63. Bölüm

270 19 29
                                    

Sabah alarm kurmadığım için Garold tarafından sevgi sözcükleri ile uyandırılmıştım . Eskiden pek böyle uyandırılmazdım ama bunu sevmiştim. Eğer şımarıkça olmasaydı ve hep onlarla büyüseydim ondan hep beni böyle uyandırmasını söylerdim .

Kalkınca eteklerden küçük zinciri olanı ve Pjotr'un beğendiği gömleği giydim. Çorap gerçekten işe yaramıştı, bacaklarım üşümüyordu .

Takıya ne dediklerini bilmiyordum ama gene de kolye taktım . Yüzük takmak istiyordum ama o biraz fazlaya kaçabilirdi .

Yüzüme maskara ve hafif allık sürdükten sonra dudağımı hafif renklendirdim ve artık hazırdım. Panduflarımı da ayağıma geçirip aşağı inmeye başladım.

Dedem eskiden beri evde terlikle dolaştıklarını söylemişti , bana hava hoştu. Sonunda salona indiğimde sadece Nikolay yoktu. Herkese günaydın dedikten sonra hemen Garold bey babamızın yanına geçtim. Bu aralar gözüme çok tatlı geliyordu. O da hemen kolunu omzuma attı ve saçıma öpücük kondurdu . Ben aptal aptal sırıtırken Nikolay'da geldi ve masaya geçtik. Androy abim resmen beni koparırcasına yanına çekti ve gene Vitya ile arasına oturdum .

Bu sefer ben ekmeğe böğürtlen reçeli sürüp Androy'a uzattım , bunu sevdiğini görmüştüm. Kahvaltıda her şeyden önce bunu yiyordu. Bugün mutlu olduğum için gereksiz bir enerji ile kahvaltıda sohbete katıldım ve yemeğimi yedim . Pjotr benim bu halime şaşırmış olacak ki ikide bir bana bakıyordu. Tamam piskolojik sorunlarım olduğunu biliyorum ama yüzüme vurma lütfen.

Zaten piskolojik sıkıntılarım var bir de alttan çekiyorsun.

Onu gerçekten bir yerlerime takmadan kahvaltımı bitirip yukarı dişlerimi fırçalamaya çıktım. Dudağımdaki tint gittiği için ondan tekrar sürdüm ve aşağı indim.

[Durum bilgilendirmesi: Tint sıvı yapıda kalıcı ruj gibi bir şey ama doğal duruyor ]

Bizi bırakacak olan kişinin Pjotr olmasını sorgulayamadan gene öne bindirildim. Yani şaka mıdır? Ben öne binmeyi seviyordum ama Pjotr'un sürmediği arabada .

Okula geldiğimizde kendimi hemen aşağı attım ve Nikolay hemen inip koluma girdi . Gennadius sanırım bir tık ikizini fırlattı ve o koluma girdi . Nikolay hiç kendini bozmadan diğer koluma girdi ve polisle nezarethaneye giriyormuş gibi okula girdik . Onlar her gün sınıflara girmeden önce bahçede toplanıp bir konuşma sonrası sırayla okula giriyorlarmış . Mecbur bu göreve uyacaktık ama boş konuşulursa hiç çekemezdim.

[Gerçekten böyle bir şey var mı bilmiyorum araştırdığımda itiraz eden veya onaylayan bir şey bulamadım bu yüzden kafama göre yazıyorum]

Düşündüğüm gibi sıkıcı geçmemişti ve uzun sürmemişti . Dördüncü sırada biz içeri girdiğimizde yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladık. Bu sırada Nikolay Gennadius'u sinir ediyordu ve Gennadius benden yardım istiyordu.

Onları pek takmadan sınıftan içeri girdim ve arka sıralara doğru boş bir yere oturdum. Hiç ön sırada oturamazdım her zaman dersi dinleyecek halim yoktu sonuçta.

Dersler başladığında ilk ders eğlenceli geçmişti çünkü birbirimizi tanımıştık , bu hocanın enerjisini sevmiştim. Nikolay ve Gennadius önümde oturduğu için Nikolay arada arkasını dönüp bana bir şeyler anlatsa da Matematik hocası geldiğinde hiç dönmemişti . Demek ki disiplinli bir hocaydı , böyle hocaları severdim.

Dersler devam ederken sonunda öğle arası geldi . Nikolay her zamanki gibi aç olduğu için kantine inmeye karar verdik . Nikolay'ın bir sürü arkadaşı olsa da Gennadius biraz daha tek takılan bir tip gibiydi . Arkadaşları vardı ama aralarındaki sınırı Gennadius koymuş gibiydi . Bu yüzden Gennadius ile sohbet etmeye başladık ve masalardan birine oturduk. Nikolay ikide bir birileriyle konuşuyor sonra yanımıza geliyordu. Daha sonra masalardan beni izleyen bir göze takıldı gözlerim. Bir dakika bu Berke'ydi . Gerçekten şansın bu kadarıydı .

Benim de ona baktığımı görünce kalktı ve yanıma gelmeye başladı, ben ise sadece bir kaşımı kaldırmış ona bakıyordum.

Berke: Derya ?

Gennadius: Derya mı?

Nastia: Ne var ?

Gennadius'un konuşmasından sonra Türkçe konuşarak ona Gennadius'un ondan haberi olmadığını göstermiş oldum .

Berke: Derya ? Burada ne işin var ?

Nastia: Bundan sana ne ?

Berke: Derya ne oldu neden böyle davranıyorsun

Nastia: Berke her şeyi biliyorum gidip abine ötebilirsin . Ayrıca hisse diye bir şey kalmadı benden alamazsınız .

Sakince konuşuyordum ama bu sakinlik fırtına öncesi sakinliği gibiydi . Ellerimi masanın üstünde birleştirdim ve sandalyeden öne doğru biraz eğilip onun tam gözlerinin içine bakarak konuştum.

Nastia; Bu ihanetinizi bir kere kabul ettim ama bu sefer kabul etmeyeceğim. Bana yaptıklarınızı ödeyeceksiniz , abine bunu iletmelisin .

Berke: Derya özür dilerim bir kere dinle  , sen böyle değildin

Nastia: Sen bana ihanet ettiğin için böyleyim ya zaten biricik Arkadaşım. Bana ihanet eden her insan gibi sen de nasibini alacaksın. Bundan sonra bence benden korkmalısın .

Gennadius'un kolundan tutup yukarı doğru ilerlettim. Kalbimde bir yerler acısa da bu duyguyu sildim , yapacağım her şeyi hak ediyorlardı. Artık yaptıklarına göz yummayacaktım. Beni üzen herkes karşılığını alacaktı.

Farklı dilde konuştuğumuz için sinirlenen Gennadius beni bahçeye ilerletti . Ona karşı çıkmadım , hesap verecek değildim ama bir açıklamayı hak ediyordu .

Gennadius: Nastia ne oluyor? Ve o çocuk sana neden yıllardır arkadaşınmış gibi konuşuyor? Ve farklı dilden konuştunuz büyük ihtimalle Türkçe. Bana anlatmadığın ne var ?

Nastia: Akşam yukarı kattaki terasta konuşalım. Şimdi olmaz uzun mesele  ,ama senden bir şey saklamıyorum .

Gennadius: Peki sana güveniyorum

Şimdi Sadece akşamı beklemem gerekiyordu.

[Arkadaşlar bugün beş bölüme yakın bölüm attım sanırım. Tebrik beklemiyorum ama kendimi tebrik ediyorum . Bence verimli bir gün oldu kitap açısından. Bu bölümü de salıp uyumaya gidiyorum. Yarın erken kalkmak istiyorum çünkü geç kalkınca hiç bir şey yapamıyorum. Neyse iyi geceler , iyi okumalar ve seviliyorsunuz 🤍🐢]

Mafyanın Kardeşi Olmak Where stories live. Discover now