25. Bölüm ''Git''

Start from the beginning
                                    

''Sadece kızımın iyiliğini istemiştim o kadar. Dört yıl olan bu süre zarfında Vuslat hep Yalın için gözyaşı döktü. Bunu sen de ben de biliyoruz. Gençlik aşkı, unutulur diye tahmin ettim. Yalın'ın kızımı kırmasındansa ben bu şekilde üzeyim ama az üzeyim diye düşündüm. Farkında olmadan ben daha çok incitmişim. Şu an gayet farkındayım. ''

Güneş kafasının aşağı yukarı sallarken ''Farkında olman güzel. '' dediğinde bu hazır cevabına karşılık kendimi biraz daha sıktım. Sinirlenip, karımı da üzmek istemiyordum.

''Yalın'ın dört sene önceki hislerini ciddiye bile almadım. Kızımı kandıracağını, oyuncak yapacağını düşündüm. Bu yüzden git, dedim. Aradan dört yıl geçmesine rağmen hala Vuslat'tan vazgeçmemiş. Vuslat belki de yavaş yavaş onu unutacaktı. Ama geldi ve her şeyi bozdu. ''

Güneş bana şaşkın gözlerle bakmaya başlayınca sustum ve onu dinledim. ''Hala neler söylüyorsun Araf? Onlar birbirlerini seviyorlar. Bunu nasıl anlamıyorsun? Şu söylediklerine bir bak! Vuslat yok! Ama sen geçmiş karşıma saçma düşüncelerini savunmaya devam ediyorsun. ''

Derin bir nefes verirken ellerine uzandığımda kollarını bedenine sarıp, elinden tutmamı engelledi.

''Güneş. '' dedim uyarır bir şekilde. ''Sabrım taşıyor. Sen de böyle yapma. Ben kızımızı hiçbir zaman üzmek istemedim. ''

''Kızımıza tokat atacaktın Araf! Onu evden gönderdin. Var mı ötesi? '' diye bağırdığında elimi sinirle saçlarımın arasından geçirdim.

''Kendimi kaybetmiştim anlıyor musun? Bana söylediği sözler yenilir yutulur değildi. Şu zamana kadar babasına karşı gelmeyen kızım, Yalın yüzünden bana neler söyledi sen duydun. Sabırlı bir adam değilim, biliyorsun. Amacım el kaldırmak ya da kızımızı evden göndermek değildi tabii ki. O anki sinirle ne söylediğimin farkında bile değildim. "

"Ama sonuç ortada Araf. Vuslat'a git dedin ve gitti. Mutlu musun?" dedi sesini yükselterek.

Sinirlenirken yataktan kalktım. "O kadar mutluyum ki anlatamam Güneş!" diye bağırdığımda irkildi.

"Kızımızın mutlu olmasını istemiştim. Kahretsin ki onu ben daha çok kırdım! Vuslat'ın evden gitmesine, kardeşimin bana sırt çevirmesine, karımla aramın bozulmasına sebep oldum. "

Ellerimi öfkeyle iki yana açarken devam ettim. "Bunların olmasını ben istemedim. "

Güneş sesini çıkarmazken odada bir ileri bir geri yürümeye başladım.

"Sinirlenmemeye çalışıyorum ama bir yere kadar. Kızımızın benim yüzümden bu halde olmasını istemezdim. Ama beni karşısına aldı, Güneş. "

Güneş'in başı eğik, parmaklarıyla oynarken dudaklarının arasından hıçkırık kaçtığını duyunca dudaklarımı birbirine bastırdım.

Nefesimi dışarı üflerken yanına oturdum.

"Güneş'im... " Karımı kendime çekip, kollarımın arasına aldım.

"Olayların böyle gelişmesini istemezdim. Yüzünü asıp, sende beni üzme. O gün kızımıza asla böyle yapmamalıydım. Hatamın farkındayım. "

Güneş burnunu çekerken kollarını belime doladı. "Vuslat eve gelmiyor. Endişeleniyorum Araf."

Bana masum bir bakış atarken "Zaten nerede olduğunu da bilmiyoruz. " dediğinde 'emin misin' der gibi kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Hiç bilmiyorum. Kim bilir ne yapıyor. " Bu haline gülmemek için kendimi tutarken daha sıkı sarıldım karıma. Eminim hiçbir şey bilmiyordu (!).

ORMANTİK MAFYAWhere stories live. Discover now