(34) Kardeşlerin karşılaşması

10 1 0
                                    

Medyadaki Eflah

Kapıya ilk varan olmamıştı. İkimiz de birden aynı anda arabayı durdurduğumuzda, benim bahçe kapım ile araba arasında sadece 2 santim mesafe vardı. Arabadaki kumandayı torpidodan çıkararak kapıyı açma tuşuna bastım. Açılan bahçe kapısı ile ikimiz de arabayı bahçeye sürdük. Bahçede park ettikten sonra indik ve ben kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı açarak eve girdim ve "Merhaba evim." dedim. Yorulmuştum ve uyumam gerekiyordu. Dönüp Eflah'a baktım.

"Aç mısın?" diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı.

"Tamam, yemek getireceğim sana. Masaya otur, akşam pişirdiğim yemeklerden getireyim." dedim ve mutfağa girdim.

Buz dolabını açarak içerisinden kalan yemekleri yerleştirdiğim plastik kabı çıkardım. Sonra çorbayı da çıkardım.

İkisini de mikrodalgaya koyarak ısınmaya koydum. Bu ara, çatal, kaşık, bıçak ve bardak alarak mutfaktan çıktım ve masaya bıraktım. Geri gelip peçete ve meyve suyu götürerek geri masaya döndüm. Onları da bıraktıktan sonra mutfağa döndüm ve ısınmış çorbayı kaseye dökerek tepsiyle koydum. Mutfaktan çıkarak Eflah'ın önüne bıraktım. Kaşığı eline alarak içmeye başladığında onun için meyve suyunu döktüm bardağa.

Daha sonra geri mutfağa girerek pilav ve kabak çiçeği dolmasını tabağa koydum. İçeri girdiğim de çorbayı bitirdiğini gördüm. Boş kaseyi alarak tabağı önüne bıraktım ve geri mutfağa girdim. Yeniden buz dolabını açarak kadayıf dolmasını çıkardım ve tabağa yerleştirdim. Elime bir bardak aldım ve mutfaktan çıktım.

Geri salona döndüm ve onu da kenara bırakarak oturdum. Kendim için de meyve suyu döktüm ve içmeye başladım. Bir kaç dakika sonra yemeği de bitmişti. Son olarak tatlıyı da yediğinde masayı toplamaya başladım. Kirlileri musluğun altına bırakarak salona döndüm. Tatlısını da bitiren adam "Ellerine sağlık." dedi ve ayağa kalktı. Başımı salladım ve son kirlileri de toplayarak mutfağa bıraktım.

Salona geri döndüğümde kanepede oturan adama baktım.

"Odana çıkıp uyuyabilirsin. Ben uyumaya gidiyorum. İyi geceler." dedim ve "İyi geceler." duyduktan sonra asansöre doğru ilerledim. Asansöre binerek 5. katın tuşuna bastım. Hareket eden asansör bir kaç dakika 5. kata gelmişti. Odama girer girmez bir huzur tüm bedenimi sardı. Cebimden telefonu çıkararak Ezlah'a mesaj yazdım.

"Eflah bizde ama şimdi gelme. Uyuyacak. Yarın kahvaltıya seni bekliyorum." yazarak gönderdim. Daha sonra komodinin yanına giderek telefonu oraya bıraktım ve dolaba yönelerek kendime gecelik çıkardım. Siyah dantelli kısa bir geçelik seçtim ve üzerimi değiştim.

Avel'in yanına yatağa girdim ve hem onun hem de kendi üzerimi örttüm. Yüzümü ona doğru döndüğümde bir mesaj geldi. Döndüm ve telefonu elime alarak mesaja baktım.

"Bunun karşılığını nasıl vereceğimi bilmiyorum." yazmıştı Ezlah.
Ben karşılık bekleyerek bunu yapmamıştım. Ben bunu istediğim için yapmıştım.

"Sadece yanımda ol yeter." yazıp attım son olarak ve telefonu geri komodinin üzerine bırakıp yeniden Avel'e doğru döndüm. Ne kadar da rahat uyuyordu. Tehlikeler başımızın üzerinde dolandığından habersiz uyuyordu. Uyusun. Çünkü bu hikayenin en masum kişisi benim kardeşim ani Avel Karahanlıydı.

Derin bir nefes alarak ben de bu günün yorgunluğunu atmak için uyumayı seçtim. Hareket edebiliyordum ama, eklem yerlerimdeki acı o kadar fazlaydı ki. Zaten 2 ay uyumuş biri fizik tedavi görmeden hareket ederse böyle olurdu. Ama benim kaybedecek tek bir dakikam bile olmadığı için, eklem yerlerimin ağrısını umursayarak oturmaya vaktim yok.

YER ALTI AYDINLIĞI Where stories live. Discover now