(28) Elif

12 1 0
                                    

Ben derin düşüncelere dalmışken bu defa Güneş boğazını temizlediğinde bir şeyler söyleyeceğini anladım.

"Konseyle toplantı yaptım ve ilk defa iki üye yoktu o toplantıda. Diğer üyelere Güvercinin yaptığını anlattım ve kural ihlali yaptığı için cezasının en ağır şekilde öldürülmesi olduğunu söyledim. Tabi kaybolan Kraliçe ile onlar da hiç bir şey söyleyemedi." dedi ve geriye yaslanarak Hüke baktı. Bu devam edebilirsin demek oluyordu anlaşılan. Hük yeniden konuyu ele alarak anlatmaya başladı anlatmasına ama fikrim çok daha başka yerdeydi.

"Asel, o kadar çok çocuk kadın kız bulduk ki, perişan halde, o kadar çok organları çıkarılması için bekleyen insanlar vardı ki kafeste bekletilen, hepsini kurtarırken bize minnetle bakan gözlerine bile utançtan bakamıyordum. O kadar kötü bir durumdaydılar ki, hayvanlara bize kafeste öyle bakılmaz. O kadar çok fuhuş evi, o kadar çok kaçırılan kızları kurardık ki. Hatta kız demek bile doğru olmuyordu. 14 yaşında ve küçük kaç tane çocuğu zorla yaşlı adamlara pazarlıyorlardı. Pisliklerin hepsini, ama hepsini yakaldık ve ben hepsini bizim depoya kapattım. Seni bekledim, kimi nasıl nerede tutuyorlarsa ben de onları öyle tutuyorum." dedi Hük ve anladım ki, onları ne polislere ne de ajanlara teslim etmemişti henüz. Bu iyi bir durumdu. Eğer teslim etseydi Güneş şüphelenirdi ve her kesin kafası bana karıştığı için küçük bir araştırmayla mutlaka bir açık bulurlardı.

"Her yeri didik didik aradık. Güvercin ya da Tarık fark etmez girdiği her deliğe baktık. Ama bulamadık. Ne Güvercini ne de seni bulamıyorduk ve aradan bir ay geçmişti. Artık öldüğüne dair düşünmeye başladım Asel biliyor musun? Seni kaybettiğimi zannettim. Neden hiç bir ipucu bırakmadın? Bir ay boyunca neden bir işaret vermedin? Neden kurtulmadın diye içim içimi yiyiyordu." dediğinde gözlerine baktım Hükün.

"Çünkü 1 ay boyunca uyutuldum. Her gün o uyuşturucu verildi ve uyandığımda bir ay geçmişti. Köşeye sıkışmışlardı, ve galiba beni uyutacak ilaçları yoktu. Son hafta bu yüzden uyanık oldum ama yine o uyuşturucuyu vurmaları nefes almamı bile bana çok büyük uğraşmış gibi geliyordu. Zihnim hep allak bullak oluyordu. Güçten çok düşmüştüm." dememle her ikisi de sertçe yutkundu. İkisinin de gözlerinde gördüğüm çaresiz üzüntüydü.

"Bilmiyordum." dedi Hük başını aşağı eğerek. Derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti.

"Her yere baktık ama bulamadık seni. Artık morglara ve kimsesiz mezarlara baktırıyordum. Güneş ile Mehmetse artık kaçak tüccarların gemilerine falan bakıyorlardı. Güvercin seninle birlikte yurt dışına çıkış yapmak isterse bu ancak kaçak yolla olur diye. Sonra bir gün bir telefon geldi bana. Gizli numaram nasıl bulundu bilmiyorum ama arayan kişi, senin yerini söyledi. Çok üzgünüm, böyle olacağını tahmin etmedim. Kraliçe burada, onu hemen gelip alın dedi ve adresi verdikten sonra kapattı." demesi ile bunun Atıf olduğunu anladım. Zaten Atıf bana hiç kötü davranmadı ki. Numara konusu ise galiba kızlara söylediğimde hafızasına kazımıştı.

"Adresi Mehmet ve Güneşe söylemedim. Onları umutlandırmak istemedim. Sandım ki yine bizi kandırıyorlar. Ama yine de kendim bakmak istedim. Sadece 10 kişi ile yola çıktım ve dopaya girdim.

Umutsuzdum ama seni sandalyeye bağlı bir şekilde yarı baygın görmemle hem çok mutlu hem de çok üzgün oldum. İlk defa, ilk defa seni o hâlde görüyordum. Genelde biz öyle olurduk ve sen bizi kurtarırdın ama bu defa aksi olması beni gerçekten farklı bir duyguyla baş başa bıraktı Asel." dedi ve gözlerime o kadar derin baktı ki, ben bile ne yapacağımı şaşırdım. Gerçekten de dediği doğruydu. Ben hiç böyle güçsüz düşmemiştim.

"Seni öyle gördüm ya artık bu hayattan her şey beklerim be Asel." dedi dolan gözlerini benden gizlemeden.

"Perişan haldeydin. Yüzünde iyne boyu kadar bile tenin yoktu. Çok kötü dövülmüştün. Ama en önemlisi ağladın be sen. Ağladın. Göz yaşın elime değdi ve ben hala bunu atlatamıyorum." dediğinde gözünden düşen bir damla yaş yüzünde yol bulup akarken o gözlerini kapattı. Sanki tekrarlanan bir döngü içerisinde hep aynı anı yaşıyordu.

YER ALTI AYDINLIĞI Where stories live. Discover now