1 • briella

7.5K 204 51
                                    

Bölüm şarkısı: Bruno Mars - It Will Rain
Multimedya: Briella




İlk hikayem olduğu için saçma ve mantıksız yerler varsa özür dilerim, fırsat bulduğum ilk anda düzenleyeceğim. Bu hikayeyi yazarken acayip kaptan amerika fanıydım şimdi değilim ama yine de silmek istemiyorum.









• Başlangıç tarihi: 1 Mart 2021











1.Bölüm












"Yağmur yağıyor, ıslanıyor etraf .. Ağlasak kimse anlamaz değil mi?"

Bir kez daha çalıştırmayı denesem de olmadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir kez daha çalıştırmayı denesem de olmadı. Sonunda pes ettim. Kapısını açık bırakıp arabadan indiğimde etrafıma baktım.

Yağan gürültülü ve bir o kadar da şiddetli yağmur tenime sertçe çarpıp bedenimi ıslatırken sırılsıklam olmuştum bile. Yağmuru çok seviyordum ve sanırım o yüzden ailemle birlikte Massachusetts, Boston'da yaşıyorduk. Ama şu an bu durumdan keyif aldığım pek söylenemezdi çünkü yabancısı olduğum bu ıssız yolda tek başıma kalmıştım.

Sorunun ne olduğunu bulmak için arabamın etrafını dolaştığımda arka lastiklerinden birinin patlamış olduğunu gördüm. Bagajda yedek lastik bulma ümidiyle açtığımda büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Esen rüzgar üşümemi sağlamıştı. Ardından hızla bir kapı kapanma sesi duydum. Arabamın kapısı kapanmıştı. Açmaya çalışsam da açılmadı. "Lanet olsun!"dedim cama vurup bağırarak.

Telefonum, çantam her şeyim içeride kalmıştı. Sinirlenerek arabanın sağlam olan lastiğine tekmeler savurdum. Gözlerimi kısıp etrafıma kısa bir bakış attım. Burada kalmamın bir anlamı yoktu. Kollarımı birbirine bağlayıp yürümeye başladım. Belki bana yardım edecek birilerini bulabilirdim. Birkaç adım atmıştım ki motor sesi duymamla durdum. Arkama baktığımda bir arabanın bu tarafa doğru gelmekte olduğunu gördüm. Elimle durması için işaret yaptığımda tam önümde durdu. Camı açıp bana baktı. "Evet?"dedi kafasını uzatıp. Umursamaz görünüyordu.

"Yardım eder misiniz?"dedim. Yüzümden ve saçlarımdan yağmur damlaları akıyordu. Halime acımış olmalı ki arabadan indi. Yanıma gelip arabama baktı. Adam arabamı incelerken ben ise onu inceliyordum. Uzun boyu, geniş omuzlarıyla benden yaşça büyük birine benziyordu. Siyah kot pantolonu, gri renk tişörtü üzerine giydiği siyah deri ceketi ve kirli sakallarıyla tam bir sokak serserisine benziyordu. Belki de kurtarıcım hakkında böyle konuşmam yanlıştı ama sadece gördüklerimi düşünüyordum. Arabama kısa bir bakış attıktan sonra patlayan lastiğin yanına eğilip eliyle dokundu.

"Yedek lastiğin yok değil mi?"diye sordu gözlerini lastikten ayırmadan.

"Hayır."dediğimde ayağa kalktı. Sonra konuşmaya devam ettim. "Sorunun ne olduğuna bakmak için arabadan inmiştim. O sırada rüzgarla kapı kapandı. Tekrar açmaya çalışsam da olmadı. Telefonum, çantam her şeyim içeride."dedim açıklama gereği duyup. Sonra aklıma bir şey geldiğinde ıslak bedenimi ona çevirdim. Bedenini bana döndürdü.

THE COINCIDENCE / chris evansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin