•25•

4.2K 205 13
                                    

Hayal ve annemle birlikte akşam misafirler için çayın yanına bir sürü şey hazırlamıştık. Hazırlık bittikten sonra babam geldi ve yemeğimizi yedik. Odama Hayal'le birlikte gidip hazırlanmaya başladım.

"Hayal ya, ben çok heyecanlıyım. Ne yapacağım?"
"Maalesef ona bir çare yok güzelim. Ben de o gün çok heyecanlanmıştım, hatırlıyorsun dimi. Beni sizden istediler, anne ve babam senin annen baban olmuştu"
"Hatırlıyorum çiçeğim, çok güzel bir gündü"
"Evet, bugün de o gün gibi çok güzel geçecek"
"İnşallah" dedim ve maskaramı sürmeye devam ettim. Ellerim titrediği için zor sürüyordum. Telefona bildirim gelince makyajımı bırakıp telefonu aldım.

Emin Bey: biz birazdan çıkacağız, istediğin bir şey var mı?

İkra: yok siz gelin yeter, ben de hazır sayılırım

Emin Bey: tamamdır

"Ay geliyorlarmış ne yapacağız?" diye yerimde zıplamaya başladım. Heyecandan ne yaptığımım farkında değildim.
"Dur dur dur, sakin ol. Kendine gel, makyajın bitti mi bakayım"
"Bitti" dedim.
"Yanağına biraz allık sürelim mi? Çok güzel durur"
"Hiç denemedim, olur mu ki?"
"Çok yakışacak, gel" diyerek sandalyeye oturtup allığı sürüp fırçayla yaydı.
"Çok çok güzel oldun"
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten tabii ya" dediğinde kapım tıklatıldı.
"Gel" dedim.
"Hazır mısın kızım, ne zamana gelirler acaba?" dedi annem.
"Birazdan gelirler, hazır mı herşey"
"Hazır hazır, sen ne kadar güzel olmuşsun öyle" dediğinde ayağa kalktım ve prenses selamı verir gibi elbisemden tutup eğildim.

Annem odamdan çıktıktan sonra biz de odadan çıktık ve arada gel git yaparak yürümeye başladım.
"Geliyorlar mı?" diye soran babama baktım.
"Evet" dedim ve yürümeye devam ettim. Heyecandan ellerim buz tutmuştu ve titrediğimi hissettim. Bu kadar heyecanlanacağımı düşünmezdim. Hatta bu kadar heyecanlanmanın saçma olduğunu da düşünürdüm.

Kapı çaldığında kalp atışlarımı hissettim. Kapıyı açmak için gittiğimde benim arkamda babam, annem ve Hayal sıraya geçmiş bekliyorlardı. Hayal'e baktığımda kafasını evet anlamında salladığında derin nefes alarak kapıyı açtım. Direkt karşımda Emin Bey duruyordu, bir yanında annesi diğer yanında da babası Kadir Amca. Arkada kolunu görebildiğim Eylem vardı. Emin ayakkabılarını çıkartıp içeriye adım attı. Elindeki çikolatayı sehpaya bırakıp bana baktı. Elimi uzattığımda elimi es geçip küçük bir sarılma gerçekleştirdi. O sırada da kulağıma fısıldadı.
"Şey ben çiçek almayı unuttum" dedi. Ne diyeceğimi bilemediğimde yanımdaki babama geçip elini öptü. Ondan sonra gelen babası da içeriye girdi.
"Hoşgeldiniz Kadir amca" dedim ve elini öptüm.
"Hoşbuldum kızım" daha sonra giren annesinin de elini öptüm.
"Hoşgeldiniz" dedim çünkü adını bilmiyordum. Annesinden sonra giren Eylem sıkıca sarıldı.
"Hoşgeldin Eylem" dedim içten sesle.
"Hoşbuldum, sonunda ya" diyerek derin bir nefes verdi. Daha sonra hep birlikte içeriye geçtik.

Emin'e geldiğinden beri ilk defa dikkatli baktım. Karşımda oturup elleriyle oynuyordu. Üstündeki gömlek neredeyse benim elbisemle aynı renkteydi. Bilerek yapmış olmalıydı. Çocuk gibi oynadığı ellerinden kafasını kaldırıp direkt bana baktı ve dudağının tek tarafı kıvrıldı. Ortam yüzünden daha fazla bakamayıp kafamı çevirdiğimde Eylem beni ve Emin'i çektiğini gördüm. Gözlerimi kocaman açıp baktığımda gülerek telefonu indirdi. Bu sırada babam ve Kadir amca konuşuyorlardı. Kadir amcadan annesinin adının Elif olduğunu öğrendim. Bana baktı.
"Nasılsın kızım?" dedi.
"İyiyim Elif hanım, siz nasılsınız?"
"Ben de iyiyim, ama bana anne demeni istemeyeceğim. İçinden geldiğinde söylersin. Fakat şimdilik en azından teyze diyebilirsin"
"Tamam, öyle derim o zaman" dedim ve gülümsedi.

Babam ve Kadir amcanın konuşmasını dinledim.
"Sizce de bu nişan erken olmadı mı?" diyordu Kadir amca.
"İkisinin de yaşı geldi geçiyor, beklemeye gerek yok diye düşündüm"
"Bu kararı çocuklar verse daha iyi olmaz mıydı? Biraz aceleye geldi gibi hissediyorum"
"Çocuklar istemese kabul etmezlerdi değil mi Kadir bey?" diyen babam ortamı hararetlendiriyordu.
"Önemli değil, hem biz de istiyoruz baba. Bizim için sorun olmadı" diyen Emin'e baktım.
"Evet, biz de seve seve kabul ettik" dedim.
"Sizin için sorun yoksa, sorun yok çocuklar" dedi babası.

Hayal kaş göz işaretleri atarak beni mutfağa çağırdığında Eylem'e de baktım. Üçümüz birlikte mutfağa gittik.
"Hadi yenge en acılısından bir tane kahve yap abime"
"Acılı mı? Acı koymayacağım" dedim.
"Olmaz öyle şey, koyacaksın" dedi Hayal.
"Sadece tuz atacağım"
"Sadece tuzu kolayca içer abim"
"Ne güzel işte, abartmaya gerek yok. Hem tuz iyidir işte, tek tuz olsun"
"Sen bu tuza neden bu kadar taktın?" dedi Hayal.
"Hiç" diyerek omuz silktim. Anlatırsam kesin dalga geçerlerdi ve hiç sırası değildi.
"Sen abiminkini yap, gerisini biz hallederiz" dedi Eylem.
"Evet aynen, o iş bizde" diyen Hayal'e baktım, anlaşmaları beni çok mutlu etmişti.
"Tamam, ben şu küçük cezvede yapayım. Siz de bunda yapın" diyerek iki tane cezve çıkarttım.
"Güzel yapmak için uğraşma, zaten birazdan batıracağız" diyen Hayal güldü.
"Sadece tuz!" diye çıkıştığımda ikisi de bakakaldı.

Kahveyi köpüklü bir şekilde fincana koyduktan sonra tuzluğu çıkarttım ve tuz serpiştirdim. Eylem yanıma geldi.
"Napıyosun?" dedi.
"Tuz koyuyorum"
"Bu kadarcık mı?"
"Evet yeter ya" dediğim sırada Hayal elinde tuz kavanozuyla yanımıza geldi.
"Oha! Saçmalama" dedim Hayal'e.
"Ne var ya? Azcık atacağım" diyerek bir tatlı kaşığı tuzu attı.
"Bu mu az?" dediğimde elimi belime koydum.
"Hakikaten bu az oldu" diyerek Eylem de bir kaşık attı.
"Ya napıyorsunuz? Çocuğu öldüreceksiniz" dediğimde güldüler.
"Kimi aldığını farkına varsın kızım"diyen Hayal Eylem'e döndü ve beşlik çaktılar.

Fincanlar karışmasın diye Emin'in fincanını farklı tepsiye koydum. Önce diğerlerinkini tek tek dağıttım. Daha sonra Emin'inkini alıp önünde durdum. Verdiğim sırada fısıldadım.
"Çok kötü olduysa kendini zorlama" dedim ve cevap vermesini beklemeden önünden ayrıldım. Sandalyeye oturup bekledim. İlk önce kokladı ve bir şey anlamadı. Daha sonra bir yudum alıp yutmadan ağzında bekletti. Gözleri benimle buluştuğunda gözleri kocaman oldu. Zorla yutkunduğunu fark ettim. Bana baktığı sırada "İçme" diyerek dudak oynattım. Gülerek fincanı tekrar dudaklarına götürüp belli edecek şekilde nefesini tuttu ve hepsini bir dikişte bitirdi. Kendini kusmamak için tuttuğu çok belliydi. Yanına koyduğum suyu içtiğinde biraz kendine gelmiş gibi duruyordu.

"Evet, kahvemizi de içtiğimize göre artık asıl konumuza dönelim" diyen Kadir amca tüm gözleri üstüne çekmişti.

Görücü mü Geliyor?Where stories live. Discover now