21. Bölüm "Canımın içi"

144K 5.3K 1.9K
                                    

'Sen benimsin' adlı 20. bölüm geçen hafta cuma günü yayımlandı. Sanırım bazı kişilere bildirim gelmemiş. Bildirim gelmeyip okumayanlar okuyabilirler.

MASAL ALYA

Bisküviyi tümüyle ağzıma atarken gülerek konuşun babama kulak kesildim.

"Şu an da Vuslat, Uhud ve Araf toplantıdalar. Aslında toplantıyı Vuslat ve Uhud yönetecek. Araf ise bir köşede oturup onları gözlemleyecek. Bakalım çocuklar iyi iş çıkaracaklar mı? Umarım sert Araf'ımın diline düşmezler. "

Meyve suyumdan kocaman bir yudum aldıktan sonra güldüm.

"Kesin ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Araf amca da sonunda onları bir güzel azarlar. Sahi abim ve Vuslat şirkette ne işe yarıyor ben anlamıyorum. Vuslat'ı geçtimde abimin tek yaptığı uyumak. Salın gitsin şunu."

"Öyle deme Masal. Abin de Vuslat da yavaş yavaş öğrenecekler. Çok biliyorsan gel de seni görelim kızım." Meyve suyu bardağımı masaya koyduktan hemen sonra ellerimi havaya kaldırdım.

"Ben doktor olacağım ve kararım net. Şirketle uğraşamam şahsen. "

"Rüya okulda mı Masal?" Karışımdaki koltukta oturan Rüzgar amcaya bakarak sorusunu yanıtladım.

"Evet evet. Dersi vardı. "

Yalandı. Mirza'yla gezip tozuyorlardı. Tabii bu gerçeği Rüzgar amcaya söyleyemezdim.

"Ömür de okulda?" diye sordu.

"Tabii, evet."

Ah, bu da yalan. Ben birazdan abimin odasına geçecektim. Ömür de şirketin önüne gelince bana mesaj atacaktı ve hemen şirketten çıkıp sevgilime koşacak, ona sıkıca sarılacaktım.

"Neyse." dedim ayağa kalkarken. "Ben abimin odasına gidiyorum. Birazdan toplantıdan çıkarlar herhalde. Bir bakayım da nasıl geçmiş."

"Tamam kızım. Görüşürüz." dedi babam. Koltuktan püsküllü küçük sırt çantamı aldıktan sonra sırtıma takarken Rüzgar amcam ve babama görüşürüz deyip odadan çıktım.

Abimin odasına girdiğimde çantamı masaya koyup abimin dönen sandalyesine oturduktan sonra pantolonumun cebinden telefonumu çıkardım ve on beş dakika önce attığım mesajı okudum.

Kime: Kalbim
'Ömür neredesin? Şirkette seni bekliyorum.'

Mesajıma hala yanıt yoktu.

Neredeyse yarım saattir buradaydım ve Ömür hala gelmemişti. Bu sefer aramaya karar verdim.

Telefonu kulağıma dayarken ayaklarımı masaya uzatıp koltukta iyice yayıldım.

Çaldı..
Çaldı..
Çaldı..

Açmadı.

Şaşkınca telefonu kulağımdan çektim. İlk kez telefonumu açmamıştı. Acaba bir şey mi olmuştu? Masadan ayaklarımı çekerken bir kez daha aradım.

İkinci çalışta meşgule aldı. Şaşkınlığım iki katına çıkmıştı. Şu yaşıma kadar bir kez olsun beni meşgule almamıştı Ömür.

Sinirlenmemeye çalışarak üçüncü kez aradığımda yine açmadı. Sinirden dudağımı dişlemeye başlamıştım. Neden açmıyordu?

"İşte bu be!" Odanın kapısı açılırken abimin neşeli sesini duymuştum. Vuslat ve abim odaya giriyorlarken Vuslat sevinçle şakıdı.

"Babamın suratını gördün mü Yalın? İşi aldığımızda nasıl da şaşırdı! Ay çok mutluyum. Sayende işi aldık." Vuslat öyle mutlulukla abimin boynuna atlamıştı ki beni bile fark edememişlerdi. Abim de gülerken kollarını Vuslat'ın beline sardı.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin