Bölüm 38 - Hanımefendi...kim?

162 13 6
                                    

Bu arada şarkının çok yavaş olduğu kısmı biraz ileri sarabilirsiniz ve belirttiğim kısımda açmanızı öneriyorum :)

    ~  

"Ak-'a"

~

Büyüttüğüm gözümü pörtletmiştim bu sefer. B-Ben, ben mi? Ak, ak benim..ben. Yoksa değil miyim? Yok ya, değilim. Evet, değilim. Elimi onun alnına getirip endişeyle onun yüzünü inceledim.

"Ne yapıyorsun?" dedi gülümseyişi hala yüzünde duruyordu. "Ateşin mi var bakıyorum. Hiç normal şeyler demiyorsun da." Gözlerini devirdi. Aynı ifadesiyle elimi tutup dudağına bastırdı. Ah! AH! Yine mi? Ateş gibi yanma vücut! Kendini çok ele veriyorsun. 

 Sanki kaynayan kazanda kaynıyormuşum gibi yanıyordum. Dehşetle ona bakıp, elime baktım. Şaşkına dönmüştüm. Ne yapacağıma şaşırmıştım. Elimi aniden geri çektim. Başımdan ayağıma çekilmiş gibi hissediyordum. Kekeleyerek, "N-ne!" dedim. Büyütmüş gözlerimi serbest bırakıp başımı hafifçe salladım."İnanmıyorum." dedim. Neden olduğunu kavrayamadım bu olumsuz hisler, gerçeklerle yüzleşmemi engel ediyordu.

Kendi kendime tekrar ettim içimden.'Kesin bu yalandı. Gerçek olamaz. ' Yine kalbim doğruları bulmamı sağlıyordu. Olumsuz düşüncelerimin aksine olumlu, asıl düşüncelerimi vuruyordu yüzüme.

İç ses; "Kes saçmalamayı ! İnkar etmek neye yarayacak? Bal gibi birbirinize aşıksınız."

-KAPA ÇENENİ! O ve ben mi? O! Onun gibi bir yabaniyi istemiyorum.

+ İstiyorsun. İstemeyi geç, arzuluyorsun gerizekalı kız! Ayrıca niye böyle değişimler yaşıyorsun? İstediğin bariz. Olacağı belliydi zaten. Hazır elde etmişken niye geri çeviriyorsun. Şuana kadar yaptıklarını çöpe mi atacaksın? Aşkına sarılıp bırakmasına!

 İçimden geçen bu sözler, yüzüme tokat gibi vurmuştu. Ellerimle omzumu örten saçlarımı çekiştirdim. Evet, evet gerçek değil.  Kalbinden geçenleri de boşver şimdi! Çünkü bu saçmalık. Bana aşkını itiraf etmesi... 

Gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. Kahretsin! Gittikçe saçmalıyordum. Kendiliğimden tekrar ettim. "Gerçek değil, değil-" derken saçlarımın arasına iri elini geçirdiğini hissetmiştim. Ardından yanağımı göğsüne doğru bastırdığı, saçlarımda oluşan dokunuşu hissetmiştim. Dudaklarını saçlarımda gezdiriyordu. Tüylerim ürperiyordu. Ah..yapma! Gezdirişini bir süre sonra kestiğinde sesi geldi kulağıma...nefesi ise boynuma narince konu verdi sanki.

 "Afferin, öğrenmişsin." Yumduğum gözlerimi aralayıp büyük ihtimal elma gibi kızarmış yüzümü onun yüzüne doğru çevirdim. Bana doğru bakıyor, gülümsemiyordu. Sadece durgun bakışlarıyla bana bakıyordu. Az önce ki Karan kaybolmuştu yine ve o cümle..."Böyle bir şey asla olamaz." dedi, az önceki hâlinden eser kalmayan ciddi tonuyla. Sesler beynimde yankılanıyordu âdeta, dönüp dolaşıyorlardı. Tıpkı bir boşluktaymış gibiydi. 'Böyle bir şey-' cümlenin gerisini sesli şekilde tekrarladım. Başımı başka yöne çevirip dudaklarımı bastırdım. "Olamaz." dedim, boğuk çıkmıştı sesim. Kollarından sıyrılıp geri çekildim.

 Gülümsedim, iğne batırılıyormuş gibi batan kalbimle -acıyla- gülümsedim. Elimi koluma getirip sıktım ardından. "Nasıl da kanmaya açığım?" gözlerimi ona doğru ilerletirken dedim. Denize doğru bakıyordu. Dudağımı büzüştürmemek için uğraşıyordum ama titriyorlardı. Benden daha inatçı çıkmışlardı. Benim isteğimle değil istemsizce oluyordu herşey. Gözlerim sızlıyordu. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum.

İMKAN:  Karanlık Aşk #Wattys2016Donde viven las historias. Descúbrelo ahora