Cennet Çukuru

4.1K 265 126
                                    

Bölüm için çok yorum ve beğeni istiyorum arkadaşlar.

Bölüm şarkısı:Musa Eroğlu: Telli Turnam

2 ay sonra...

Gazal babasının kırdığı odunları kucağına alarak yukarıya doğru çıktığında yanan sobanın içine bir odun daha bırakarak ateşin harlanmasına neden olmuştu.
Kış ayı idi artık hava ,sertti soğuğu can yakıyordu.
Dün gece kar dizlerinin üzerine gelecek şekilde yağmıştı.
Anlaşılan bu sene kış epey sert geçecekti.
İki hafta evvel doğuran koyunlara bakmak için tekrardan aşağıya indiğinde Kardelen ile babasının kendisinden evvel ahırda olduklarını görmüştü.

"Yine benden evvel inmiş siniz,bu kez kınalıyı ben doyuracağım.".

Gazal babasının elindeki biberonu alarak kınalı ismini verdiği kuzuya süt içirmeye başladığında Mahmut efendi kızının artık toparlandığını düşünüyordu.
İlk başlarda gözleri sürekli yaşlı gezen kızı yoktu artık,dimdik duruyordu ayakta .
Eski Gazal gibiydi ,kimsenin diş geçirmediği Gazal gibiydi.

Gazal kuzunun karnını doyurduktan sonra dışarıya çıktığında gözleri gökyüzünde gezinmişti.
Aklına birkaç  hafta önce gelen Yaman ile Nurbanu düşmüştü.
Nurbanu'nun söylediği sözler küle dönen kalbinin üzerine bir parça ateş olarak düşmüştü ama kimseye de belli edecek değildi.
Unuturdu elbet geçerdi bu günlerde hangi kış bahara kavuşmamışti ki.
Onunda baharı yakındır diye düşünüyordu.

Nurbanu;'Mihrali abi mağaraya ilk geldiğinde Yaman yüzüne sert bir yumruk attı ,sonra epey bir laf etti ama Mihrali abi ağzını açıp tek kelime etmedi .
Kız sonra ben tuttum herifimi ,ay ayıboğanım benim pekte haşindi ya neyse."

Bunu öyle iç çekerek söylemişti ki Nurbanu'nun aşkı gözlerinden bile belli oluyordu.

Gaz bu  sözleri duyduğunda mutlu bile olmuştu, çünkü ilk kez birisi onun yerine hesap sormuştu ondan.
Heleki bunu yapan onun kan kardeşi olması kendisini daha da mutlu etmişti.
Nurbanu geri kalan sözleri ise aslında kendi kadınlık gururuna yediği en büyük darbeydi.

"Şey...bir aya yakındır Kübra gelir bizim oralara.
Gece gelir sabah da gider ne yapar ne ederler bilmem ama o şırfıntı pek bir mutlu onu bilirim."

Nurbanu'nun bu sözlerini duyan Yaman ise karısının bu işe karışmaması konusunda sertçe konuşarak kendisini susturmuştu.

O andan itibaren Gazal'ın kulakları başka söze dönmemişti zaten.
O anda takılı kalmıştı.
Acısı da içinde kalmıştı o andan itibaren ne ağlıyordu ne üzgün görünüyordu.
Sadece gülüyordu Gazal herkese inat gülüyordu.
Yollarına çiçekleri de kendisi ekecekti ,kimsenin dikenine talip değildi artık.
Yavaşça merdivenlerden yukarı çıktığında adımları mutfağı bulmuştu.
Bu gece Emir denilen adam gelecekti.
İki gün evvel babasına haber salmıştı bu taraflara ava geleceğine dair.
Babası ise hazırlık görmek icap eder deyince sabah erkenden kalkıp çeşit çeşit yemek yapmıştı Gazal.
Bu iki ay içinde birkaç kez daha gelmişti Emir , güya mal getiriyormuş.Bu yol hep mi kendilerinden geçiyordu sanki.

Adamın kendisine bakışlarının farkındaydı Gazal ,bazen dalıp dalıp gittiğini de yakalıyordu.
Belkide çiçek bahçesi onun önüne seriliyordu da kendisi görmüyordu.

Akşam olmuş Emir denilen adam da gelmişti.
Gazal elindeki sini ile odaya girdiğinde yüzüne vuran sobanın sıcağı ile üşüyen yanaklarına biran için kan hücum ettiğini hissetmişti.
Yere serilmiş sofranın üzerine siniyi bıraktığında babası Emir'i eli ile sofraya buyur ettiğinde hep birlikte sofraya geçmişlerdi.

Alageyik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin