11. Bölüm ~ Kabus ~

260 32 33
                                    

"Hangi cehennemdesin sen?"

Mikasa dan destek almaya çalışan gözlüklü kadın çevresine buram buram alkol yayıyordu. Bir metre öteden Levi'ın burnunun direğini kırmayı başardı. Hange saatlerdir aramalarına cevap vermiyordu ve eğer biraz daha gecikseydi Mikasa nın kapısına dayanması an meselesiydi. Mezar açıldıktan sonra aklına bin türlü şey gelmişti. "Leş gibi kokuyorsun. Ne diye içmesine izin verdin?"

"Biraz rahatladık, o kadar. Alkol toleransı çok düşük, elden bir şey gelmez." dedi Mikasa. Hange nin kollarını üzerinden alıp yavaşça Levi ya teslim etti. "Ayrıca onu bu hale getiren sensin. Kimi öldürdün?"

Lanet sarhoş her şeyi ötmüştü demek. Levi sinirli sinirli iç geçirdi. Onsuz içmeyi bırakmalıydı. Sarhoş Hange alışılmadık derecede dürüsttü çünkü. "Bir yanlış anlaşılma hepsi bu. Evine geri dön. Buraya da fazla uğrama."

"Yalan söyleme." Mikasa kaşlarını çattı. "Eren birinin seni öldürmeye çalıştığını söyledi. Kim? Öldürdüğün kişi onun adamı mı?"

Gevşek ağızlı velet... Ormanda açlıktan geberse de bir daha ona yemek vermeyecekti.

"Hange biliyor mu?"

"Hayır ancak mutfağında bir cinayet işlendiğinden emin." dedi Mikasa. "Ya temizlik işinde paslandın ya da cesetten sen kurtulmadın. Çünkü ikimiz de biliyoruz ki geride asla iz bırakmazsın. Başka kim bili-"

"Seni ilgilendirmeyen mevzulara burnunu sokma." Levi kadını tersledi. Onu sorguya çekebileceğini söyleyen kimdi? "Beni çocuk gibi sorguya çekeceğine önce kendi yediğin haltların hesabını ver. Iki haftadır veledine ben bakıyorum. Hangi cehennemde sürtüyordun?"

"Seni ilgilendirmeyen mevzulara burnunu sokma-"

"Kapayın çenenizi!" Hange birden patladı. Acı içinde şakak kemiklerini ovalıyordu. Kafasını Levi'ın omzundan kaldırıp şaşkın şaşkın etrafına baktı. "Neredeyim ben?"

"Ne saklıyorsan bir önce Hange ye anlat çünkü endişeli." dedi Mikasa tüm ciddiyetiyle. "O... eski işine geri döndüğünden şüpheleniyor."

"Saçmalık." isteseydi bunu yıllar önce yapardı. Levi inzivaya çekildiği günden beri kimseyi öldürmemişti. En azından bugüne kadar. Hange ile daha önce buna benzer bir konuşma yaptıklarını hatırlıyordu. Neden Mikasa ya da-

"Hange öyle düşünmeyecektir."

Levi bir an Mikasa ya açılan mezardan, tuzağa düşürüldüğünden bahsetmek istedi ancak kadını bu işe karıştırmak istemiyordu - belki de biraz gururu izin vermiyordu - Hele ki artık Lucjan a sahipken. Erwin toplu bir intikam planından bahsetmişti. Eğer hepsinden intikam almaya çalışan biri varsa Mikasa ile de uğraşması an meselesiydi. Ya da belki zaten uğraşıyordu. Bu yüzden mi ortadan kaybolmuştu? Herneyse, Erwin i beklemeliydi. Eğer işe yarar bir planla karşısına çıkarsa hiçbirini anlatmaya gerek kalmazdı. Şimdilik Eren nin yardımı yeterliydi. Tabii gerizekalı ağzını tutmayı öğrenirse...

"Mikasa, nereye gidiyorsun... Beni yalnız bırakma..." Hange uzaklaşmaya başlayan Mikasa yı fark edince sızlandı.

"Tch. Ben neyim, bostan korkuluğu mu?" Levi homurdandı.

Hange üzerine gözlerini kıstı. Burnunun dibine girip yüzüyle oynamaya başladı. Levi ın yanaklarını sıkıştırdı, çekti ve saçlarını karıştırdı. "Yüzün çok tanıdık geliyor. Çok da yumuşak... Tanışıyor muyuz?"

"Tanışırız." Hange yi içeri soktu, zor olmuştu çünkü onu diğer gözünü çalmaya çalışan bir orman perisi sanıyordu. İnsan olduğuna ikna etmek biraz zamanını aldı. Bir şekilde bağırış çağırış eşlinde sonunda yatak odasına çıkarmayı başardı. Kadın kafasını yastığa koyar koymaz yatakta sızıp kalmıştı. Levi yanına yürüdü, yatağına yanına eğilip Hange nin yüzüne yakından baktı.

ACKERMANS 2Where stories live. Discover now