5. Bölüm ~ Birkaç Kırık Kalp ~

278 35 25
                                    

"Hayrola Erwin? Davetini neye borçluyum?"

Mike, Erwin nin çağrısına birkaç saat içinde karşılık vermişti. Konum bilgisi gerekli değildi çünkü yıllardır kafa dağıtmak için gittikleri tek bir mekan vardı. İçkileri de güzeldi. Uzun boylu adam içeri girdiğinde Erwin i selamladı. Ancak yalnız olmadığını fark edince yüzündeki dostane gülümseme ışık hızıyla kayboldu. Erwin nin karşısında oturan adam şal taktığı için yüzü tam seçilmiyordu ama Mike kim olduğunu hemen anlamıştı.

"Gel otur Mike, biraz laflayalım istedim." Erwin doğal bir tavırla yanındaki sandalyeyi gösterdi. "Bir konuda tavsiyene ihtiyacımız var."

Mike masaya yürüdü ama oturmadı. Levi ile bir an için göz göze geldiler. Hange yi ara ara görse de Ackermanla görüşmeyeli uzun yıllar oluyordu. Hiç değişmemiş olması şaşırtıcıydı. Aynı soğuk bakış, aynı ürkütücü yara, aynı koku. O etraftayken havada hep kan ve yanık kokusu olurdu. Bakışlarını ilk kaçıran Levi oldu. Sağlam gözünü önündeki biraya dikti.

"Benim bir tahminim var." dedi Mike.

Erwin "Öyle mi?"

"Ackerman bir haltlar yedi ve saklamanın derdinde." Mike, hemen kızgın bir bakış atan Levi ya tek kaşını kaldırdı. "Doğru tahmin ettim, değil mi? Ah, hiç şaşırtmıyorsun Hange... Arkanı kollamak için yalan söylediğini biliyordum. Ama anlamadığım tek konu, Mikasa Jeager ın geri dönüşü. Kaçmasına yardım etmediysen neredeydi?"

"Susarsan anlatacağız sırık." dedi Levi ters ters. "Ayrıca o konunun ne benle ne Hangeyle ilgisi var. Bunca zaman Mikasa nın nerede, ne bok yediğini ben de bilmiyorum."

"Öyleyse benden ne istiyorsunuz?"

"Otursan daha iyi olur." Mike ın niyeti olmadığını anlayınca Erwin sandalyeyi onun yerine çekti. Uzun adama bir bira söyleyip hikayeyi baştan sona anlattı. O konuşurken Levi da sesini çıkarmadı. Hala Mike a güvenmek konusunda tereddütleri vardı. Polislerle aynı masa da ne halt ettiğini kendi de bilmiyordu. Erwin e de güvenmiyordu ama sarışın polisi az çok tanıdığı için bir sonraki hamlesini tahmin etmek daha kolaydı. Erwin Levi ya tuzak kurarsa karşı bir hamleyle geri püskürtebilirdi ama Mike için aynı şeyi garantileyemezdi. Erwin hikayeyi bitirdiğinde Mike kızgın görünüyordu.

"Bir kere olsun kan akıtmadan duramaz mısın? Adamı neden öldürdün?"

Levi gözlerini devirdi. Niye durmadan aynı şeyi söylüyorlardı? "Herifin teki evime kadar girip beni öldürmeye kalkmış, çay mı ikram etseydim?" Sadece kendini koruyordu. Diğer normal insanlar böyle yapmıyor muydu? "Ölmüş olmamı dilerdin değil mi?"

"İnkar etmeyeceğim, üzüntüden yataklara düşmezdim." dedi Mike soğukça.

Levi bardağı serçe masaya vurup ayağa kalktı. Buraya onu aşağılasın diye gelmemişti. "Senden yardım isteyende kabahat-"

"Hange yanınızda olmadığına göre hiçbir şeyden haberi olmadığını farz ediyorum?" Mike yeniden konuşunca duraksadı. Hange nin adını duyunca Levi gözlerini uzun polise dikti. "Yine ellerini kana buladığını duysa ne düşünürdü merak ediyorum... En son karşılaşmamızda bana değiştiğini, artık eskisi gibi kimseyi öldürmediğini söyledi. Bundan epey gurur duyuyor gibiydi, Yazık, gerçeği öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrayacak-"

Levi ın attığı ölümcül bakıştan ne yapacağını anlayan Erwin, o Mike ın yakasına uzanmadan Levi ın kolunu tuttu. Levi elini yumruk yaptı, hızla geri çekti. Nefretle Mike a dikti gözlerini. Mike ın hiç de korkmuş görünmüyor olması iyice sinirlerini bozdu. "Eğer Hange ye tek kelime anlatırsan bu kanlı eller başladığı yıllar önce başladığı işi bitirir sırık. Hiç kuşkun olmasın." Hange engel olmasaydı yaşadığını öğrendiği an onu öldürürdü.

ACKERMANS 2Where stories live. Discover now