(2) İşte asıl Ben!

1K 160 53
                                    

Merhaba arkadaşlar. Biliyorum bölüm geç geldi, ama güzel bir bölüm oldu.💣♠️

Eminim beğeneceksiniz. Oy ve yorum yapmayı unutmayalım.▪️♣️

Satır aralarında buluşalım.📍

*****************************************************✨

"İnsan kendini nerede mutlu hissediyorsa, oraya aittir demek ki."

Yine aklımca tonlarca düşünce vardı. Yine her şeyle baş etmeliğim ve her şeye karşı hep ben kazanmalıyım.

Benim yanımda onca adam var ve çoğunun ailesi yine yanımda çalışanlardı. Buraya gelenleri özel olarak eğitimden ve testlerden geçirerek işe kabul ediyordum sonuçta. Özgeçmişleri tamamen gözden geçiriliyor, her detaya dikkat edilerek kontrol ediliyordu. Bu adamın da özgeçmişini doğduğu günden bu güne kadar öğrenmeli ve işe öyle almalıyım.  Tabiki kendi kabul ederse.

"Ya kabul etmezse?" dedi iç adamım.

"Etmese de kendi bilir. İyileştikten sonra kabul edene kadar işgence ederiz." diye açıklama yaptım iç adamıma.

Ben bunları düşünerek evin parolasını ve işlemlerini hallettikten sonra parmağımı da gerekli yere, yani parmak sensörüne bastırarak kapının açılmasını bekledim. İki saniyeden sonra kapı kendiliyinden açıldı ve içeriye girdim.

"Sevimli evim merhaba." diye şakıyarak ilk adımı attım.
"Bensiz nasıl geçti bu günün? Umarım çok özlemişsindir beni." diye devam ettim evimden içeriye geçerken. Sonra asansöre doğru yaklaştım. 5 katlı evim vardı sonuçta, asansör olması normal. Evet evim de bayağı büyüktü.

"Deli misin sen? Her gün bu saçma konuşmayı yapmalı mısın?"  diye sordu iç adamım.

"Tabiki de her gün evime girdiyimde merhaba, çıktığımda hoşçakal derim." diye açıklama yaptım.

Evet, bu benim alışkanlığım ve asla vazgeçemeyeceğim alışkanlıklar içerisinde. Evimi de arabamı da çok seviyorum, çünki her şeyini ben tasarlamıştım.

Evime her girdiğimde mutlu oluyorum. Burası bana o kadar sıcak geliyor ki, açıkla deseler- aile sadece insanlardan oluşuyor fikrini 3 yıl önce bu ev inşa edilirken kafamdan söküp atmıştım derim. Tabii evin her köşesini kendim çizerek özel projeyle yaptırmıştım. Kapıdan direk salona giriliyordu. Birinci kat sadece çok büyük salon, amerikan mutfağı, sinema odası ve banyodan ibaretti. Tabii salonda bilardo masası, büyük koltuk takımı, küçük sayılmayacak kitaplarla dolu dolap, yemek masası vardı. Salonun sol kısmındada kitaplıkla oturma grupunun ortasında şeffaf camlı asansörü de ben kendi isteğimle yaptırmıştım.

Asansöre binip 5. katın düğmesine bastım. Beşinci kat büyük bir odaydı ve benim her şeyim oradaydır. Üstelik kapısı yok ve asansör direk içerisine giriyordu. Asansörü de şeffaf camdan yaptırmak çok iyi bir fikirdi bence. Genelde odama benden başka hiç kimse girmezdi. Bir tek haftada iki kez Mehmetle temizlikçi kadın girerdi. Mehmette benim gözlerimin onayı yerine küçük bir kumanda vardı. Evet 5. kata çıkmak için asansörün özel bögesindeki yerle gözlerim kontrol ediliyordu. Mehmet kadın işini bitirene kadar başında bekler ve işi bittikten sonra evden çıkana kadar yanından ayrılmazdı. Bu benim özel talimatımdı.

Odama girip derin bir nefes aldım. Komidinin üzerine telefonumu bıraktım. Komidinin çekmecesini açarak kolyeyi de oraya yerleştirdim ve sakince odaya göz gezdirdim. Burası gerçekten beni yansıtıyordu. Camdan duvarlar ve duvardan ötede sadece ormanlık. Yani yeşillikle mavi birleşimi bir manzara desem zaten akıla muhteşem ötesi bir yer olduğu gelir. Yeşile en çok mavi yakışıyor diye düşünüyorum bu manzarayı her seyr ettiğimde. Odamın bir taraftında dolaplar vardı. Cam kapılı büyük dolaplar ve içerisinde sayısız elbiselerim, pantolon, tişört, ayakkabılarım ve diğer gerekli eşyalarım vardı. Fazla olabilir ama ben genç bir kadınım ve genç kadınlar böyle şeylere dikkat etmeli bence.

YER ALTI AYDINLIĞI Where stories live. Discover now