Bölüm 16

1.8K 40 13
                                    

İBRAHİM VE CANAN IN RESMİNİ BİRLİKTE ATMAK İSTEDİM BAKIN BAKALIM SİZ YAKIŞTIRACAK MISINIZ????

Bu bölüme yorum da istiyorum. Lütfen benden bunu esirgemeyin.

Karı-koca sarmaş dolaş kendilerinden geçmişlerdi. Mert in eli yerinde durmuyor karısının vücudunda geziniyordu sürekli.

İpek sıcaklığını hissettiği adama daha çok sokuldu. Kucağında ata biner pozisyonda oturunca elbisesi yukarı sıyrılmıştı. Mert dudaklarını boynuna doğru götürünce karısının çıplak bacakları dikkatini çekti.

Elleriyle iyice yukarılara doğru çıkmaya başladı. Kalçalarından tutup iyice yasladı kendine. Kasıkları birbirine değince ikiside inlemeye başladı.

Birbirlerinde kaybolan karı-kocayı ayıran bir adet zil sesi olmuştu. Zil çalınca İpek sanki kapı biranda açılıp dışarıdaki onları o halde görecekmiş gibi tedirgince başını kapıya çevirmişti.

Mert gözleri kapalı bir halde sakinleşmeye çalışıyordu.

"Kim lan bu münasebetsiz? Kesin Ercan dır yine" kapı ikince kez çalınca İpek kalkmaya yeltendi.

"Mert bırak kapıyı açmamız lazım" Mert karsını bırakmak istemiyordu.

"Dur ya çalar çalar gider. Açma kapıyı, bozma keyfimizi" hala arzu ve şehvetle bakan gözlerine bir de yalvarma eklenmişti genç adamın.

"Olmaz" İpek zorlada olsa ayağa kalkıp üstünü başını düzeletti.

Mert te kalkmıştı çatık kaşlarla. Bu güzel anı bozan hangi salak diye neredeyse küfür edecekti.

"Eğer Ercan gelmişse kovarım onu. Almam içeri haberin olsun"

Kapı üçüncü kez çalınca ikisi de oraya yöneldiler. Kim olduğuna bakmadan İpek önde Mert arkada kapıyı açtılar. Karşılarına Mert in babası Turgut amca çıkınca ikisinin de gözleri açıldı.

"Oğlum evde yoksunuz sandım. Kaç dakikadır çalıyorum kapıyı" ikisi de şaşkınlıkla adama bakıyorlardı.

"Ya şey babacım yani.." İpek kendi çapında açıklamaya çalışırken Mert te bir taraftan saçmalıyordu.

"Ben lavabodaydım...ıım şey.. İpek te şeydeydi.." Oğlunun ve gelininin yüzlerindeki ifadelerden tam olarak bilmese de yanlış bir zaman olduğunu anlamıştı.

"Haberiniz yok muydu bizim geleceğimizden?" Adam içeri girmemiş hala kapıda konuşuyordu.

Karısından öğrenmişti bazı şeyler. Bir de kahvede konuşulanları duyunca çocukları kontrol amaçlı akşam oturmaya gelmişti. Ama gördüğü manzara hoşuna gitmişti. Demek artık bunlar birbirlerine alıştılar.

"Yoo kimse bişey söylemedi" diye cevapladı Mert.

"Babacım evinize gelmek için haber mi veriyorsunuz? Yapmayın Allah aşkına olur mu öyle şey? Buyrun hoşgeldiniz" İpek şaşkınlığını üzerinden atınca sonunda dünyaya dönebilmişti.

En azından daha yeni başlamıştık. Ya iş ilerleyince gelselerdi. O zaman toparlayamazdık ortamı.

Mert te yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle babasını buyur etti içeri. Babasının arkasından beraber girdiler salona. Turgut amca oturunca Mert yanındaki üçlü koltuğa oturup İpek in de yanına oturmasını sağladı. Daha doğrusu kızı yanına çekti. İpek düşünce açılan eteğini düzeltti hemen.

"Ee baba nasılsın? Ne var ne yok?" Mert ortamdaki gerilimi azaltmaya çabalıyordu.

"İyiyiz oğlum çok şükür"

Seviyorum İşteWhere stories live. Discover now