Bölüm 13

1.3K 37 11
                                    

Obur Ercan ımızı nasıl buldunuz??:)

İşaret parmağını kaldırıp karısına doğru uzattı. Gittikçe sinirleniyordu burnundan aldığı nefesler yetmiyordu sakinleşmesine. Karşısında kafasını eğmiş ağlayan kızda daha da çok zorluyordu onu.

"Ağlamayı kes İpek!!" İpek bu gece onları şiddetli bir tartışmanın beklediğini şimdi daha iyi anlıyordu.

Ama yapabileceği tek şey şuan Mert i daha fazla sinirlendirmemekti. Çünkü Mert e yaptığı şeylerden sonra gözleri daha da sinirli bakıyordu.

"Mert ne oldu? Neden böyle yapıyorsun?" Çaresizce sorduğu sorunun cevabını çok iyi biliyordu ama yine de bir kaçış yolu aradı.

"Bir de soruyor musun?!!" Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı "İpek ben bugün İbrahim e olmayacak laflar ettim. Kardeşim dediğim adamı üzdüm senin yüzünden. Şimdi bana söylesene sence nasıl sakinleşebilirim?"

"Mert, ben çok özür dilerim. Gerçekten böyle olsun istemedim. Ayrıca ayrı yatan sensin bana bu konuda kızamazsın"

"Ama yine sebep sensin. Bir adım geliyorum karşımda soyunuyorsun. Bıraksana, biraz alışmama izin versene!!" Mert in sesinin desibeli hiç düşmüyordu. Son ses bağırıyordu bu akşam.

İpek ağlamayı kesmişti ama gözyaşlarının ıslaklığını hala hissediyordu. Kafasını önüne eğdi. Kocasını kendine alıştırmak istiyordu o yüzden öyle giyiniyordu ama yine de söylenince çok utanıyordu.

Bir anlık cesaretle yaptıkları her seferinde önüne konulunca onların yanlış olduğunu sanıyordu. Normal olan şeyler kötü bişeymiş gibi görünüyordu.

"Tamam Mert, sen nasıl istersen öyle olsun. Hatta sana tekrar abi desem daha iyi olacak. Bundan sonra sana yaklaşmayacağım" İpek kızgınlıkla söylediklerinden sonra tekrar dolan gözleriyle arkasını döndü odasına gitmek için.

Ama Mert in sesini duyunca olduğu yerde durdu. Mert in sert ve sinirli sesi iyice kırmıştı kalbini.

"Öyle kolayca kaçabileceğini mi sandın?" Kocasına tekrar döndü. Gözleri ne kadar kırıldığını fazlasıyla belli ediyordu. Ama Mert bunu anlamak istemiyordu. Çünkü ne zaman o gözlere yada akan yaşlara kansa daha kötüsü oluyordu. Daha yaklaşık bir aylık evlilerdi ama ikiside şimdiye kadar yaşamadıkları kadar sorunla karşılaşmışlardı. "Ayrıca öyle bundan sonra yaklaşmayacağım demekle olmuyor. Bu gece bu iş bitecek. Madem bu kadar çok istiyorsun...karım olacaksın"

İpek dolu olan gözlerindeki yaşları yine salıvermişti ama bu sefer yüzündeki bakış donuktu.

İstemiyordu bu şekilde karı koca olmayı.

İstemiyordu kocasıyla kavga etmeyi.

İstemiyordu sevilmeyen kadın olmayı.

Keşke dedi yine keşke olmasaymış. O zaman belki mutlu olurdu ikisi de. İpek yine kendi aleminde severdi Mert i, Mert ise kendine sevdiği seveceği birini bulup mutlu olurdu. Belki o zaman bu kadar acı çekmezdi.

İpek çaresizce baktı kocasına. Onun kadını olmayı daha düne kadar isteyen kız şimdi kaçmak için bahane üretiyordu. Mert eğer bu sinirle beni karısı yaparsa kesin canımı acıtır. Kendinden daha da uzaklaştırır. Ondan hep korkarak yaşamaya mahkum eder beni.

"Hayır olmayacağım. İstersen boşa beni. Benim için sorun değil artık. Senden duyduğum onca laftan hakaretten sonra bu işin olup olmaması evliliğin yürüyüp yürümemesi önemli değil"

Seviyorum İşteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin