''Gençler,'' diye bir giriş yaptı Erez. Azra'nın üzerimdeki bakışları ile kendimi ortamdaki fazlalık gibi hissetsem de, Deniz'in elimde olan eli gitmeme izin vermiyordu. Bir süre gözleri gezindikten sonra kendini çekti ve Erez'e döndürdü bakışlarını. ''Azra'ya bir şans daha vermeyi kabul ettim.'' dedi. 

Deniz elimi sıkarken aynı anda da sesli bir şekilde yutkundu. 

Boynumdan başlayan boğucu bir sıcak tüm vücudumu hızlıca çepeçevre sardı.

''Kabul ettin..'' dedi Deniz. Sessiz bir haykırış vardı cümlesinde. Arada kalmış yakarışlar, geçmişin acı izleri. 

''Herkes bir şansı daha hak eder.'' dedi Erez. Bu kız Erez'in ruhuna, derinlerine girmişti besbelli ki. Belki geçmişin güzelliklerinden başlayarak, daimi bir söz vermişti eskisinden daha güzel olacağına.

Hep öyle olmaz mıydı ki?

''Herkes hak eder, ama bu değil! Bu kız değil abi!'' Elini elimden çekerek hızlıca ayağa dikildi. Diğerlerinin gözleri yerdeydi. Asıl gerçek şuydu ki, hepsi Deniz'in böyle bir tepki vermesini bekliyordu, ama hepsi kabul etmeye hazırdı da. 

''Sana inanamıyorum, gerçekten! Senin sevgini kullanarak boşa çıkaran buna bir tane daha şans ha? Yapma ya, yapma!'' Sinirle soluyordu.

''Deniz sakin ol, otur şuraya. Konuşalım.'' 

''Seninle ve bu kızla,'' dedi işaret ederek. İğrendiğini gösteren bir bakış da katmıştı. ''Konuşmak istemiyorum.'' Sonra salondan koşarcasına ayrıldı. Onun çıkışı ile ben de peşinden gittim.

Ağlar bir biçimde çıktığı odasına sinirli bir şekilde döndü.

''Alina, bu kadar aptal olmamalı ya. Bir kez yapan bir daha yapıyor. Gitti, bir daha gider. Bir daha seviyormuş gibi yapar ve canını acıtır.'' dedi. Kelimeler kifayetsiz kalırdı ya hani. O an tam da öyle olmuştu. Bilmediğim gerçekler yüzüme bir tokat misali inmişti. 

Geçmişimde benden giden o çocuk düştü hafızama. 

Kendime sordum.  

Ben tekrar kabul eder miydim onu? Herkes bir şansı hak eder dedirtebilir miydi bana?

Ve soru saniyelere bakmadan, cevabını buldu. 

Hayır, ben bir şans daha vermezdim. Deniz haklıydı. Bir kere giden bir defa daha giderdi.

''Ay!'' dedi sinirle. Odanın içinde dört dönüyordu. 

Yatağının üzerine oturdum. Dakikalar birbirini kovalıyordu, Deniz sinirle adımlıyordu.

''Deniz, dışarı çıkmak ister misin?'' diye sordum. Durdu ve bana çevirdi bakışlarını.

Kafası boşalacak olmasa da, biraz da olsa rahatlardı en azından. Bu konu onu fazla sıkıyordu ve onun neşeli yapısını bu halde görmek beni ağırdan etkiliyordu.

''Alina, bu gece sizde kalabilir miyim?'' dedi beklemediğim bir anda. Gülümseyerek kafamı salladım.

''Tabii ki kalabilirsin.'' dedim. İki adımda yanıma ulaştı ve beni kucakladı.

''İyi ki geldin, çok iyi geldin.'' dedi sarılı bir vaziyette.

*

Kapıdan çıkmak üzereyken, Erez'in sesini işittik mutfaktan.

Deniz sinirle hareketlerini hızlandırdı.

''Deniz, nereye?'' diye sordu. Diğerleri mutfakta oturuyordu ama hiçbir şey söylemeden çıkmamız, onların bu olanlara sessiz kalışı yüzündendi. 

EŞSİZ RİTİMOù les histoires vivent. Découvrez maintenant