"Kenka bildim ben seni!"

Start from the beginning
                                    

"Siz bugün Buğra'yla çıkmayacak mıydınız?" dedi Aras. Onaylarcasına kafamı salladım.

"İşleri varmış. Yarın gidecekmişiz," dediğim de 'anlıyorum' dercesine kafasını salladı. Daha sonra okul hakkın da birkaç dedikodu yaptık. Kapı açıldığın da gelenin Fuat ve Yiğit olduğunu gördüm. Aras'a 'geçmiş olsun' dedikten sonra onlar da boş koltuklara oturdular. Gökçe ve Gece'nin suratına bakınca gelen gülme isteğimi bastırdım. Eğer, şimdi bastırmazsam kızlar beni çok fena bastıracaktı.

"Nasıl gidiyor Gece? O çocuk iyi mi bari?" dedi Yiğit yüzünde ki iğrenç piç ifadeyle. Gece yapmacık bir şekil de gülümsedi ve,

"Çok iyi gidiyor Yiğit, sağ ol düşündüğün. Tunç, benim her şeyim," dedi. Gece gerçekten Tunç'a çok aşıktı. Ve Tunç da öyleydi. Birbirlerine bakışlarından bile anlayabilir biri bunu.

Telefonum titremeye başlayınca bir an deprem oluyor sansam da arayanın Murat olduğunu gördüm. Bu beni aramazdı ne oldu ki?

"Efendim Murat?"

"Gökçe o telefonu neden açmıyor acaba? İlla beni çıldırtacak mı?"

"Ay, sessizdeydi onun telefonu. Duymamıştır."

"Neredesiniz siz? Neden sessiz de?"

"Aras'ın yanına geldik. Bir de dün çok mesajlaştınız göze batmasın diye."

"Din çik misijliştiniz gizi bitmisin diyi. Gökçe'yi ver!"

Telefonu Gökçe'ye uzattım. Murat bir hayli sinirliydi.

"Efendim Murat, sessizdeydi işte, yok, iyiyim, biliyorum, kızlar var işte bir Fuat'la Yiğit, tamam, yok öyle zaten, biliyorum, ben de seni," dedi ve telefonu kapatıp bana uzattı Gökçe. Ne konuştuklarını kesinlikle merak etmiştim ve çatlayacaktım.

"Ne dedi? Bana bayağı bağırdı da," dedim gözlerimi devirirken. Gökçe piç gülüşünü attı ve,

"Boş ver," dedi. Neyse, ben bunu sıkıştırırım mutlaka. Fuat,

"Sizin nasıl gidiyor Gökçe? Mutlu musunuz bari?" dedi iğnelercesine. Ay götüm. Sen iğneleme Fuat. Çok çirkin oluyorsun. Zaten çirkinsin. Konumuz bu değil.

"Mutluyuz. Çok mutluyuz," dedi Gökçe de yapmacık sırıtışıyla. Yani, şu anlık iyi gidiyordu bence ikisinin ilişkileri. Gece'yle Tunç da iyiydi. Bir Buğra'yla ben zaten, bir bizim olmuyor. Çok geçmeden Aras'ın odasının kapısı tekrar açıldı ve içeriye önde Tunç, arkada Murat olmak üzere ikisi geldi. Murat,

"Geçmiş olsun Aras," dedi ve Gökçe'nin yanına oturdu. Tunç,

"Geçmiş olsun kardeşim," dedi ve Gece'nin yanına oturdu. Hayır, şuradan bir yerden Buğra çıksa ne olurdu ki? Tek isteğim bu yani.

"Çok özlemişim seni meleğim," dedi ve dudaklarından öptü Murat, Gökçe'yi. Gökçe şok.

"Neyse, biz kalkalım o zaman," dedi Fuat yüzünde ki sırıtışla. Kalkın, gidin bir zahmet. Tam kapıdan çıkacakken Yiğit,

"Yarın akşam gene bir şeyler yapalım Gece," dedi ve bastı gitti. Biz hepimiz şok olmuş bir biçim de kalmışken Yiğit tekrar içeriye savruldu. Giray Abim, Yiğit'e kafa atmıştı çünkü.

"Ulan şerefsiz! Dün benim dizimin dibindeydi! Sen kimin kardeşine iftira atıyorsun! Ne lan senin amacın! Bas git gözüm görmesin," diye götüne tekme vurup yolladı tekrar Giray Abim. Gülmeden edemedim.

"Ay kıyamam ya. Kendi kendine plan yaptı ve planı kendi kendine bozuldu," dedim hala gülerken.

"Hayır, zaten niye geliyorlar ki? Ne biçim insanlarla arkadaşlık ediyorsun lan sen?" dedi Tunç sinirli bir şekil de Aras'a. Giray Abim, Tunç'un kafasına vurdu ve,

3GWhere stories live. Discover now