18. Bölüm ~ Uyanış ~

221 34 33
                                    

"Eren uyandı!"

Bu bir mucizeydi. En azından doktorlara göre öyleydi. Söylediklerine göre kurşun Eren nin kalbine dokunmamıştı bile. Kalbinde hiçbir hasar yoktu. Bu kadar kan kaybetmesinin sebebi kırılan kaburgasının akciğerlerine zarar vermesiydi. Kurşunun çıkarılması zaman almıştı.

Haberi alan herkes hastaneye koşmuştu. En başta da günlerdir için için suçluluk duygusuyla kendini yiyen Jean. Ancak Pieck in yakalanmasıyla ortaya çıkan bazı gerçekler etrafındaki bakışların içtenliğini kaybetmesine sebep olmuştu. Bertholdt un hakkında çıkardığı dedikodu Sasha ve Connie yi ondan uzaklaştırmıştı. Ikisi de bu konuyla ilgili tek laf etmemişlerdi ancak Jean e hiç olmadığı kadar mesafeli davranıyorlardı. Jean oyun da olsa bu bakışlara maruz kalmaktansa o çatıdan kendini aşağı atmayı yeğlerdi.

Armin Eren uyandığı için mutluluktan sarhoştu. Bu yüzden etrafta olan bitene kulak asmıyordu. En kötüsü de Eren uyandığına göre artık hapiste kalması için ortadan bir neden kalmayan Mikasa nın hastane koridorunda attıgı tokattı. Jean o an yer yarılsa da içine girse diye dua etti.

Demek Pieck tarafından kandırılma hikayesi ona da anlatılmıştı.

Connie ve Sasha başlarını çevirmişler, Armin ise Eren nin hangi odaya alındığını öğrenmek bahanesiyle alt kata ineceğini söylemişti. Mikasa o tokat dışında tek laf etmedi. Eğer küfür etseydi bu kadar canı yanmazdı. Eren nihayet bir odaya alındığında tek tek içeri girdiler. Jean nin o an ayakları geri geri gitmişti. Yanlarına gitmek yerine kapının dışında dikilmeyi tercih etti.

Eren iyi görünüyordu. Sadece kan kaybettiği icin biraz rengi çekilmişti. Mikasa görür görmez yara, hemşire dinlemeden sıkıca adamın boynuna sarıldı. Uzun bir süre koridora taşan acı dolu bir çığlıkla ağladı.

"Ben iyiyim Mikasa, sorun yok..." Eren kadının yavaşça sırtını sıvazladı. Göz yaşları içinde onları sessizce izleyen Armin ve Sasha ya yarı kızgın yarı üzgün bakışlar attı. "Gören de öldüğümü sanacak... Ağlamayı bırakın."

"Bizi öyle korkuttun ki..." dedi Connie. Sesi titremisti. Güçlü görünmeye çalışıyordu ancak kızaran yüzü onu ele veriyordu. "Hayatta kalman bir mucize."

"O kadar yakın bir mesafeden kurşun kalbine nasıl girmedi anlamıyorum." Armin burnunu çekti. "Çoktan ölmüş olman gerekiyordu."

Aslında Eren de aynı fikirdeydi ancak Mikasa onu bu kadar sıkı sarılırken dillendirmenin acımasızlık olacağını düşündü. Siyah saçlı kadın en sonunda yüzunr bakmak icin geri çekildi. "Kabus gibiydi... S-seni kendi ellerimle-" dili varmadı bir türlü. "Sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim."

"Böyle şeyler söyleme... Seni asla bırakmam." dedi Eren sessizce. Bakışları odanın içinde gezindi. Kapının eşiğinde rahatsızca dikilen Jean nin üzerinde durdu. "Neden öyle duruyorsun? Içeri girsene."

Ancak Mikasa ondan önce davrandı. "Bir adım daha atarsan seni kendi ellerimle boğarım."

"Ne saçmalıyorsun Mikasa?" Eren şaşkın şaşkın kadına baktı.

"Bu hale gelmene sebep o." dedi Mikasa öfkeyle. "Neler yaptığını bilseydin onu hastaneden iceri sokturmazdın."

"Benim her şeyden haberim var."
Bunu söylemesiyle birlikte şimdi bütün şaşkın bakışlar Eren e dönmüştü. Mikasa kaşlarını çattı. "Ne?"

"Eger Pieck ile iş birliği içinde olduğu icin Jean e kızgınsan boş yere nefesini tüketme çünkü onu düğüne getirmesini isteyen zaten bendim."

"HA?" Connie bir Jean e bir Eren e şaşkın şaşkın baktı. "Ne diyorsun sen? O kadının seni öldüreceğini biliyor muydun?"

"Aslında," diye söze başladı Jean, hala onlara bakmıyordu. "Bir şeyler yapmasını planlıyorduk ancak Eren i öldürmeye cesaret edeceğini bilmiyorduk... Hele ki Mikasa ya öldürteceğini... Bir anlık öfkeyle Pieck in Eren den birlikte intikam alma teklifini kabul ettim. Ancak ne kadar tehlikeli bir kadın olduğunun farkına vardığımda o gece gözüme uyku girmedi. Bu yüzden olan biteni hemen Eren e anlattım."

ACKERMANS 2Où les histoires vivent. Découvrez maintenant