VAV- Bölüm 49

7.2K 564 57
                                    


   Kısa bir bölüm oldu ancak birazcık daha yazamayabilirim iş yoğunluğumdan dolayı kısaca bir beni unutmayın bölümü olsun bu. Bir kez daha Yiğit hayranları bir iç geçirecek farkındayım zira ben fazlasıyla geçirdim=) Umarım keyif alarak okursunuz. Unutmayın e mi yorumlarınızı, eleştirilerinizi, oylarınızı dört gözle beklemekteyim=) Ve çok sevdiğim bir şarkı sizlerle ne yazık ki çok az insan bilmekte belki seversiniz diye paylaşıyorum=)



Yiğit CEVAHİR

Şaşkınım, anlamsız bir şaşkınlığa esirim. Yatağımda uyuyan, bana teslimiyetini sunan, her şeyi ile benim olan kadına bakarken kelimelerim yönünü bulabilmeyi unutmuşçasına dağılmış vaziyetteyim. Ben, Elif'in duyduklarından sonra bunu yapmasını beklemiyordum, benim, tamamen benim olmasını hiç beklemiyordum. Yaptığım her şey de aldığım her tehlike de işte şimdi anlam kazandı.

Bembeyaz çıplaklığını yatağa yaymış, sağ elini korumak istercesine karnının üzerine koymuş, huzur içerisinde uyuyan meleğimi izliyorum yine. Bu bende bir ömür boyu sürecek bir alışkanlık oldu; uyuyan meleğimi izleme ritüeli en çok sevdiğim alışkanlığım oldu. İnsan manevi teslimiyeti, huzuru, aitliği somut olarak görür mü? İşte ben Elifimi izlerken sadece bunları görüp, varlığına şükürler sıralıyorum.

Yine uyku mırıltıları eşliğinde sesler çıkarırken gözlerini açmadan kollarını kaldırıp geriliyor. Yüzünde huzurlu bir ifade dudaklarında mutluluğunu gösteren bir kıvrılma ile gözlerini açar açmaz birbirine hasret kalmış iki yar gibi buluşuyor gözlerimiz.

"Günaydın sevgilim." O muhteşem sesini duyarım da günüm aydın olmaz mı oluyor işte.

"Günaydın meleğim."

"Yine beni mi dikizliyordun sen?"diye cevabını bildiği bir soruyu hınzırca gözlerime bakarak soruyor.

"Seni uyurken izlemek, günümü kurtarıyor dalga geçme meleğim."

Kıkırtılarını duymam ile aklıma gelen soru ile şaşırıyorum. İnsan bir sesle mutlu olabilir mi?

Oluyor işte. Elif'in kahkahaları, kıkırtıları, haz çığlıkları, uyku mırıltıları bu sesler benim artık mutluluk kaynağım.

"Yiğit bir gün sen, beni izlerken olmadık şeyler yaparsam soğuma benden olur mu?"

Anlamsız gözlerle Elifime bakarken soruyorum. "Ne gibi anlamsız şeyler yahu?"

Hafif yanakları kızaran Elif'in bu halini görüp de gel de aşık olma işte, bu kadına.

"Ya söyletme işte." Anlamsız bakışlarım devam etmiş olacak ki pes eden Elif, açıklama gereği duydu.

"Ya Yiğit, illa utandır beni. Yani şey diyorum işte ne bileyim hani insani davranışlar var ya gaz çıkarmak gibi işte öyle şeyler." Cümlesini bitirmesi ile kahkahalarımı serbest bırakıyorum.

"Elifim defalarca duydum zaten, özellikle de hamile olduktan sonra baya bir hareketliydin yani."

"Yaa uyuzsun Yiğit." Diyerek utanan ve yüzünü benim boyun boşluğuma saklayan Elif'i gülümseyerek izliyorum.

Mutluluğun sesime yansımış hali ile cevap veriyorum. "Elifim osuruğunun bile farklı koktuğunu, mis gibi koktuğunu söylesem için rahatlar mı peki."

"Ya Yiğit, öleceğim şimdi utançtan yapma lütfen, vallahi bir daha yüzüne bakamayacağım."

Saçlarını okşadığım yer de kokusunu da içime çekerken fısıldıyorum Elifimin kulağına "Senden önce varlığından şüpheli olduğum güce, sen beni şüphesiz kul eyledin ve sana her baktığımda şükür ile bakmayı öğrettin. Sana her dokunduğum da her hissettiğim de Lafz-ı İlahinin, Elif ile başladığını aklıma getirdin. Sen benim varlık sebebimsin, sen benim huzur sebebim, sen benim uhreviyetımsın. Elifim seni o kadar çok seviyorum ki artık, sevgi hissettiğim duyguya yetmiyor, yetemiyor. Bu sebepledir ki senin yaptığın hiçbir şeyden tiksinmem de mümkün değil utanmam da. Sen yapıyorsan vardır bir doğruluğu der boynumu eğerim önünde. Teslim olan bir tek sen değilsin görmez misin kadın? Ben sana teslimiyetimi ta en başında altın tepsi içerisinde sundum, bir kere bile şüpheye düşmeden. Çünkü biliyordum, insanın vav şeklinde doğduğunu doğrulunca kendini Elif sandığını. Çünkü biliyordum, Elif kainatın başlangıcı ise vav kainatın kendisiydi. Sen benim kainatımın başlangıcı aşkın ise benim için vav oldu. Gör artık kadın beni, bakma gör ki teslimiyetimin temelimden geldiğini anla."

Gözyaşları boynumu ıslatırken mırıldanması ile iyice ona sarılıp kahkahalarımı serbest bırakıyorum. "Sevilecek en doğru adamı sevmeyi başarmışım, kendimle gurur duyuyorum."

Böyleydi işte Elif, sevgisini, hüznünü, kızgınlığını kolay kolay kelimelere dillere dökmeyi sevmez sadece hissettirmesini severdi. Seviyorsa sonuna kadar hissedersiniz, nefret ediyorsa korkarak onu da size sonuna kadar hissettirir. Benim bu kadından hiçbir zaman kelime beklentim olmadı ki olamaz da. Zira çok iyi öğrendim kelimeler Elif'e göre sadece kullanmasını bilen insanın yatağına sunulan bir fahişeden başka hiçbir şey değil, o kelimelere değil hissettiği duygulara göre yaşayan bir kadın ve ne mutlu ki benim kadınım.

Yatakta Elif'i sırt üstü çevirerek gözlerimi meleğimin nemli gözlerine dikiyorum. Başparmaklarım ile gözlerinin kenarında ki ıslaklığı silip aşkımı itirafa devam ediyorum.

"Meleğim şimdi uhrevi olarak sana olan sevgimi gösterdiğimize göre dünyevi zevklerle de sana olan aşkımı ispatlamama izin ver" diyerek ellerini başının üstünde birleştirip dudaklarına yapışıyorum.


GÜCENİKWhere stories live. Discover now