30. Bölüm- Kaçak Düğün

Bắt đầu từ đầu
                                    

Dilan onu fark edince hafifçe gülümsedi. "Uyku tutmadı ikimizi de. Hava alalım dedik." Sonra merak edip Ateş'e döndü. "Sen niye yatmadın?"
Ateş Dilan'a bakmaya devam ediyordu. " Beni de uyku tutmadı da bir dolanayım dedim." Ama üstündeki takım elbisesi henüz yatağa girmediğini gösteriyordu. O da huzursuzdu herkes gibi. Ama herkesin huzursuzluğu farklıydı. Selma son yudumu da tepesine dikerek ayağa kalktı. "Yatıyorum ben. Size iyi geceler." Dedi gülümseyerek. Ateş'le Dilan da gülümseyerek iyi geceler dilediler. Sonrasında ikisi de oldukça sessizleştiler ve  ormanın uğultulu sesini dinlemeye başladılar.

Birkaç dakika geçmemişti ki Dilan kesikli ve derin bir nefes aldı. Ateş onun bu hareketine şaşırmıştı. "İyi misin sen?" Diye sordu merakla. Onu uzun zaman sonra ilk defa bu kadar endişeli görüyordu. Dilan yutkunarak elindeki bardakla oynamaya başlamıştı. Ateş tam da sorusunu yineleyecekti ki Dilan  "Değilim." Deyiverdi birden. Yüzü buruşmuş, sesi cızırtılı çıkmıştı. İçindeki zehrin acısı ağzının tadını bozuyordu. Hâlâ bardağa bakmayı sürdürerek konuşmaya devam etti. "Herkesin hayatını değiştirecek bir sır biliyor olsaydın ne yapardın?" Diye sordu. Ateş bu soru karşısında şaşırmıştı. Ne demesi gerektiğini bilemeyerek aklına ilk gelen şeyi sordu. "O sırrın muhatabı bundan ne kadar etkilenecek?"

"Çok." Dedi Dilan. Bu sefer gözleri Ateş'inkilerle buluştu. "Çok etkilenecek. Bildiği doğrular yanlış,yanlışlar ise doğru olacak. Ve sadece o değil,onunla beraber bir sürü insan da etkilenecek."

Ateş üzüntüyle yanındaki kadına bakıyordu. Onun ne denli bir çelişkide olduğunu anlayamasada hissedebiliyordu. O yüzden kelimelerini dikkatli seçmeliydi. "Bilmiyorum. Ama sanırım söylerdim. Özellikle sevdiğim bir insansa ondan saklamazdım ." Dedi. Dilan ikilemde kalmışçasına gözlerini kapattı. Zihninden defalarca kez Deniz'le konuşmalar yapmaya çalışıyordu. Ama hiçbiri onu mutlu etmiyordu. Ateş birkaç dakika sonunda dayanamayıp Dilan'a döndü. "Kimden bahsediyoruz Dilan? Bu sır kimden saklanıyor?" Diye sordu merakla.

Onun korkusu sırrın kendisinden saklanmasıydı. Bu yüzden tedirgindi. Dilan yine uzaklara dalarak sessizleşti. Hiçbir şey söylemeden öylece susuyordu. Ateş sorusunu yineledi "Dilan? Lütfen benden birşey saklama. Benimle mi ilgili?" Dedi korkarak. Kalp atışları hızlanmıştı. Dilan tedirgin olarak Ateş'e döndü. Onun içi içini yediğini görebiliyordu. Şimdi söylemese Ateş'in ona karşı olan güveni, söylese aile bağları sarsılacaktı. Ama Dilan biliyordu ki Ateş kendisine güvenmezse her şey tepetaklak olurdu. Zamanında hırsızlıkla suçlandığında olanları ilk önce o anlatmadığı için canı yanmıştı. Bu yüzden anlatmalıydı. Sonunda dayanamayıp yutkundu.
"Elif teyze ve Harun bey eskiden evlilermiş."

~~~~~

Ertesi gün...

"Haydi uykucular uyanın düğünümüz var.." diye bağırdı Selma. Elindeki metal kaşığı tencereye ritimsizce vuruyordu. Birkaç saniye duraksayıp içeriden ses gelip gelmediğine baktı. Uyanmadıklarını fark edince birkaç kez daha vurdu. "E hadi sizi mi bekleyeceğiz ya?" Dedi bu sefer. Tekrar ses gelip gelmediğini kontrol etmek için duraksadı ve kapıya kulağını dayadı. Bu sırada kapı hızla açıldı. "Koğuşta mıyız ne bu ses ya?" Diye bağırdı Yağız. Selma kapının açılışıyla düşmemek için kendini zor tuttu. Birkaç ayak hamlesinden sonra kapıya çıkan Yağız'a baktı. Üstünde atlet altında kareli eşofmanıyla oldukça komik gözüküyordu. Selma dayanamayıp güldü.

"Edep edep şu haline bak! Sen önce üstünü giyin! Öğlen oldu neredeyse siz hâlâ yatıyorsunuz. Hem ben sabah sabah senin göbeğinle karşılaşmak zorunda mıyım  ya?" Dedi imayla. Bu cümlesi Yağız'ın kendi göbeğine bakmasına neden olmuştu. Selma onun telaşına daha bi çok güldü. Göbeğini iki elinin arasına alarak onu incelemeye başlamıştı. "Benim göbeğim yok ki? Benim göbeğim mi var?" Dedi sessizce. Selma önce onun göbeğine sonra da yüzüne bakıp cıkcıklayarak güldü. Yağız kendi kendine konuşarak odaya dönerken Selma da kızların yanına döndü.

Kaderimin OyunuNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ