(26) Konseyi yok etmek istiyorum

15 1 0
                                    

"Kız sülük gibi yapıştı Asele. Evine bile gitmiyor. Gönder şu kızı." diye homurdanarak hastahaneye yürüyen Güneşin arkasından kahkaha attım. O kadar şirinlerdi ki.

Sürekli didişseler de hastahanede kaldıkları 2 ay boyunca hangisi uyuya kalsa diğeri onun üstünü örter, ya da yemek yemeseler bir birine yemek alarak zorla yedirirlerdi, kavgayı da eksik etmeden tabiki.

Güneş onu küçük çocuk gibi görüyor ve hatta kardeşi gibi seviyordu. Elif de eniştesi olduğunu bana gizlice söylemişti. Ablamı onunla paylaşamıyorum diye de itiraf etmişti. Aseli kendi öz ablası gibi gören bu kıza karşı içimde derin bir merhamet hissi oluşmuştu. O itirafından sonra zaten ona hiç bir konuda kızamıyordum da. Sonuçta daha 18 yaşında bir kızdı o.

Güneş içeriye gittikten sonra yeniden gök yüzündeki yıldızlara bakmaya devam ettim. Yıldızlara baktıkça aklıma Aselin babaannesi geliyordu.

Kadın Aselin kayıp olduğunu ve kaçırıldığını duyduğu gibi bir de bulunamadığını öğrenir öğrenmez kalp krizi geçirerek vefat etmişti.

İşgüzar Ceylin Aselin haberini duyar duymaz koşa koşa gidip yaşlı ve hasta olduğunu düşünmeden haber vermişti. Bunun için Mehmet ona büyük bir ceza vermişti ve o günden beri Ceylini hiç bir yerde görmemiştim açığı.

Zavallı Avel. İki ara bir derede kalmıştı burada. Ağlamaktan o da Asel gibi zayıflamıştı. Kızcığaz bilmiyordu Aselin mi derdini çeksin, yoksa vefat etmiş babaannesinin yasını mı tutsun.

Avel gerçekten kötü durumdaydı. Çünkü anne ve babası gittikten sonra sadece babaannesi ve ablası kalmıştı. İlk Avel kayboldu ve haftalarca bulunamadı. Bunu gizli yapıyorduk ama öğrenmişti işte bir şekilde Ceylin ve babaannesine de söyleyerek elinden onu da almıştı. İki tane öksüz ve yetim kızın babaannesini, tek ailesini elinden almıştı. Bu haksızlıktı onlar için. Avel de şimdi tek başına kalmıştı. Mehmet onu elbette Aselin emaneti olarak görmüş ve her türlü destekte bulunuyordu. Onu bir an bile yalnız bırakmıyordu.

Aselin kaçırıldığını gün Mehmet izinliydi. Mehmetin de ailesi yoktu tıpkı Asel ve benim gibi. Biz bir birimizin kardeşi olmuştuk aynı kandan olmasak da bir birimiz hep destek olmuştuk. Bizim tesise geldiğimiz yıl farklı şehirlerdeki yetimhanelerden de çocuklar gelmişti. Zaten buradaki kimsenin ailesi yoktu. O yüzden bir birimizle uğraşmak yerine işimizle ve eğitimimizle uğraşmak gerekirdi. Ama o çocuklar sürekli birilerini ezmek, onu küçümsemek için uğraştıkları için Mehmet ben ve Asel bir olmaya karar verdik.

O gün söz verdik bir birimize, her zaman bir birimizin arkasını kollayacak, kimin başı dertte olsa diğer iki kişi birleşerek onu kurtaracak diye. Asel, ah Asel. Biz kaç kere saha görevinde duvara tostladığımızda ilk bize yetişen hep o oluyordu.

Biz Mehmetle iyi bir ajandık ama bazen tahmin edemediğimiz şeyler oluyordu. Asel hep koşuyor tesise haber uçmadan bizi o görevden olaysız ve başarıyla kurtarıyordu. Benim de Mehmetin de tüm başarılarının altında mutlaka Aselin küçük bir imzası vardır.

O yüzden Asel ile birlikte bizim de mevkilerimiz artmıştı. Ama Asele yetişmek mümkün değildi. Neredeyse her ay başka bir zorlu görev alıyor ve tere yağından kıl çeker gibi olayı çiziyordu.

O yüzden bizden üst olsa da biz de bir çok ajanı geride bırakacak kadar başarıya imza atmıştık.

Zaten Mehmet şimdiye kadar kimseye üst olduğunu hissetmirmeden sakince Asel ne derse onu yapardı. Ama Ceylinin bu ileri hareketine kayıtsız kalamadı ve onu masum bir insanın ölümüne neden olmakla, tüm yetkilerini ve mevkiyini elinden alarak çaylak bir ajan ile aynı hakları ona vermişti. Kamera ve Münire hanımın odasındaki ses kaydı da delil olarak liderlere sunulmuştu. Asel gibi Mehmet de temiz iş götürdü. O yüzden kimse ağzını açıp tek kelime edememişti hiç kimse.

YER ALTI AYDINLIĞI Where stories live. Discover now