27 : Karbeyaz

1.9K 241 16
                                    

🌙

Yürümekten ağrıyan ayaklarıma ve sırılsıklam olmuş kıyafetlerime rağmen yürümeye devam ediyordum sonunda gördüğüm küçük bir köy vardı ve en azından oraya ulaşmayı aklıma koymuştum.

Hiç bilmediğim bir ülkede, hiç bilmediğim bir köye ve bilmediğim insanların kapısına dayanacaktım belki..

Yalnız hissetmiyordum yine de. Yalnız olmadığımı biliyordum çünkü. Herşeyi görüp bilen Allah yanımdaydı daha ne olsundu?

'Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma.. (Hicr, 55)' buyuruyordu. Nasıl düşerdim ümitsizliğe..

Benim umudum da, duam da, kurtuluşum da O'ndandı..

Uzun zamandır yürüdüğüm zifiri karanlık bitmiş köyün girişine yakın başlayan sokak lambaları az da olsa yolu aydınlatıyordu artık.

Birkaç yüz metre ileride tabela vardı henüz yazıyı okuyamıyor olsam dahi bu çok yaklaştığımın işaretiydi.

Yürüdüğüm ağaçlık alandaki yaprakların hışırtısından başka bir ses duymuştum.. Zayıf bir kedi miyavlaması.

Birkaç saniye duraksayıp nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Otoyol kenarından geliyordu.. Gelip giden araçlar tekin olup olmayacağını bilmediğim için yolun büyük bir kısmında ağaçlık alanlardan yürümüştüm, hiçbir hayvandan insanlardan korktuğum kadar korkmazdım çünkü.

Çok şükür ki bu zamana kadar da bir hayvanla karşılaşmamıştım, otoyolun kenarında duran karbeyaz kedi hariç.

Karbeyaz ona çok yakışmıştı bu tabir, ona kesinlikle bu ismi verecektim.

Olduğu yere sinmiş, incecik sesi ile çaresizce miyavlamaktan başka hiçbirşey yapamıyordu. Yavaşça yaklaştım. Yağmur yüzünden ıslanmıştı ve korkan gözlerle bana bakıyordu.

" Merhabaa, sen de ben gibi sokakta mı kaldın.." diyerek ilk adımı atmıştım.

Düşündüğümün aksine kaçmak yerine olduğu yere daha çok sinmişti. Yavaş hareketlerle okşadım birkaç kere güvenini kazanabilmek adına.

Artık miyavlamaya bırakıp mırlamaya başladığında yerden kaldırdım, neden kaçmadığını da bu sırada anlamıştım. Arka ayağı yaralıydı..

Kucağıma aldığımda fark ettiğim diğer ayrıntı gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.

" Sen de mi hamilesin.."

Ayağına dikkat ederek kucağımda sım sıkı tuttum ve yürümeye devam ettim.  Henüz birkaç adım atmışken kamyonet tarzı bir araba geldi.

" Allah'ım iyi insanlar olsunlar. Sen bizi koru.."

Ben yürümeye devam ederken yanıma yaklaştığında yavaşladı ve durdu. Camı indirdiğinde kim olduğuna bakmak için başımı ona çevirmiştim. 60 lı yaşlarında bir amcaydı.

" Kızım korkutmak istemem, bu yağışta buralarda ne işin var senin? Yardıma ihtiyacın varsa.."

Türkçe konuşuyordu...

Milyonda bir gelebilecek bir ihtimal ile mi karşılaşmıştık.

" Varsa ne İlyas?! Bu saatte bırakmam ben bu kızı! Çekil bakayım."

Amcaya söylenerek geri ittirip kafasını uzatan teyzeye baktım bu sefer de.

" Gel kızım bizden zarar gelmez sana. Islanmışsın hemde köye kadar götürelim en azından emi?"

Başımı aşağı yukarı sallarken yağmur göz yaşlarımı gizliyordu.

Allahım! Hangi iyiliğimin karşılığıydı bu! Çok şükür!

İmam Bey Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin