25 : Umut

3.1K 270 67
                                    

" Bienvenue." (Hoşgeldiniz.)

Kime ait olduğunu bilmediğim bir kadın sesiydi, sesin kime ait olduğunu bilmediğim kadar ne dediğini de anlamamıştım.

"Endormi. Soyez silencieux" (Uyuyor, sessiz ol.)

Bu sefer sesin kime ait olduğunu biliyordum. Ama onun da ne dediğini anlamamıştım.

Duyduklarımın rüya ile gerçeklik arasında olması algılamamı zorlaştırıyordu.

" Ouvre la porte" (Kapıyı aç.)

Sinir krizinin yan etkilerinde dil unutma diye birşey olabilir miydi?

" Voilà, monsieur" (Buyrun efendim.)

Dilimi mi unutmuştum şimdi de? Kerim yüzümden başıma gelmedik kalmamıştı ama bu kadarı fazlaydı. Uyandığımda bunun hesabını soracaktım.

"Donne-moi une couverture du placard"(Bana dolaptan bir battaniye ver.)

Bedenim yumuşak ama buz gibi bir şeyin üzerine yerleşmişti. Birkaç saniye soğuk ile başa başa kalmış sonrasında üzerime örülen battaniye ile yavaş yavaş ısınmaya başlamıştım.

Kulağıma uğultu gibi geliyordu anlamadığım cümleler. Etrafımda dolaşanlar her kimse çıkarttıkları seslerden rahatsız oluyordum ama bunu dile getirebilecek kadar kendimde değildim.

Sesler kesilip odanın kapısı kapanmadan ve derin bir uykuya dalamadan önce duyduğum en son şey " Her şey senin iyiliğin için sevdiğim." di.

...

Uyanmıştım. Yataktan doğrulduğum gibi başım dönmeye gözlerim kararmaya başlamış ve bu birkaç dakika sürmüştü.

Kendime geldiğimde kocaman bir odada ve büyük bir yatakta olduğumu fark ettim. Çaprazımda duran dolaptan ve yan tarafımda kalan camdan başka birşey yoktu odada ve oldukça karanlıktı.

Ayağa kalkıp perdeyi araladım. Dışarıda puslu ve kapalı bir hava vardı.Kış mevsimi geldiğini gayet iyi belli ediyordu ama şuan dikkatim bunda değil penceredeki demir parmaklıklardaydı.

Neredeydim ben?

Kapının tıklanma sesi ile irkildim.

" Bayan?" 

Türkçesinin bozuk olduğu belli olan bir kadın sesi geldi kapının arkasından. Tek kelimeyi dahi oldukça garip söylemişti.

" Buyrun?" dedim ve kapıya yöneldim. Kimin geldiğini, ne için geldiğini ve nerde olduğumu bilmemenin korkusu vardı üzerimde. Etrafa bir göz atmıştım ama atabileceğim yada kendimi koruyabileceğim herhangi birşey yoktu.

Kapı yavaşça açılmış ve ardından sarı saçları sıkıca toplanmış 20 li yaşlarında sarışın bir kadın içeriye girmişti.

Kapıyı sessizce kapatarak gülümsedi.

" Özür dilemek ben. Sen uyandınız gördüm o yüzden geldim."

Allahım bismillah! Bu nasıl bir cümleydi?

Bu kadın kimdi?

" Siz kimsiniz?" diye sordum. Türkçeden çok anladığını sanmıyordum bu yüzden sade direkt cümleler kurmalıydım.

" Ben Anna." dedi hemen ardından da " Sende Halil" dedi.

Aynen ben Halil.

Çok hevesli söylemiş olmasından dolayı adımın doğrusunu söylemek yerine başka bir soru sormuştum.

İmam Bey Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum