•38•

3.1K 186 19
                                    

"İkra ne yapıyorsun, aç hadi kapıyı"
"Olmaz!"
"İyi de neden?"
"Seni sakinleştirmeden hiçbir yere gitmiyorum"
"Beni, beni mi sakinleştireceksin. Nasıl?" dedi kekeleyerek. 

"Onu düşünmeye fırsatım olmadı, birazdan bulacağım yolunu" dediğim şeye inanamıyormuş gibi güldü.
"Hem şimdi gelirler, kapıda kalırlar. Aç şu kapıyı güzelim" kapıya yapışmış gibi yaslanarak duruyordum.

"Senden su istediğimde ben anahtarı ayakkabımın içine koydum, Eylem'e de haber verdim bile"
"Kedi diye aldığım kız aslan çıktı ya lan"
"Gerçekten aslan olsaydım da beni sever miydin?"
"Gerçekten aslan olsan muhtemelen yanına yaklaştığım an beni yerdin"
"Ama ya! Seni her türlü severdim demen gerekiyordu" dediğimde karşımda kahkaha atmaya başlamıştı. Hafifçe dudağımı büzüp kollarımı bağladım. O sırada dış kapı açılma sesini duymuştum. Ama Emin hala gülerek bana baktığı için bunu fark edememişti. Taktiğim işe yaramıştı, az da olsa gerginliğini üstünden alabilmiştim.

"Güldüğüne göre beni her türlü sevmezsin, anladım ben seni"
"Ya ben hiç öyle bir şey dedim mi?" gülmesini durdurup boğazını temizledi, trip attığımı düşündüğü için ciddi kalmaya çalışıyordu. Omzumu silkip küçük oyunuma devam ettim.
"Ama aslan olsan beni yemez miydin?"
"Belki küçük bir ısırık alırdım kolundan tamam, kabul ediyorum"

"Hmm, tamam. Bir kolum sana feda olsun ne olacak" 
"Ya ama sen bana böyle diyince trip atasım kaçtı" yüzünü eğip yüzüme yaklaştırdı. Kocaman gülümsedi.

"Şimdi kapıyı açacağım, sinirlenmek yok. Söz verdiğin gibi kavga hiç yok" dediğimde yüzü düştü.
"Peki tamam, aç hadi kapıyı" anahtarı cebimden çıkartıp Emin'e döndüm. Saçını karıştırıp bir şeyler düşünüyordu.

Odadan önce ben çıktım, arkamdan sert adımlarını duyuyordum. Oturma odasına geçince Eylem'in tek başına oturduğunu gördüm. Emin de içeri girdiğinde fark etmiş olacak ki ilk önce Ahmet Bora'nın nerede olduğunu sordu.

"Şey, o mutfakta oturuyor. Eğer kızgınsan diye içeri gelemedi"
"İyi yapmış. Burda olsaydı tokadı yerdi"
"Emin!" dedim uyarıcı bir ses tonuyla.

"Abi, nereden öğrendin bu buluşmayı" 
"Benim az çok ortamım olduğunu bilmiyor musun kızım. İşçiler seni tanıyor. Ne zaman yanında erkek görürlerse o zaman bana haber etmelerini söyledim. Bu kişi Ahmet olunca işler değişti tabii" diye bağırdı. Ahmet Bora'nın da duymasını istiyor gibiydi. 
"Haklısın abicim. Ama kötü bir niyetimiz yoktu ki. Özellikle de Ahmet Bora' nın. O benimle buluşacağından haberi bile yoktu" onu neden koruyordu ki? Tanıdığım Eylem korumazdı. Acaba aralarında bir şey mi olmuştu?

"Bana o iti savunma. Kalkıp gitseydi o masadan seni görünce. Bunu da mı ben söyleyeceğim?" haklı olduğu için araya da giremiyordum. 
"Çağır şunu da adam akıllı konuşalım"
"Tamam çağıracağım ama fazla sinirlenme tamam mı abicim"
"Yürü git çağır şunu" dedi mutfağı göstererek.

Ahmet Bora içeri girdiğinde Emin kendini sakinleştirmeye çalışarak dudaklarını ısırıyordu. Ahmet' se elini kolunu nereye koyacağını bilmeyerek başı eğik şekilde bekliyordu.

"Oğlum ben sana ne diyim ya. Hı? Hadi sen söyle ben ne yapayım şimdi"
"Haklısın, ne desen haklısın eşşeklik ettim"
"Lan ben sana güvenemeyeceksem kime güveneceğim?"
"Özür dilerim kardeşim" dediğinde yüzünü ilk defa kaldırdı. Gözlerini bana çevirip beni gösterdi.

"Yengemle çok güzel ilişkiniz vardı. Benim de olsun istedim lan. Dörtlü takılır, eğleniriz demiştim"
"Bu kişi benim kız kardeşim olmak zorunda mıydı?"
"Yemin ederim haberim yoktu. Yoksa sana böyle bir şey yapar mıydım ben?"
"Niye kalkıp gitmedin o masadan?"

"Gidemedim" dediğinde odada büyük bir sessizlik oluşmuştu, ben mi yanlış anlamıştım yoksa cidden Ahmet Bora Eylem'e ilk görüşte aşık mı olmuştu? En sonunda Emin sinirle yerinden kıpırdadı. Bir şey yapmasın diye hemen arkasında duruyordum.

"Ne demek gidemedim oğlum? Elini kolunu mu bağladılar lan. Nasıl gidemedin?" Emin anlamak istemiyor gibiydi. 
"Ayıp olur diye gidemedim. Sohbet edip geri döndük. Dimi Eylem"
"Evet abi aynen öyle oldu. Kızma ona"
"Hayırdır sen niye ikide bir Ahmet' i savunup duruyorsun? Aşık olduysanız adam gibi söyleyin de biz de bilelim" dediğinde Eylem ve Ahmet Bora birbirine bakıp yüzlerini hızla geri çevirdi. Emin'in sorusunu da yanıtsız bıraktılar. Aynı zamanda sessizce yanıtlamış oldular.

"Allah kahretmesin ya! Cevap vermediğinize göre var bir şeyler. Ya siz beni tanımıyor musunuz? Ben size birbirinizi sevdiğiniz için mi kızıyorum şuan cidden?" dediğinde hepimiz anlamaz bakışlarla Emin' e baktık. Oysa sadece sinirden güldü.

"Ben arkamdan iş çevirmenize kızıyorum çocuklar iyi misiniz?" 
"Nasıl yani, bizim buluşmamıza kızmadın mı abi?"
"Saçmalama kızım. Ha önceden olsa belki ona da kızardım ama sevdiğinle arana sorunlar girsin istemem. İkra' nın abisi olsaydı ve bize izin vermeseydi ne kadar üzüleceğimi düşünüp kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Siz beni çok yanlış anlamışsınız" bunu duyunca derin bir nefes aldım. 

"Seni korkuttuysam özür dilerim güzelim" dedi bana doğru dönüp.
"Yalan söyleyemeyeğim, çok korktum" dediğimde iyice yanıma geldi ve kolunu tuttum.

"Evet anlatın bakalım, birbirinizden hoşlanıyor musunuz gerçekten?"
"Bilmiyorum ki abi. Zamanla anlarız, dimi?"
"Evet evet, bence de. İzin verirsen biraz zamana ihtiyacımız var. Birbirimizi tanımamız lazım" 

"Kardeşimi oyalarsan kardeşim demem sana haberin olsun. İşte o zaman kork benden oğlum" dediğinde daha fazla dayanamayıp Ahmet Bora' ya sıkıca sarıldı.
"Sarıldığım için yumuşadığımı düşünme sakın, tek yanlışında kaçacak yer ara" dediğinde herkes güldü, Eylem' e dönüp göz kırptığımda utangaç bir gülümseme yayıldı yüzüne. Demek birisini sevince böyle oluyormuş.

"Gel kız buraya" dedi Emin Ahmet' ten ayrılırken. Eylem' le sarılırken bana sıcacık bir gülümseme gönderdi.









Yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınn

ÖpüldünüzZzZ<3





Görücü mü Geliyor?Where stories live. Discover now