atmanın verdiği tedirginlik ile mücadele ederken, Cem patronu olduğunu söylediği adam ile beni tanıştırıyor. Patronunu görünce bunların şirkete 1.90 cmden kısa adam almıyorlar galiba diye düşünmeme engel olamıyorum. Karşımda ki adamda bir tanıdıklık hissi var ama nereden olduğunu çıkaramıyorum. Karşımda ki uzuna ki yaklaşık 1.96 civarı kendisi ve kaslıya ve yakışıklıya ve ve o gözlerinin rengi ne ya lacivert diye göz rengi mi olur hiç diye düşünürken şapşallaşıyorum. En son ne diyordum ben ya. Ha karşımda ki tanımlanamayan cismi bir yerden tanıyorum galiba derken adamın 'böyle bir güzellikle bir kez tanışmış olsaydım, o güzellik benim olurdu' deyince yanaklarımdan kulaklarıma kadar kızarıyorum. Yani neyse lafın kısası adam çok yakışıklı ama Urfalı amcanın dediği gibi bana ne? (Videoyu medya kısmında görebilirsiniz=))

GÜCENİKWhere stories live. Discover now