•12•

5.7K 286 10
                                    

Bana yardım etmek isteyen kişiye teşekkür etmek için arkamı döndüğümde Emin Bey'i gördüm. Bana bakmıyordu bile. Bakmaması gereken ben değil miydim, ne bu tripler?

"Emin Bey" kendimi tutamayıp ismini söylemiştim. Kafasını bana çevirip baktı.
"İkra Hanım, merhaba" dedi samimiyetsiz bir şekilde. Daha fazla dayanamayıp bakkaldan elimdeki poşetle hızlı bir şekilde çıktım. 

"İkra Hanım bir dakika bekleyin lütfen" diye bağıran Emin'i duymamazlıktan gelerek yoluma devam ettim. Yürürken bir anda kolumdan tutup kendine çevirdi.
"Hey! Bırakın kolumu. Ne hakla tutuyorsunuz kolumu!" Diye bağırdım.
Kolumu bırakıp ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı. Ellerinden birinde de ekmek poşeti vardı. Eve ekmek getirenlere benziyordu fakat içi tamamen farklıydı.

"Benden neden kaçıyorsunuz?"
"Ben sizden neden kaçacağım ya?" biraz daha hızlı koşsam topuklarım popoma değecekti, kimi kandırıyorum ben.
"Peki şuan kaçmıyorsunuz varsayalım"
"Varsaymaya gerek yok, öyle zaten"
"Peki peki öyle olsun. Neden mesajlarıma bakmıyorsunuz?"
"Mesaj mı? Hiç görmemişim kusura bakmayın Emin Bey"
"O zaman iki gündür hiç telefona bakmadınız, öyle mi?"
"Evet öyle, ne var bunda?"
"Bir şey yok tabi canım, ama neden böyle davranıyorsunuz?"
"Peki sen bakkalda neden benim yüzüme bakmadın?" okları ona çevirirsem belki kurtulabilirdim.

"Samimi olursak dedikodu aleti oluruz diye yakın durmak istemedim, yoksa benim için bir sorun yok. Sizin için"
"Bu dedikodu işlerini iyi biliyorsunuz demekki, bence de bir haftada iki dedikodu aleti olmayın"
"İki derken, benim hakkımda dedikodu mu varmış" salağa yatması beni sinirden güldürmeye başlamıştı.

"Neyse, benimle daha fazla konuşmayın lütfen. İlişkiniz varken benle konuşmanız çok yanlış bir davranış Emin Bey"
"Bir dakika bir dakika, ne?"
"Bilmiyormuş gibi yapmayın, öğrendim ben"
"Neyi öğrendiniz İkra hanım, ben, yani ben sizi gerçekten anlayamıyorum. Neden bahsediyorsunuz siz?"
"Sevgiliniz olduğunu biliyorum diyorum Emin Bey, saklamanıza gerek yok"
"Sevgilim mi? Sevgilim mi varmış benim, öyle mi diyorlar"
"Öyle diyorlar Emin bey, şimdi gidebilir miyim?"
"Hayır hayır gitmeyin lütfen durun, kendimi açıklamama izin verin"
"Neyi açıklayacaksınız Emin Bey, nasıl sevgili olduğunuzu falan mı?"
"İyi de benim sevgilim yok ki"

"Nasıl yok, bir kadınla kafeye gitmişsin, sarılmışsınız" önümde durup kahkaha atmaya başladı.
"Ne gülüyorsunuz Emin Bey"
"Böyle saçma bir şey nasıl dedikodu oldu, onu anlayamadım"
"Bence gayet güzel dedikodu malzemesi"

"İyi de, sevgilim dediğiniz kız benim öz kardeşim"
"Nasıl ya"
"Gerçekten o kız benim kardeşim Eylem, dört yıldır yurt dışında üniversite okuyordu. Okulu bitince geldi. Ben de onu kafeye götürdüm, eskiyi iade etmek için"
"Yani şimdi o kız senin sevgilin değil mi?"
"Değil tabii ki İkra hanım, hiç olur mu öyle şey"
"Ne bileyim yani, yani bilmiyorum" ne diyeceğimi gerçekten bilemiyordum.
"Siz böyle bir şeye nasıl inanabildiniz İkra Hanım"
"Ben zaten insanlara güvenmeyen birisiyimdir, sizin de öyle birisi olacağınızı düşündüm" gülmeye devam ediyordu. Gülüşü beni mest ediyordu. Kısa sürede bu kadar duygu değişimi bana bile fazla gelmişti.

"Hmm, yani siz şimdi beni kıskandınız. Öyle mi?"
"Yani kıskanmak değil bu"
"Ne öyleyse"
"Bilmem, sinirlenmek falandır herhalde. Kıskanmak olmaz. Kıskançlık hariç her şey olur" yine beni mest eden gülüşünü takınmıştı yüzüne.

"Peki siz neden bana kız kardeşinizin geldiğinden bahsetmediniz hiç"
"Benim hakkımda bir şey bilmek isteyip istemediğinizi bilemedim. Sıkarım falan diye düşündüm" bir anda karşımda küçücük bir çocuk gibi durmuştu.
"Anladım, ama hayatınızla ilgili şeylerden sıkılmam, merak etmeyin"
"Yani bu demek oluyor ki" sözünü aniden kestim.
"Hemen sözlerimi çarpıtmayın, bir şey demek olmuyor" gülümsedi, gülümsedim.
"Kız kardeşimle tanışmak ister misin?"
"Yani o da isterse, neden olmasın"

Görücü mü Geliyor?Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz