38. Bölüm

335K 11.2K 3.6K
                                    

Multimedia kızların partide giydiği elbiseler.


GÜNEŞ

Birinin beni dürtmesiyle uyandım.

"Artık kalkmayı düşünüyor musun kızım? "

"Anneciğim sabah sabah senin işin gücün yok mu? Beni derin ve tatlı uykumdan uyandırmak için mi yolladılar seni? Biliyorsun uykumdan uyandırılmaktan ve yemek yerken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmam. Ve sen şu an beni biricik uykumdan ayırıyorsun. Ayıptır, günahtır. Yapma be annem. "

Ses gelmedi.

"Anne! " Tek gözümü açtım. Vay be! Ben kendi kendime mi konuşup durmuşum. Helal be sana annelerin gülü. Gözümü ovuşturarak yataktan kalktım. 'Canım uykum, akşama devam ederiz. Ben maalesef okula gideceğim. '


Ah, akşam parti vardı değil mi? Ve ben annemden hala izin almadım! Her şeyim hazır ama annemden izin almadım. Kendimle gurur duyduğumu belirtmeden geçemeyeceğim. Artık bir şekilde halledeceğim.

Dolaptan siyah şort ve beyaz salaş bir tişört çıkartıp giydim. Aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı taradım ve öylece bıraktım. Ardından sırt çantamın içine gerekli eşyalarımı koyup odamdan çıktım.


"Anneciğim, beni uyandırıp sonra da kendimle başbaşa bırakmaya utanmıyor musun? Sana hiç yakışmıyor böyle şeyler. Kendi kendimle konuştum. Gören beni deli sanacak. " dedim kahvaltıyı hazırlayan annemin yanına giderken.

Babam masada her zaman ki yerini almış bana tuhaf bakışlar atıyordu.

"Sana da günaydın kızım. "

"Günaydın baba. "

"Söylediklerine gelirsek senin normal olduğunu zaten düşünmüyorum güzel kızım. " Annem şimdi bana laf mı soktu?

"Hadi kahvaltınızı edin. " dedi annem.

"Normal insanlar kahvaltı eder anneciğim. Ben normal değilim ya kahvaltı falan etmeyeceğim. Açlıktan öleceğim. Ve en sonunda da vicdan azabı çekeceksin anne. "

"Güneş! " Babamın ikazıyla duygu sömürüsü faslım da bitmiş bulunuyor.

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

Kafamı sıraya gömdüm. Ceyhun'la karşılaşmayı kesinlikle istemiyordum. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyorum. Araf onu bir güzel dövdüğü için tabii ki özür dilemeyeceğim. Her şeyi sonuna kadar hak etti.

Sınıfa hoca girdi ve ders başladı. Ama Ceyhun hala gelmedi. Aman gelmesin zaten.

Dersin ortasında kapı açıldı ve Ceyhun kafasını içeri soktu. "Hocam, özür dilerim. Girebilir miyim? "
Hoca birkaç uyarıdan sonra içeri girmesini söyledi.

Ceyhan'un kaşında yara bandı, dudağında ufak bir yara ve yüzünün bazı yerlerinde morluklar vardı.

Vay! Araf müthiş dövmüş. Sınıfa göz gezdirdi ve gözü bende durdu. Benim yanıma doğru ilerlemeye başladı. Hayır! Yanıma oturmayacaksın değil mi? Harika! Yanıma oturdu.

Ona bakmamaya çalışarak derse konsantre olmaya çalışıyordum. Ama ne mümkün! Bana bakıp durmasa olmuyor sanki. Onu umursamadan dersi dinlemeye başladım.

Ders bitince Ceyhun bana döndü. Bende ne zaman başlayacağız diye düşünüyordum.

"Geçen gün- " bir hışımla Ceyhun'a döndüm ve "Geçen gün yaşananlar umrumda bile değil. Arkadaşım tarafından dayak yediğin için senden özür dilemeyeceğim. Arkadaşım bir şey yapıyorsa hak etmişsindir. Şimdi benden uzak dur! Söylediklerini hatırlıyorum. Ha birde, benim üzerimden iddiaya girdiğini biliyorum. Bence yanımdan gitmen için yeterli bir sebep. Artık muhattabım değilsin Ceyhun. Beni rahat bırak. " diyerek sözünü kestim. Hemen ardından yanından kalktım.

ORMANTİK MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin