66 • kayıp anılar

233 21 9
                                    

Bölüm Şarkısı: Zayn - Rear View
Multimedya: Nate








66.Bölüm







"Neden her şeyi en son ben öğrenmek zorundayım?"dedi sitemle Grace. Elimdeki kahveden bir yudum daha alıp onları izlemeye başladım.

"Ryan'dan ayrılmadığın için olabilir mi?"dedi aynı sitemle Ashley fakat aynı zamanda gülüyordu. İki işaret parmağını birbirine sürtüp Grace'e gösterdiğinde, Grace onun ellerinin üzerine vurdu. "Abartma!"dedi gözlerini devirerek.

"Bucky'e ne cevap vereceksin peki?"diye sordu elini çenesine koyup derin bir nefes alarak.

"Bilmiyorum."dedi Ashley dudak büzüp. Yanımda oturan Grace beni dürttüğünde ona baktım. "Sen ne düşünüyorsun peki?"diye sordu. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Hangi konuda?"diye sordum. Dün gece Chris ile güzel bir gece geçirmiştik. Film izlemiş ve birbirimize sıkıca sarılıp uyumuştuk. Sabah Grace beni aramış kahvaltıya çağırmıştı. Ashley ise sonradan bize katılmıştı.

Kendimi mutlu hissediyordum ama başka bir duygu daha vardı beni rahatsız eden. Hatırladığım görüntüler sürekli aklıma geliyordu. "Senin kafa başka yerde anlaşılan. Chris'te mi yoksa?"dedi gülümseyerek. Kafamı iki yana salladım.

"Sadece kazadan öncesini hatırlamaya çalışıyorum. Neden bilmiyorum ama bana söylemediği ya da söyleyemediği bir şey var gibi hissediyorum."dedim sıkıntılı bir sesle. Derin bir nefes alıp elimdeki kahveden son bir yudum daha aldım. Dibe vurmuş bardağımı hemen önümdeki sehpanın üzerine bırakıp ona döndüm. "Ne gibi?"diye sordu kaşlarını çatarak.

"Kavganızın sebebi gibi mi?"diye sordu Grace. İkisi de dikkatlice bana bakmaya başladığında kafamı çevirip pencereden dışarıya baktım.

"Sadece bir his."dedim. Chris sanki pencereden baktığımı fark etmiş gibi kafasını kaldırıp bu tarafa baktı. Beni gördüğünde gülümsese de, bu benim gülümsememi sağlamamıştı.




















"Birkaç gündür şehir dışındaydım. Sen nasılsın?"diye sordu Nate yüzüme daha dikkatli bakarak. Ona ufak bir gülümseme gönderdim. Bakışlarımı arkaya çevirdiğimde babamın, Nate'in ailesi ile sohbet ettiğini gördüm. Onların evinde bir akşam yemeğindeydik fakat annem hasta olduğundan dolayı bize katılamamıştı. Bütün günümü Grace ve Ashley ile geçirdikten sonra buradaydım.

"İyiyim sen nasılsın?"dedim gülümseyerek. Chris bu yemeğe katılmamı istememişti. Neden bunu istediğini anlamamış ve sonunda bir tartışma yaşamıştık. Beni kıskanması hoşuma gidiyordu fakat bazı şeyleri fazla abartıyordu. Nate, babamın ortağının oğluydu. Bir arkadaş olarak onunla görüşmesem bile babamın iş yemeklerinde illa ki görecektim. "Gayet iyiyim fakat beni çok korkuttun."

"Üzgünüm ve ayrıca sana teşekkür ederim."dediğimde kaşlarını çattı. Üst üste giydiği kalın montla tatlı duruyordu. Üşüyor muydu acaba? "Neden?"diye sordu bilmiyormuş gibi.

"Başımda beklemişsin..hastanede."

"Bunu söylemekten çekinmeyeceğim. Sana değer veriyorum Briella. Artık birlikte değiliz diye seni önemsemediğimi sanma sakın."dedi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Ses tonu gibi yüz ifadeside ciddiydi. Bana gerçekten değer veriyordu. Hangi anlamda değer verdiğini sormama gerek yoktu çünkü çok iyi biliyordum. "Ben..üzgünüm."

"Üzülecek bir şey yok."dedi sırtını yeniden koltuğa yaslayarak. Kollarını birbirine bağlayıp kafasını yere eğdi.

"Sen iyi bir arkadaşsın."dedim gülümseyerek. Hiçbir şey demeden saçlarını karıştırarak. Bir süre sessiz kalıp onu inceledim. Görmeyeli uzun zaman olmuştu ve birazcık değişmiş gibi görünüyordu. Bir arkadaş olarak onu özlemiştim.

THE COINCIDENCE / chris evansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin