Mülteci Korkum-Bölüm 47

11.7K 654 49
                                    

Şimdiye kadar yazdığım en uzun bölümdü. Bu arada yaklaşık 10 gün yokum ve bu arada ne yazık ki bölüm geleceğini sanmıyorum=(( O zaman bu bölüm kendimi affettirme bölümü olsun=) Şarkı da tam oldu güzel denk geldi sanki=) Yorumlarınızı, görüşlerinizi, eleştirilerinizi, oylarınızı dört gözle beklemekteyim=) Keyifli okumalar, öperim çok=)

&&&&&&&

Yiğit'in cümlesini duymam, kırmızıyı görmüş boğa etkisi yarattı bende. Kocam olması bana karşı fütursuzca ve üslupsuz tarzda davranışlar sergileyebileceği anlamına gelmezdi ve bunu da en yalın hali ile anlaması lazımdı. Öğrettim.

Her kırmızıyı gören boğanın yapacağını yaptım ve kırmızıma tosladım. Yiğit' e yaklaşıp sert tokadımı yüzüne geçirmem ile hırsımın azalacağını sanmıştım ama yanılmıştım. Daha fazla canım acıdı daha fazla hırs bürüdü gözümü, daha fazla canını yaktım, daha fazlasını yapmak istedim.

Ellerimi Yiğit'in göğsüne yapıştırıp gücüm elverdiğince itmeye çalışırken Yiğit'e sinirimi kusmaya çalıştım.

"Sen ne diyorsun be! Sen bana neyi ima ediyorsun? Kahretsin, o herif bana tecavüz etti, o herif hayatıma tecavüz etti. Ve sen bana hasret gidermekten bahsediyorsun. Haklısın aslında her gördüğü erkeğe bacaklarını ayıran bir kadın olduğum için ne olacak sanki Mustafa'da tanıdık hem, hiç girmediği yer de değil, tuvalette açıverdim bacaklarımı."dememle daha fazla sinirlenemez sandığım adamın içine canavar geldi oturdu.

"Ağzını topla Elif, beni daha fazla kışkırtma!" diye bağıran bir Yiğit, hiç çekici değildi. Ve açıkçası ben de yerin dibine girme isteği yaratıyordu. Ama bu durum geri adım atmama sebep olmaksızın daha da fazla attırdı tepemi.

Koluma yapışıp beni dibine kadar çeken Yiğit, kasılan çenesinden çıkardığı cümleleri ile yine kendince bana haddimi bildirdi. "Sen benimsin, kabul et ya da etme, benimsin. O kadınlığın da o bedenin de ruhun da benim. Duydun mu beni, benim. Sana dokunanı öldürürüm, gözümü kırpmam öldürürüm yaz bunu kafana! Bir daha ağzından çıkanı kulağın duysun, duymazsa eğer sözlerimi seve seve sana ispatlarım emin ol bundan."

Kollarımı hırsla ellerinde kurtarıp geriye bir adım atıyorum. "Kahretsin, saçma sapan bir şekilde üste çıkma Yiğit, adamın beni bulduğunu bir şekilde öğreniyorsun ama bana sormak aklına bile gelmiyor değil mi? Hep sen haklısın değil mi? Hep senin korkuların var hep senin planların var ve ben katıksız sana güvenip senin yanında olmam lazım değil mi?"

"Ne konuştuğunuz belli değil mi? İçine şüphe tohumlarını ektiği ortada değil mi? Elif sen bana ne zaman güveneceksin, sen aşkımdan ne zaman şüphe etmemeye başlayacaksın? Yoruldum artık görmüyor musun? Ben de insanım kadın, benim de korkularım, endişelerim var. Yeter artık."

"Benden güven beklerken bana ne sundun ki ne bekliyorsun Yiğit? Her zaman bir gizem, her zaman bir bilinmezlik, her zaman bir umursamazlıktan başka ne verdin bana Yiğit. Ben senin karınım Yiğit, kızının annesiyim. Bana artık ardında kalan muamelesi yapmaktan vazgeç. Çünkü değilim olmayacağım, koy şunu kafana!" gözlerimi kapatıp derin derin soluklandım. Şu anda dahi karşımda kim olursa olsun benim titremelerimi fark ederdi ki kaldı ki karşımda her hareketimin sıkı gözlemcisi olan bir adam varken gözünden kaçması mümkün dahi değildi.

"Yiğit, en başta benim, sana ne dediğimi hatırlıyor musun? Ben yaralıyım dedim, bir kere yara aldım, aynı yerden kanatma beni dedim. Seni seviyorum adam, çok seviyorum, sen bana yalan söylesen de dünyanın en doğru adamı da olsan bu değişmez ama sanki ben hayatında ki kuklaymışım gibi yok sayılmayı hazmedemiyorum, anladın mı? Etrafımda bir plan örülmüş vaziyette, ben her şeyden habersiz bu oyunun baş rolündeyim. Bu rolü ben istemeden bana yüklediniz. Kahretsin,sev istedim senden sadece, sevildiğim gibi beni sev istedim. Ama bir öğreniyorum eski kocamın yaşadığı bilgisine sahipsin, kasada bazı bilgiler, otel devirleri, harici bellek, ağabeyinin ölümü ile bağlantım...

GÜCENİKWhere stories live. Discover now