Acem Kızı

3.6K 244 66
                                    

Bölüm şarkısı:Acem kızı

Bölüm için çok yorum istiyorum arkadaşlar

Mihrali genç çocuğun sözleri ile odayı terk ettiğinde hala içindeki sızının nedenini bilmiyordu.
Adımları bu kezde aşağıya inen merdiveni bulduğunda attığı her adıma dikkat ediyordu.
En azından yakalanmadan önce biraz daha etrafta neler olduğunu bilmesi gerekiyordu.
En aşağı katta bulunan merd buivenlere indiğinde burasının zifiri karanlık olması ile bedeni yavaşlasa bile eli ile duvar boyunca gitmeye çalışıyordu.

Eline değen kapı kolu ile yavaşça açtığında duvardan içeriye sızan ay ışığının aydınlattığı kadar odanın içerisine göz atmıştı ama burada da hiçbir iz yoktu.

Alaca yoktu...onun can özü cennet çukuru burada da yoktu.

O odadan çıkarak karşısındaki odaya girdiğinde burada da kimse yoktu ama ufacık bir ses geliyordu...
Bir yere vurulan tık tık sesi ,ses hem yakın hem uzak gibiydi . Karanlık odanın her yerinde dolanarak o sesin nereden geldiğini bulmaya çalışıyor ama bulamıyordu.Bacaklarına çarpan onca eşyanın üzerinde gezinen eli ile herhangi bir kapı bir giriş bulma ümidi ile çabalıyordu.
Ruhunun daraldığını hissederek başına dolandığı bezi çıkarıp yere attığında eli ile boğazını ovalamaya başlamıştı.
Nefes almak daha da zordu onun için... hissediyordu onun bu çiftliğin içinde bir yerlerde olduğunu hissediyordu.
Yıllarca kokusuna hasret yanı ona o kokuyu ufacıkta olsa sunuyordu.

Alaca'nın kokusu... gül kokusu.

"Alaca'm...gül kokulum, neredesin Alaca nerde."

Sözleri üzerine o sesin daha da şiddetli bir şekilde çıkması ile artık emindi ki o sesi çıkaran kişi buralarda bir yerdeydi.
Odanın içindeki pencereden vuran ufacık ışık önünü görmesine bile yetmiyordu.
Eli odanın içindeki çift kapaklı dolabı bulduğunda kulağını o tarafa doğru dayayıp dinlemeye başladığında sesin oradan geldiğini anlamıştı.
Dolabı açarak eli ile yokladığında ise eline çarpan zincir ile donmuştu.
Burada bir giriş vardı artık bu a emindi , beline koyduğu bıçağı alarak zincirin bağlı olduğu kiliti görmeden açmaya uğraşıyor ama başarılı olamıyordu.
Tık tık sesi daha da artmıştı...o ses yüzünden içindeki heycan ile elindeki bıçak avucunun içini kesmişti.

"Sen misin Alaca ... eğer sensen biraz daha fazla vur.Nolur Alaca...eğer sensen ses ver kurbanın olayım ses ver .
Daha da öldürme beni ."

Avucunda akan kanlar bile durmasına engel değildi ama hala farklı bir ses gelmiyordu oradan.
Tüm dikkatini kilide verirken dışardan gelen sesler ile elleri biran için durmuştu.

"Beyimmm arka kapıdaki adamları öldürmüşler.
Beyimmm birileri çiftliğin içine girmiş beyim!'

"Hay ben böyle işin içine sokayım!"

Mihrali kilidi biraz daha zorladığında açamadığı için elini dolabın içine birkaç kez daha vurarak arkasını dönmüştü.
Yukarıdan gelen ayak seslerine bakılırsa adamlar birazdan buraya da gelecekti.
Mihrali adımlarını odanın dışına doğru atmaya başladığında karşısında elinde gaz lambası ile karşılaştığı kadın elindekini yere düşürmesi ile bağırmaya başlamıştı.

"Hiiii sende kimsin....! Kürşat bey...!"

Mihrali karışısındaki bu kadının az evvel kahve taşıyan kadın olduğunu görmüştü.
Hızla giderek kadının ağzına elini dayadığında ise üst kattan gelen ayak sesleri ile yakalandığını çoktan anlamıştı.

"Ulan şimdi değil... şimdi değil!
Sesini kes sana zarar verecek değilim."

Kadını başını salladığında onu bırakarak yukarıya çıkmaya başlamıştı.
Merdivenlerin sonuna ulaştığında karşısında bir düzine adamı görmesi ile adımları durmuştu.
En başta ise uzun boylu gür bıyıklı bir adamdı.

Alageyik Where stories live. Discover now