Denizden Biri Çıksa!

Start from the beginning
                                    

"Neden?

Genç adam hayretle açılmış gözlerle baktı kıza. Bu bakış devamında eğlenceli bir cümlenin geleceğinin habercisiydi adeta.

"Neden derken? Yemek yemiyor musun yoksa? Burası o katı iş yerlerinden biri mi, hani şu çalışanlarına yemek molası dahi vermeyenlerden? Lütfen hayır de yoksa bütün günü senin için üzülerek geçireceğim."

Seher inanamaz gözlerle baktı adamın yüzüne. Bu adam kendisiyle dalga geçiyordu. Net! Yine de sükûnetini korudu.

"Elbette ki hayır... Ve bence o neden sorusunun amacını bal gibi de anladın!" Sonundaki bağırma nidasıyla sükûnetini ne de güzel korumuştu ama! Aferin ona.

"Hey sakin ol bebek surat! Bir kütüphaneci olarak fazla gürültü çıkarıyorsun."

Kızdan bir adım uzaklaştı, bu şekilde biraz sakinleşeceğini umut ediyordu. Nitekim öyle olmuştu. Seher derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. Doğru veya yanlış ne söylemesi gerektiğinden emin değildi. Bu tür ilişki işlerinden gram anlamıyordu çünkü. Bu konuda kendini geliştirmek için hiç fırsatı olmamıştı ki. Belki sadece bir defa... O da ne kadar deneyimsiz olduğunu kanıtlamaktan başka bir işe yaramamıştı.

"Tekrar ediyorum. Neden? Bir iddia filan mı kaybettin yoksa? Ya da belki de bu, o hiç mi hiç komik olmayan salak şakalardan biridir." Fısıltıyla konuşuyor olsa da genç kızın kafasının yangın yerine döndüğünü anlamak pek de zor değildi.

"Emin ol bu bir şaka değil. İddia konusuna gelecek olursak da çok fazla saçma aşk romanı okuduğundan olsa gerek mesleki deformasyona uğradığını ve bunu ciddi ciddi sormadığını ümit ediyorum."

Haklıydı. Çok okurdu Seher. Hele adamın o saçma dediği aşk romanlarını peynir ekmek gibi tüketirdi. Ne yapsın kafasını dağıtmak için bulduğu en kolay metot buydu ve son zamanlarda bu metottan fazla fazla yararlandığını inkâr edemezdi. Adam akıllı süzdü adamı. Düzgünce taranıp hoş bir şekil verilmiş kahverengi saçlar, çekici ela gözler, muntazam bir burun ve gülümsemenin bir an bile eksik olmadığı biçimli dudaklar...

"Demek istediğim hoş birine benziyorsun... Daha iyisini bulabilirsin? Basit bir kütüphaneciden daha iyisini..." İşini küçümsemiyordu. Küçümsediği kendisiydi aslında. Her ne kadar dile getirmemiş olsa da...

Genç adam bir adım attı ardından yavaşça kıza doğru eğildi. Ellerini kızın önündeki masanın üzerine yerleştirmişti. Çenesiyle az ileride aynı renk bir masada bilgisayarıyla uğraşan kıvırcık saçlı genç kadını işaret etti ve:

"Evet, bu yüzden ona değil de sana sordum." dedi.

Seher, küçük bir kıkırdamanın ağzından kaçmasına engel olamadı. Hâlbuki gülmemesi; iş arkadaşı Pelin'i savunması gerekirdi. Lakin kendisine iltifat edilmesine pek alışık olduğu söylenemezdi. Bu yüzden o da -azıcık- bencillik edip işleri akışına bırakmaya karar verdi.

"Beni tanımıyorsun bile..."

"Ama tanımak istiyorum. Benimle yemeğe çık."

Bir şeyler daha söylemesi lazımdı. Kızın yeşil gözleri çelişkiler barındırmaya devam ediyordu. Henüz ikna olmamıştı. O saniye aklına parlak bir fikir geldi. Birden doğruldu. Kenan Işık'ın "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışmasındaki o meşhur duruşunu yaptı. Yüzünü sağ elinin başparmağı ve işaret parmağı ile çevreledi.

"İlgi çekici, güzel bir kızdan duyduğum bir şey geldi aklıma. Duymak ister misin? Bir saniye nasıldı? Hah! Yeni insanlar eşittir yeni hikâyeler... Sen tanıyor musun o kızı?"

DAVETSİZ KONUK #Wattys2021(TEKİRDAĞ SERİSİ) DÜZENLENİYORWhere stories live. Discover now