Acının Gözyaşları

4.6K 318 200
                                    


Beğeni ve yorum bekliyorum arkadaşlar

Bölüm şarkısı: Elif Buse Doğan: Sazım

Yol boyunca aramızda bir soğukluk vardı, normalde benimle eğleşip oynaşan adam değildi de bir buz kütlesiydi sanki.
Ne o konuşuyordu ne de ben...ama gururum çok incinmişti,beni o yatakta çıplak halde bırakıp daha sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranması beni üzmüştü.
Hatta sessizce akan göz yaşlarımı ona dahi belli etmeden yok etmeye çalışıyordum.
Bilmesin istiyordum, canımı yaktığını bilmesin.
Tekrar mağaraların olduğu yere geldiğimizde etraf zifiri karanlıktı,yol bayağı bir uzun sürmüştü sanki giderken daha kısa gibiydi oysa.
Mihrali atını durdurduktan sonra kendisi attan inerek gittiğinde ben hala atın üzerinde duruyordum.
Bende attan güç bela inerek onu takip ettiğimde dün gece uyuduğum mağaranın içine geçmiştim.
Mihrali orta yere eğilerek çalıları birleştirerek ateş yakmıştı.
Etraf buz gibiydi,üşümüştüm hemde aklımda deli gibi sorular dönüyordu.
Ateşin önüne onun tam karşısında oturduğumda onun gözleri ateşin üzerinde iken benim gözlerim onun yüzünde idi.
Konuşurken sesimin titrememesine çaba göstererek konuşmaya başladığımda o hala bana bakmıyordu.

"Şimdi bana ne olduğunu söyle,yoksa ben kendi kafamda çok kötü şeyler kuracağım."

"Birşey olduğu yok, Yakup köyündeki kızları köyüne götürdü sende gideceksin."

Duyduklarım ile oturduğum yerden hızla kalkarak ona daha yüksek sesle konuşmaya başlamıştım.

"Ne diyorsun sen be ne gitmesi ,delirdin mi sen?"

"Delirmedim kızım sıkıldım...senden sıkıldım.
Zaten dik başın tekisin beni çok zorladın ,ben alışkın değilim bir kadının peşinde koşmaya."

"Benden sıkıldın...neyim ben senin için kullanıp atacağın kirli bir mendil mi?"

"Aynen öylesin...uzatma daha fazla gideceksin hemde tıpış tıpış."

"Gitmem...sen bana gerçekleri söylemiyorsun ki..yalan değil mi?
Başka bir şey var,hadi söyle bana ne ise o dert çözeriz."

"Senden alâ dert mi var!"

Mihrali benim tanıdığım adam olamazdı, sözleri beni bin parçaya bölmeye yetmişti.
Ama bir tarafım da ona inanmamak için direniyordu.
Birkaç adımda yanına giderek oturduğumda ellerim onun koluna tutunmuştu.

"Ali hadi bana ne olduğunu söyle, kurbanın olayım söyle."

"Ne istiyorsun Gazal sen beni seviyorsun diye benimde mi seni sevmem gerek.
Beni sevdiğini duyduğumda inanmak istemedim.Ben sandım ki sende benim gibi sadece bedenimi arzuluyorsun.Ben öyle gönül işini bilmem kızım benim hayatımda kadınlar hep tek gecelik olur ."

"Kübra gibi mi?"

"Öyle....

Dediklerimi duydun gideceksin dediysem gideceksin.
İster güzellik ile ister zorla ama bana kalırsa kendi rızan ile git ,inan daha az canın yanar emin ol!'

"Gitmem...nereye giderim ki bırakmam seni."
.

Mihrali tam konuşacağı zaman Yakup mağaranın içine seslenerek konuşmamızın yarım kalmasına neden olmuştu.

"Ağam beklediğin kişi geldi,ne yapayım."

Kimdi ki gelen...?

Mihrali sert sesi ile konuşmaya başladığında oturduğu yerden ayağa kalkıp dışarıyı izlemeye başlamıştım
.Benimde gözüm kendisi gibi mağara kapısında idi.

"Gelsin!"

Derken mağaranın içine düşen gölgenin sahibi yavaş adımlarla içeriye giren kişi babamdı ... Gözleri mahçupça bana bakan babam.
Neler oluyordu bilmiyordum ,hiç birşey anlamıyordum.
Sonra benim ayaklarımdaki dermanı keserek yere düşmeme neden olan o sözleri Mihrali'nin dudaklarından duymuştum.

Alageyik Where stories live. Discover now