28. Bölüm ~ Yanlış Hamleler ~

173 29 41
                                    

"Neden bu kadar geç kaldın?"

Armin Arlert 26 yaşında, PPD de adli tıp uzmanı olarak görev yapan evli bir adamdı. Eğitim almaya başladığından beri sayamayacağı kadar ceset görmüş olmasına rağmen en korktuğu şey hala sevgili karısının bir mezar kadar soğuk surat ifadesiyle başa çıkmaktı.

Şer ittifakının verdiği emir yüzünden - Zeke Jeager ın saklanma ihtimali olduğu laboratuvarı soruşturmaktı - eve geç gelmişti. Kollarını göğsünde kavuşturmuş halde mutfak masasında oturan Annie de telefonlarına cevap vermediği için kızgındı. Çünkü Bertholdt sonunda ifşa olduğu için gergindi ve ses tonu onu ele vereceğinden Annie nin telefonlarını açamamıştı. Bir sorun olduğunu anlamasını istemiyordu. Daha doğrusu kadını incitmeden en iyi arkadaşının iki yüzlü bir pislik olduğunu nasıl açıklayacağını düşünmek için zaman kazanmak istemişti.

"Üzgünüm, seni meraklandırmak istememiştim. Şarjım bittiği için haber veremedim." kolundaki saate baktı. Gecenin ikisiydi. "Hala uyanık olmana şaşırdım."

"Sen kayıpken nasıl uyumamı bekliyorsun? Laboratuvardakiler de tek kelime etmediler." Annie kaşlarını çattı. "Hala ilk soruya cevap vermedin Arlert."

"Mike Eren nin kaçırılmış olabileceği yerleri araştırmamı istedi. Bu yüzden merdiven altı laboratuvarları geziyordum." Armin çekti, kadının yanına yürüyüp karşısına sandalye çekti. Ellerini kucağına aldı. "Özür dilerim, bir daha olmayacak. Neden Hange ye sormadın? Onun haberi vardı."

"Çoktan çıkmıştı." Annie biraz daha yatışmış gibiydi. "Neden Eren i laboratuvarda sakladıklarını düşünüyorsun?"

"Zeke ondan intikam almak için geri döndüğüne göre üzerinde deney yapabileceği bir ortama ihtiyaç duyabileceğini düşündüm. Mike hastaneleri de kontrol etmemi istedi. Belki kapatılmış hastanelerden birinde saklıyordur onu..." Armin konuyu değiştirdi. "Neyse, sen neler yaptın bugün?"

"Kağıt işleri. Sıkıcıydı." Annie omuz silkti. "Karnın aç mı?"

Armin bütün gün hiçbir şey yemediğini o zaman fark etti. Kafasında o kadar şey vardı ki aç olduğunu tamamen unutmuştu. "Evet.."

"Öyleyse dışarı çıkalım. Ben de bir şey yapmadım." Annie ayağa kalkınca Armin hayal kırıklığına uğradı. Fırından güzel kokular gelince Annie nin lezzetli bir şeyler yaptığını düşünmüştü.

"Ama bu saatte açık bir yer bulamayız ki?"

"Otobandaki yemek karavanları hariç. Güzel bir yer biliyorum." Annie onu dinlemedi bile. Koridora çıktı. "Üzerimi değiştireceğim, bir yere kaybolma."

"Pekala.." Armin de arkasından onu takip etti. O da üzerine daha rahat bir şeyler geçirebilirdi. Ellerini yıkamak için tuvalete girdi. Sabunluğa uzandığında yerinin değişmiş olduğunu fark etti. Eski yerine geri koymak için kenara itince ortaya kırmızı bir leke çıktı. Armin lekeye parmağını sürttü, mermerden çıkmıyordu. Sanırım Annie bir şey dökmüştü, lekeyi gizlemek için sabunluğun yerini değiştirmişti.

İkisi de hazır olduktan sonra Armin ayakkabılarını giyerken sarışın kadına "Lavaboya ne döktün?" dedi.

Annie şaşkınca başını kaldırıp ona baktı. "Ne?"

"Sabunluğun altında kırmızı bir leke vardı." diye devam etti Armin. "Kana benziyordu. Sabunluğun yerini değiştirmişsin, eski yerine koymak için kaldırınca fark ettim. Bir yerini falan mı kestin?" elinde herhangi bir yara olup olmadığını kontrol etmişti ama bir şey göremedi.

"Ah, evet. Burnum kanadı." dedi Annie önemsizce. "Fark edeceğini düşünmemiştim. Birini öldürsem beni enseleyeceksin, ha?"

"Neden burnun kanadı? İyi misin?"

ACKERMANS 2Where stories live. Discover now