Gerçekler-Bölüm 43

10.3K 640 39
                                    

Merhabalar efenim nasılsınız? 50. bölümde hikayeyi bitireyim diyorum ne dersiniz? Bundan sonra aksiyonu bol bölümler sizi bekliyor, biraz can sıkıcı olacak ama benim artık deliliklerime alışmışsınızdır diye düşünüyorum=)) Neyse çok girmeyeyim aranıza bölüm ile, yorumlarınızı, eleştirilerinizi ve tabi ki de oylamalarınızı dört gözle bekliyorum=) 

&&&&&&&&


Yiğit CEVAHİR

Neden Elif'in en çok uyku halini seviyorum, neden ruh halleri arasından en çok bu beni büyülüyor? Neden teslimiyetini, güvenini, katıksız inancını bana en çok uyurken sunuyor?

Hayat felsefem dahi Elif oldu. O uyusun ben izleyeyim, o gülümsesin ben kahkaha atayım, o açsın kollarını ben onunla uçmayı öğreneyim. Belki sağlıklı değil bu durumum, belki de ürpertici ama umurumda değil ve hiç de olmayacak.

Buna takıntı diyebilirsiniz!

Sıkıntı yok.

Hastalıklı durum hali de diyebilirisiniz!

Yine Sıkıntı yok!

Kaybetme korkusu yaşıyorsun, korkaksın diyebilirsiniz!

Kadınını kaybetme korkusu yaşamayan adam hiç sevmiyordur o kadını, der geçerim, yani yine sıkıntı yok!

Bildiğim tek gerçek, Elif benim uykudan önce dinleyemediğim masalım, hayalini bile kurmadığım mutluluğum. Varsın getirsin mutsuzluk, varsın getirsin korkaklık başım gözüm üstüne der çaresine bakarım. Ama geçmem, vazgeçemem. Onsuz olmaz hayat, onsuz devam edemem. Ve ben Elif'in bana yaptığı her hataya yaptıysa vardır bir sebebi diyecek kadar bahaneler üretip onu temize çıkaracak kadar seven bir adamım işte.

Acizlik deyin, yine sınıktı yok! Zira, aşk acizlik hali imiş öğrendim.

Korkularım, acizliğim, hayallerim ile dalıyorum huzurlu uykunun kollarına. Sabah Elifimin yumuşak dudaklarının enfes tadı ile uyanıyorum. Dünya üzerinde buna değmeyecek hangi acı var acaba diye sorgularken buluyorum kendimi. Boynumdan çeneme öpücük yolu oluşturan Elifimi belinden tuttuğum gibi altıma çekip, dudaklarına yapışıyorum.

"Yiğit..." mırıltısı ile kollarını boynuma dolayıp saçlarıma yapışıp iyice kendini bana bastırıyor. Hadi gel de sevme bu kadını arkadaş, ne mümkün!

"Meleğim, her sabah böyle uyandırılmak istiyorum ben. Duydun mu? Aksini imkânı yok kabul etmiyorum." Diye dudaklarımı dudaklarından ayırıp, uykulu gözlerimi yeni uyanmış gözlerine dikiyorum.

Kızarmış yanakları, şişmiş dudakları, ışıl ışıl bir gözle kafasını sallaması vardı ki ne siz sorun ne de ben anlatma çabası içerisine gireyim. Tekrardan dudaklarına yönelmem ile itiraz mırıltıları ulaşıyor, işlevini yitirmiş kulaklarıma.

"Yiğit, çok acıktım ben, biraz daha aç kalırsam, aç kızın erkenden gelecek siz beni doyuramıyorsunuz diye." Demesi ile gülümsemelerimin sebebi oluyor yine. Meleğimin dudaklarını serbest bırakıp, Elifimin göbeğine doğru öpücükler kondurarak iniyorum.

"Babasının güzeli aç mısın sen? Küçük meleğim benim, seni merak içerisinde bekliyoruz sakın unutma ve bizden asla vazgeçme kızım benim. Umarım her şeyin ile güzelliğin, huyun suyun her şeyin ile annene benzersin, benzemezsen de sıkıntı yok ben seni hep en çok severim. Hadi bakalım doyuralım seni dikkat et kendine orada olur mu?" diyerek kafamı kaldırmam ile Elifimin buğulanmış gözlerini görmem bir oluyor.

GÜCENİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin