(3) Konsey!

755 155 86
                                    

Merhaba arkadaşlar. 3. bölümümüz de geldi. Umarım beğenirsiniz.♣️

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.♠️

Başladığınız tarihi de buraya yazarsanız mutlu olurum.💣

Evet ben. Yine bir aksiyonun içerisindeyim. Her günüm çok hareketli geçiyor ve bu beni mutlu etmiyor değil. Bir harabe ve terk edilmiş binanın çatısında durmuş, benim sahip olduğum bir şeye tuzak kurmaya çalışan adamlara küçük bir ders vermek için elimde ASR Multi Kalibre ile doğru anı bekliyorum. Elimdeki silah da ateş açılmak için fazla heyecanlı görünüyor. Ah benim silahlarım ve ben, muhteşem ikiliyiz.

Evet! Küçük bir ders! Çünkü bu çok küçük ve ucuz bir oyundu. Kendilerini kamofile etmeyecek kadar hafife aldıkları kızın nelere kadir olduğunu onlara zevkle göstereceğim.

Diğer taraftan ise açık açık sembolleri yakasında adamlar göndermişler. Beni o kadar hafife alıyorlar ki, sanki ben hiç bir şeyim ve onlar bunu gizli ve ya büyük bir planla değil de küçük bir operasyon gibi görüyorlar. Ama onlara sürprizle gittiğimde yüzlerindeki hali görmek için sabırsızlanıyorum. Baksınlar bakalım kim daha akıllı diye. Hiç bir zaman eğer birini düşman görüyorsan hafife alma demişler.

Baskın için gelen adamları dikkatlice izliyordum. Yaklaşık yedi dakika yeni geçmiş bir zamanda adamlar bir birine işaret verip harekete geçmek için hazırlandığını gördüm. Aractakiler de çıkarak sinsi sinsi kamyonlara yaklaşıyorlardı. Kulağımdaki cihazın noktasına basarak "Başlayın." dedim ve gözüme kesdirdiğim gemideki adamdan başladım işime.

"Katliam yapmak şart mı?" dedi iç adamım igrenti dolu bir sesle.

"Beni bilirsin. Ben bir işte varsam, katliam da vardır." dedim ve ilk kurbanımı her zamanki yerinden vurdum. Yani ilk silah tutan elini parçalarım, sonra o eli bir daha kullanamaması için omzundaki sinir ve kemik arasına vurarak ikisinin de işlevini kaybetmesi sağlarım. Sonuç felçli kol. Hatta bir daha düzelemeyecek kadar işlemsiz bir kol.

Adamlarımı da bu tarz eğitirdim. Hayat veremediğim bir canlının hayatını almazdım. Tabii mecbur kalmadığım sürece öldürmem. Ama damarıma basana kolay ölüm olmaz ve "Beni öldürün." diye yalvarana kadar durmam. Can veremiyorsam ona işgence etmek varken niye kolay yolu seçip onu öldüreyim ki? Bu aptallık olur.

Ama bazıları vardır, işgence etmeye bile değmezler. O kadar ucuz, o kadar aciz, o kadar fazla hiç bir şeyler ki, onları öldürsen ne olur, öldürmesen ne olur. O yüzden dünyadaki oksijeni kurtarmak ve hiç israf etmemek için öldürürüm.

"Adamların pek hedefi tutturamıyor. Biliyorsun değil mi?"

Dedi yine iç adamım. "Evet. Olabilir. Ama her birine her hafta eğitim için zaman ayırdığımı biliyorsun. Yani onlara tek kural koydum o da 'Öldürme' ve buna itaat ettikten sonra benim için problemin olmadığını biliyorsun." dedim açıklama olarak. Evet ellerini vuruyorlar ve bu vuruş benim bir nevi imzam sayılır. Adamlar hepsi bir anda ellerini tutarak daha tek kurşun atamadan ve olayları idrak edemeden bağırarak kaçmaya başlamıştı bile. Tekrar kulağımdakı cihazın düğmesine basarak "Mehmet saat yedi yönünde yeşil gözlü, 1.80 boylu ve takım elbisesinin ceketinde tarantula olan adamı yakalayın." dedim ve adamlarıma yakalamak rahat olsun diye tarantulacığı topuğundan vurarak kaçmasını engelledim. Bu ara kamyon şoförlerinin üzerine gelmeye çalışan 6 adamı fark ettim ve üç dakika içerisinde hepsinin ellerinden vurdum. Daha sonra omuzlarına hedef aldım ve sonraki üç dakika hepsinin omuzlarında benim bebeğimin kurşunu vardı.

Hızlı bir şekilde yeniden kurşun doldurarak işime geri döndüm.

Ah! Bu kadar muhteşem olmayı bırakmalıyım!

YER ALTI AYDINLIĞI Where stories live. Discover now