Ölürüm Yoluna- Bölüm 40

9K 561 46
                                    


Ben olsam bu bölümü toplu kalabalık yerler de okumazdım=) Ama yine de siz bilirsiniz tabi=)

&&&&&&&&

"Üzerinde geriye kalanları da çıkar Elif."

Karşısında gözyaşlarımın akmasına engel olamadan ağlıyordum, donmuş vaziyette gözlerine bakarken korkuyordum.

"Daha sana kaç defa daha lafımı ikiletmemeni öğreteceğim Elif. Şimdi hemen çırılçıplak ol Elif."

Bağırması ile yatakta oturarak önce sutyeni sonra da külodumu çıkarıyorum. Karşısında yine çırılçıplak yine savunmasız bekliyorum. Hala inancım tam, hala yaşananlara rağmen 'Yiğit yapmaz, korkma diyor' beynimin mantıklı tarafı. Ama dinliyor mu acınası ruhum? Tabi ki, hayır.

"Şimdi bacaklarını ayırarak, ayaklarını yatağın kenarına koy ve kadınlığını bana sun!"

Duyduklarım ile gözlerim irileşse de cevap veremiyorum. Sadece kafamı hayır anlamına gelecek şekilde sallıyorum.

"Hemen..." diye kükremesi üzerine yatağın kenarına kayarak Yiğit'in dediğini yapıyorum.

Ben ne kadar da kolay teslim olan bir kadınmışım ne kadar da korkak. Beynimden geçenlerle gözyaşlarım akmaya devam ederken farkına varıyorum durumun, işte şimdi gerçek anlamda çırılçıplaktım karşısında. Yiğit bana doğru yaklaşarak bacaklarımın arasında ayakta dikilip bana bakmaya devam ediyor. Gözlerimi kapatarak ne yapacak ise yapmasını bekledim. Ama hiçbir ses gelmiyordu ve benim de gözümü açmaya cesaretim yoktu.

"Bana bak Elif. Gözlerini benden bir saniye bile ayırdığını görmeyeceğim." Demesi üzerine yavaşça gözyaşlarımla buğulanmış gözlerimi gözlerine dikiyorum. Hafif eğilerek ayak bileğimin iç kısmına elinin tersi ile dokunarak yukarı doğru çıkan Yiğit'e verdiğim tek cevap inlemek oluyor. Durumdan gayet memnun olarak dudağının kenarı kıvrılan Yiğit, dizimin iç kısmına kadar yol almaya devam ediyor. Dizimden elini çekmesi ile kafamı arkaya yatırarak kendimi tamamen ona sunduğumu fark ediyorum. Kaşlarım çatık vaziyette gözlerimi Yiğit'e dikmem ile Yiğit, bir taraftan konuşurken bir taraftan yavaşça harekete geçiyor.

"Bekle meleğim, istediğin her şeyi fazlası ile vereceğim. Kendini bana sunduğun gibi ben de sana sunacağım. Ama yavaş yavaş gideceğiz ve bunların her bir aşaması için de yalvarıyor olacaksın. Her şey kendi isteğin ve arzunla olacak. "

"Asla, asla sana yalvarmam Yiğit, bırak gideyim." Tamam, durumun komikliğinin ben de farkındayım. Ellerim yatakta arkama doğru gerilmiş beni yatağın üzerinde dik tutmaya çalışırken bacaklarımın adamın önünde açık vaziyette olması ve benim buna rağmen yalvarmam diye diretmem 'Demirden korksak trene binmezdik' diyen adam kadar mantıksız. Ama zaten o mantık dediğiniz şey beni terk edeli çok oldu ve son söylediğim de bunun ispatı oldu.

Dudakları hafif gülümserken yine Yiğit'in ölümcül sesini duyuyorum." Göreceğiz Elifim, göreceğiz..."

Biraz daha bana yaklaşan Yiğit, "Gözlerini benden çekme." Diyerek ellerini kravatına götürüyor. Ne yapıyor bu derken siyah kravatı, usul usul gözlerini bana dikerek çıkarıp yere doğru fırlatıyor.

Ben anlamsız gözlerle Yiğit'e bakarken, Yiğit'in bacaklarında ki pantolonun kumaşı hafifçe bacaklarımın iç kısmını okşuyor ve Yiğit yavaş yavaş gömleğinin düğmelerini açmaya devam ediyor. Üç düğmesini açan Yiğit, ellerini göreceğim yüksekliğe kaldırarak kol düğmelerini de çıkarıyor ve yavaşça eğilerek komodinin üzerine bırakıyor. Bana yakınlaşması ile o çok özlediğim kokusu yine her bir tarafımı sarıyor. Tekrardan ayağa kalkan Yiğit, gömleğinde kaldığı yerden düğmeleri çözmeye çalışırken ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlamıyorum.

GÜCENİKWhere stories live. Discover now