BÖLÜM 2- "Yeni dünyana hoş geldin...Karan"

1.1K 93 15
                                    

Merhaba canlar ^^ Gerçekten ben de heyecanlıyım. Beğenmeniz gerçekten beni mutlu ediyor ve daha çok yazmak geliyor içimden. Başları sıkıcı belki size gelebilir. Çünkü doğal. Kızın hayatı bariz, sıkıcı ve klasik. Birden konuya girmeyceğim her bölümde daha çok öğreneceksiniz olayı. Neyse, tekrar teşekkürler. Sizi seviyorum. ^^ :)

multimedia - Serseri soğumuz.♥

Not: Düzenlemeler yapıldı. Her şey sizin için ☻♥


~

"Pislik! Sırf bu yüzden miydi bu bütün tantana! Sen beni ne sanıyorsun , oyuncak falan mı? Senin yüzünden şuana kadar yaşamadığım stresi yaşadım!"

Elimi sıkmam ile yumruk yaptım. Vücudumu ona doğru yönlendirmemle dona kaldım. Etrafa bakındım. LANET OLASI SERSERİ , NEREYE KAYBOLDUN!..

~


'    Sevgili günlük; 

Tamam, belki de kafan karıştı. Zaten bugün yaşadım bu olayı. Anlaman için ne yapabilirim?Peki, baştan başlayalım. Her zaman ki gibi sıkıcı günüme uyandım. Telefonumla annemi aradım. Onu çok sevdiğimi falan söyledim. Her gün yaptığım gibi. Biliyorsun, üniversiteyi İstanbul'da kazandığım için Aydın'dan ayrılmak zorunda kaldım. Bu ilk başta benim ve annem için çok zordu. Gitmeden önce akrabalarımla kavga etmiştik ve aralarımız bozulmuştu. Aslında zaten bozuktu. Aileden bizi saymıyorlardı resmen. Neyse, bu konulara derinlemesine girmeye hiç lüzumu yok. Tek ailem annem. Babam, babam hiç olmadı dersek iyi olur. Ne annem babamdan bahsetti, ne de ben babamı ben sordum. Hep biz ikimizdik bu hayatta. Her neyse! Bu kadar gerçekten duygusallık yeter. Şimdi ise buradayım. Annemi orada bıraktım. Mecburdum, para kazandığımda ilk işim annemi İstanbul'a getirmek olacak. Böylece kaldığımız yerden devam edeceğiz.

    Telefon konuşmasından sonra yemek yedim. Okula gittim. Klasik şeyler işte. Eve gidince buzdolabında bir şey kalmadığını fark edince part-time olarak çalıştığım garsonluk işimden kazandığım parayla bir şeyler almak için çıkmıştım. Bütün param da cüzdanımda idi. Bu yüzden gerçekten çok önemli!

   İşte o zaman, o zaman çıktı karşıma o serseri. Onu öldürmek istedim ama...ama yapamadım işte. Bunu desem de mecazi olarak bahsediyorum. Orada kaskatı kesilmiş olanları izlemiştim. Ya gerçekten de çalsaydı? Öyle durarak zaten ona fırsat vermiştim. Lanet olası serseri! Aklıma geldikçe damarım atıyor.  O olaydan sonra gayet dikkatli şekilde alışveriş yapıp eve geldim. Şimdi ise günlüğümü yazıyorum. Tek dert ortağım sensin günlüğüm, sadece sen. Bu İstanbul'da kimseye güvenemezsin. Serseri, hırsız dolu etraf. Az önceki o...ağzımı bozmayacağım. He, bir de o bana karan demişti. Bu ne demek acaba? Aha, tabi fakir olduğumdan internetim yok. Bugünlük bu kadar günlük. Başka bir şey olursa hemen aktarırım.'


Günlüğümü kapattım. Kollarımı geriye atıp esneyince kendime gelmiştim. Koskoca İstanbul'da yalnızdım. Hem de yapayalnız.  Düzeltiyorum, fakir ve yalnız. Sıkıcı hayatım gerçekten sıkıcı. Yani şuan ben bile sıkılıyorum. Sıkıntıyla iç çektim. 

Bir yahut iki dakika sonra alarmım çaldı. Evet...iş vakti! Heyecanla tutuştuğum işim, şaka yapıyorum. Ne heyecanı! Kim garsonluk yapmak ister ki?

Gardıroba yöneldim. Pantolon ve üzerime bir tişortü geçirip çıktım. Ne zannediyordunuz? Ben fakirim, fakir! Masadan telefon ve çantamı aldım. Kapıyı kitleyip evden çıktım. Bir kaç sokak ilerideki Ür-Cafe'e gidip sıkıcı işime başladım. Tabi ki bir serseri beni buldu diye hayatım değişecek değil ya. Hala klasik hayat sürüyor işte.

İMKAN:  Karanlık Aşk #Wattys2016Where stories live. Discover now