Kına Gecesi

4.9K 236 181
                                    

Bölüm türküsü: Erkan Oğur: Fırat ağıdı

Aradan bir hafta geçmişti bu gece kına gecem olucaktı.Halil'in gönderdiği kadınlar sabah erkenden kalkıp hazırlıklara başlamışlardı .Ben ise heycandan ne oturabiliyor nede aykata durabiliyordum.
Gözüm sürekli avluda yemek yapan kadınlara değiyordu.Kapı açılınca bana doğru gelen babam ile bende ona yönümü çevirmiştim.Babamın gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu,benim bu evden gidecek olmama bu kadar üzülmesini istemiyordum sonuçta bende kendi yuvamı kurmaya gidiyordum.
Babam elindeki beyaz işlemeli bohça ile yanıma geldiğinde dikkat ile elindeki bohçaya bakıyordum.
Babam elindeki bohça ile birlikte sedirin üzerine oturduğunda bende yanına gelerek oturdum.
Bohçanın bir ucundan tutup açtığında bunun kırmızı bir kaftan olduğunu görmüştüm.Ama bu benim giyeceğim kaftan değildi çünkü ben annemin evlenirken kendi dikip işlediği kaftanı giymek istiyordum.
"Baba ama bu"

"Bunu Halil Ağa göndermiş kızım,bunu giymesini istiyorum demiş . Biliyorum sen ananın kaftanını giymek istiyordun ama işte...Hem onuda Kardelen im giyer üzülme olur mu?"

Üzülmüştüm,ben annemi az da olsa hatırlıyordum.Anama ikizi kadar benzermişim  ,kınasında giydiği kaftan ona çok yakışmış babam hep güzel anlatırdı bende onun gibi olmak istemiştim.Madem babam da bunu giymemi istiyordu bende öyle yapardım.Yüzüme kondurduğum gülümseme ile konuştum.

"Olur baba madem öyle demiş Halil Ağa öyle olsun.Anamın sırmalı kaftanı da Kardelen in olsun."

Babam bana buruk bir tebessüm ile yaklaşıp dudaklarını anlıma bastırmıştı.
Sonra beni kolları arasına çekerek sımsıkı sarılarak ağlamaya başladı.

"Bizi unutma sultanım,bizim için endişelenme sen sadece kendi hayatına bak."

"Baba..-"

"Yok birşey sultanım ben öyle kötü hissettim kendimi ,sen bizden gideceksin ya evdeki yerin çok belli olacak.
Daha dün küçücüktün sana yaptığım salıncakta sallananır dururdun şimdi ise başka bir eve aile olmaya gidiyorsun."

Bu kez de ben babama sımsıkı sarılmıştım.Kapı açılıp içeriye Kardelen girdiğinde babamdan ayrıldım.
Kardelen de yanımıza geldiğinde onuda kollarımızın arasına almıştık.Sahip olduğum aile için ne kadar şükür etsem azdı biliyorum.Onlardan uzakta olmak beni de üzüyordu ama yine de yeni bir hayat içimde bir yerlerde mutlu da hissettiriyordu.

Akşam ezanından önce Halil ağa beni görmek istediğini iletmişti, şimdi ise odamda oturmuş onun gelmesini bekliyordum.Çok heycanlıydım, üzerimde babamın bugün bana getirdiği kaftan vardı . Koyu kırmızı kaftanını omuzlarından aşağıya doğru inen sarı sırma işlemesi vardı .Etek gibi görünüyordu ama altından giydiğim şalvar ile daha rahat hareket edebiliyordum.Kumaşı normal kumaşlardan değildi sanki ipekten yapılmış gibiydi.Halil ağa benim için en güzelini seçmiş olmalıydı.Heycandan elimin içlerindeki yerlere bakarken bu gece ellerime yakılacak olan kınaları düşündüğüm zaman kapım iki kez çalınmış ardından da içeriye tüm heybetiyle Halil girmişti.Sarıya yakın ama koyu renge sahip saçlarını özenle arkaya doğru taramıştı. Üzerinde beyaz bir gömlek üzerine siyah bir cepken altında siyah pantolon ve uzun deri çizmeleri ile çok yakışıklı görünüyordu.Yüzünde ise onu kötü gösterecek tek bir kusur bile yoktu,o mavi gözleri onun yakışıklılığına değer katıyordu.
Yüzündeki gülümseme ile yanıma geldiğinde hala havada kalan ellerimi önüme indirmiştim.O ise az önce benim onu incelediğim gibi beni baştan sona ilgi ile süzmeye başladı.Mavi gözleri aşağıdan yukarıya doğru tırmandığında gözlerime uzun süre bakmıştı.
Ondan utanmıyordum aksine onun güzel gözlerine daha uzun süre bakmak istiyordum.Bana bir adım daha yaklaştığında ellerini kaldırıp iki eli ile yüzümü avuçları arasına aldığında ne yapacağını merakla bekliyordum..
Bana doğru eğilip anlıma ufak ama derin bir öpücük kondurduğunda benim bedenim şiddetli bir rüzgara takılmış gibi titremeye başlamıştı.

Alageyik Where stories live. Discover now