12. Bölüm ~ İntikam ~

185 28 15
                                    

"Jean?" 

Mikasa nın sevinci kursağında kaldı. Biri kapıyı ısrarla çalınca gelenin Eren olduğunu sanmıştı. Anahtarını yanına almayı unuturdu çünkü. Ona deli gibi kızgındı. Günlerdir Eren den haber alamıyordu. Özel görevde olması, telefon etmesine engel değildi. Sırf aynısını ona yaptığı için bilerek Mikasa yı merakta bırakıyordu. Neyse, geri dönünce bunu ona fena ödetecekti. Rahatsızca kapıda dikilen adama şaşkınca baktı. "Sasha ya bir şey mi oldu?" 

"Ne- Hayır, o gayet iyi." dedi Jean. Ses tonu gergindi. "Girebilir miyim?"

Mikasa içeri geçebilmesi için kenara çekildi. Zil sesini duyunca Mikasa gibi yanlış sonuca atlayan Lucjan da odasından fırladı. "Babam geldi! Babam geldi!" Koridorda duranın Eren olmadığını görünce koşmayı bıraktı. Hayal kırıklığına uğramış bir yüz ifadesi takınmıştı. "Sen kötü amcasın. Niye geldin?" 

"Lucjan kaba olma." Mikasa kaşlarını çattı. "Nereden oğreniyorsun bu lafları?Jean amcandan hemen özür dile." 

"Ama Concon öyle söyledi!" 

"Onu öldüreceğim."

"Sorun değil," diye mırıldandı Jean. "Eren hala görevde mi?" 

"Cehennemin dibinde. Eğer görürsen bir süre orada kalmasını söyle." Mikasa soğukça, "Herneyse, sen neden gelmiştin?"

Bu kötü oldu, Eren telefonlarına cevap vermeyince onu bilerek görmezden geldiğini düşünüp evine gitmeye karar vermişti. Eren nin başının belada olduğunu Mikasa ya söylemeli miydi? Ondan daha çok Eren e yardımının dokunacağı kesindi. Ama Mikasa nın başının belaya girmesini istemiyordu. Eren nin peşinde ondan intikam almaya çalışan bir kadın olduğunu öğrenirse ne yapacağı belli olmazdı. PPD deki işinin tehlikeye girmesini istemiyordu. Ayrıca tam olarak Pieck in neyin peşinde olduğunu da bilmiyordu.  Keşke yanından ayrılmadan önce ağzından daha fazla bilgi alsaydı. 

"Ben ee... Eren için gelmiştim aslında." dedi Jean. "Eğer evde değilse döneyim."

"Erenle ne konuşacaksın?" Mikasa tek kaşını kaldırdı.

Sohbet etmek için geldiğini söylemek hiç de inandırıcı olmazdı. Mikasa da Erenle normal insanlar gibi sohbet edecek türden bir arkadaşlıkları olmadığını biliyordu çünkü. "Connie hakkında konuşacaktım."

"Yine mi kavga ettiniz?"

"Onun gibi bir şey." diye geveledi Jean.

Mikasa şimdilik inanmış gibi görünüyordu. Iç çekti. "Madem öyle... Lucjan için yemek hazırlamak üzereydim. Neden bizimle akşam yemeğine kalmıyorsun?" 

Mikasa ve oğluyla akşam yemeği yemek? Baş başa? Mikasa nın teklifinde hiçbir art niyet olmadığını bilse de bu Jean için pek normal bir durum değildi. Hele ki psikolojik olarak tuhaf bir dönemden geçiyorken. Ayrıca Eren ne düşünürdü?

Ama Eren burada değil. 

Neyse ne... Sonuçta evli de olsa, geçmişte Mikasa ya karşı bazı duygular beslemiş olsa da hala arkadaşlardı. Yemek yemenin yanlış anlaşılacak bir tarafı yoktu. Ayrıca yalnız değillerdi, yanında Lucjan vardı. Dürüst olmak gerekirse o kadar yolu boş yere tepmiş olmak istemiyordu. Belki bu sayede Eren nin etrafinda olan bitenlerle ilgili Mikasa nın ağzından laf alabilirdi. Kadına cansız bir gülümseme verdi.

"Madem ısrar ediyorsun..."

Jean daha önce hiç Mikasa nin yaptığı bir yemeği yememişti. New York ta kaldıkları zamanlar yemekleri sırayla ya da hep beraber yaparlardı. Mikasa mutfağa geçtiğinde çoğunu Eren nin yediğinden emin olmak için pişirirdi. Geri kalanıyla pek ilgilenmezdi. Onu böyle mutfakta oradan oraya koşuştururken görmek kalbinin sıkışmasına sebep oldu. Tabakları masaya dizerken uzun siyah at kuyruğu omzunun üzerinde sağa sola hareket ediyordu. Yüzü sağlıklı, yanakları al al, kara gözleri eskisine göre daha parlak ve canlıydı. Anne olmak ona yakışmıştı.

ACKERMANS 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin