39. Bölüm - "Kardeş değiliz de, lütfen."

191 12 18
                                    

 Ehm... o kadar gelmezsem çoğu okuyucumu kaybetmem normal sanırım  (^_^')  İnşallah bir an önce eski o neşemize döneriz. Sizin de sayeniz de tekrar toparlayabiliriz inşallah. Sizin sayeniz de hala yazma gücü bulabiliyorum. Siz olmasınız ne yapardım. Teşekkürler.♥ ♥ ♥ 

 Desteğinizi eksik etmeyin. Yeni hikayem ve bununla finale kadar... İyi okumalar, iyi dinlemeler dilerim ^^ ♥

~

  Göz bebeklerim sonuna kadar açılıyordu. 'Senin annen meşhur Hanımefendi ve oğlu Karan.' "K-Karan..." diye tekrar ettim. Ses beynimde yankılanıyordu. Ellerimle kulaklarımı kapasam da beynimin için yankılanan o ses bağırıyordu. ' Hanım efendi senin annen ve oğlu Karan! KARAN!'  

~

 Gözlerim yumdum, daha sıkı yumdum. Ta ki kırışıp gözlerim acıyana kadar sıkıca sıktım. Olmuyordu. Beynim de o ses...susmuyordu! "HAYIR!" Attığım çığlık köşkün her tarafını sarmıştı. Evin çeşitli yerinde olan herkes sesin geldiği yere doğru ilerliyordu. Farkına bile varamadan ayağa fırlamıştım. Acıyla titreyen gözlerim, titreyen vücudum ve kalp atışlarım birbirine uyum gösteriyordu. Kalbim, beynim sanki çalışmıyordu; işlevsizdi!

Gözlerimi aralayıp fısıldaşarak bana bakan gözlere baktım. Niye bana öyle herkes bakıyordu? Canavarmışım gibi...sanki tam karşılarında olağandışı bir şey oluyormuş gibi. 

Görüş açıma Alev'i soktuğumda kaşlarımı iyicene çatmama gerek kalmadığını fark ettim. Zaten simam öfkemin esiri olmuştu. Sadece yüzüm değildi; vücudum, beynim, düşüncelerim...her şey! Ölüm...

Şuan tam da düşündüğüm buydu. Alev'i öldürmek istiyordum. Karnında ki bebeği - o masum bebek- dahi umursamadan gebertmek istiyordum. Onu hayatımı maffettiği için her şeyle ödetmek istiyordum. 

Başını yana doğru eğdi. Mutluluğu kulağına kadar varıyordu. Çok mutluydu. O sürtük kadın tabi ki mutluydu! 

"Beni öldürecek misin?" dedi alayla. Başımı hafifçe salladım. Ağzımı sonuna kadar açıp, parmağımı omzunu delebilecekmişim gibi baskı uyguladım. "Sen bir zavallısın, zavallı!"

"Dilediğini de. Dilediğinizi yapın!" Ellerini göğsünden ayırıp sonuna kadar açtı. Bir anneme, bir bana bakıyordu. "Umurumda değil. Hayatım umurumda değil. Zaten onu kaybettim. Artık daha da kaybedemezdim." 

'Karan.' diye geçirdim içimden. Kastettiği o değil mi? Kaybettiği kişi o. 

Yüksek platformlu topuklu ayakkabasıyla sanki daha hiç boyunu uzatamamış gibi parmaklarının ucuna kalktı. Yüzüme doğru ardından eğildi. "Sen." dedi beni göstererek. "Onunla asla birlikte olamayacaksın. Ve siz Madam." Kılını kıpırdatmıyordu. Sadece gözlerini öfkeyle ona bakan anneme..hayır. Annem denecek o kadına çeviriyordu.

"Beni kullanmayı düşündünüz. Sizi kınıyorum." demesiyle tekrar gözlerini yüzüme çevirdi. 

Dişlerimin arasında ona doğru tısladım. "Kendi hayatından vazgeçtin öyle mi! Ya o bebek, bebeğini hiç düşündün mü?" diye bağırdım. Arada bakışlarım karnına kayıyordu. Ellerimi onun omzuna getirip yükselttiği bedeni küçülttüm. Bu şekilde kendini büyük mü görüyordu? Parmaklarının ucuna basmak...üstelik topuklularla?

İMKAN:  Karanlık Aşk #Wattys2016حيث تعيش القصص. اكتشف الآن