''O kızı sizden önce ben öldüreceğim.'' dedi cümlem bittiğinde. Soluk bir biçimde güldüm. 

''Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?'' diye sordum.

''Sarı cadı bir haltlar karıştırıyor. Bunu Deniz'e anlat, fikrini al. Ondan sonra Erez'e anlatırsın. Sende kalması neye çare? Bu kız bir iş peşinde, istediği işi bitirebilirse de daha çok üzecek gibi seninkini.''

''Seninkini? Ne demek seninkini be!'' diye sesimi yükselttim bir anda. Kalbim 'seninki' kelimesi ile bir çalkalanmamış değildi yine de.

''Hadi hadi naz yapma,'' dedi gülerek. ''Bu çocuğa bayağı kapılmışsın sen.''

Duraksadım. İçim kıpır kıpır olmuştu. Niye böyle olmuştu sahi?

''Yok canım,'' dedim kendimin dahi inanmadığı yalancı bir itiraz ile. ''Ne kapılması.''

''Seni geçtim, o da sana gönlünü kaptırmış.'' dedi gülerek. Arkadan anlamlı bir şekilde yüzünde beliren gülümsemeyi görür gibi oldum. Bu beni onu karşımda görmüşçesine utandırmıştı. 

''Görüşmeyeli saçmalamaya başlamışsın.'' dedim konuyu saptırarak. Kalbim, bulunduğu mahzenin duvarlarına parçalarcasına vurmaya başlamıştı, o apayrı bir konuydu elbet. 

''Kaç sen kaç. Ama ben görüyorum. Sonunda iki kol yakalayacak, çekecek seni kendine.'' dedi. 

''Sen çok bilme.'' dedim ben de. Bu cümleler üzerimde farklı bir etki uyandırmıştı her şeye rağmen. Bu, ne kadar doğruydu? 

''Sus hadi. Git üzerine iki güzel şey giy de çocuk biraz beğensin seni.'' dedi kıkırdayarak. Daha da uzatmadım ve telefonu kısa bir veda ile kapattım. 

Çiçek kokulu kızla konuşmak pek bir iyi gelmişti. Şimdi bunu Deniz'e aktararak, bir sonuca varacağımıza neredeyse emindim. 

Dolabın karşısına geçmiştim ki, odanın kapısının çalışı ile bakışlarım oraya çevrildi.

''Geleyim mi?'' diye sordu kapının arkasında duran Deniz. Bu tavrı beni güldürmüştü.

''Gelme.'' dedim kıkırdayarak.

Kapı aniden açılarak, beraberinde Deniz'i sürükledi.

''Ne demek gelme ya? Gel gel ne olursan ol yine gel diyeceksin, beneğim.'' dedi. Bu alıntısı beni güldürdü. 

''Benek, sen niye hazır değilsin?!'' diye çıkıştı beklemediğim bir anda. Sesi çok yükseldiğinden olsa gerek, irkilmiştim. Oysa buna hazırlıklı olmam gerekti. 

O, mini bir etek üzerine ise büstiyer kombini yapmıştı. Fazlasıyla çekici ve de güzel olmuştu. 

''Hazırlanırım ben. Bir şey konuşmamız gerek seninle.'' dedim ve yatağa oturdum. Ciddiyeti anlamış olsa gerek, karşıma bağdaş kurarak oturdu.

''Hazırım, dinliyorum.''

''Erez'in geçenlerde dövüşü olmuştu, hatırlıyor musun?'' diye sorduğumda, usulca kafasını salladı. ''Ben o gün orada bir çocukla tanıştım.''

Susarak, devamını bekledi. 

''Aslında, bulunduğum ortamda çıkan kavgada arada kaynarken beni çekip kurtardı aradan. Ben de kendimi ona karşı borçlu hissettim.''

''İsmi ne çocuğun?'' diye sordu. 

''Alaz.'' diye yanıtladım. Kafasını tekrar devamını beklercesine salladı. 

''O gerek olmadığını, beni bulabileceğini söyledi. Öyle de oldu. Annem ile beraber vakit geçirdiğimiz günün gecesinde, deniz kenarına gitmiştim. Yürürken bana denk geldiğini söyledi.'' dedim kısa bir nefes alarak. 

EŞSİZ RİTİMWhere stories live. Discover now