15. Bölüm - Evlilik Çıkmazı

213 8 29
                                    

Kızları sabahın ilk ışıkları doğmadan uyanmışlardı. Deniz gece boyu davaya hazırlandığından hiç uyumamıştı. Çalıştığı büronun işleri yoğunlaşmıştı. Bu yüzden o da tüm gücünü işine veriyordu. Dilan da sabah namazına kalktığında Selma'yı uyandırmıştı. Beraber namaz kılmışlar sonra da Deniz'i çağırıp kahvaltı yapmışlardı. Kartalın evine geleli ikinci gün oluyordu . Dilan'ın kaç gündür bakmadığı iş görüşmediği şirket kalmamıştı. Semih yine Mardin'e geri dön şiirini okumuştu ama Dilan ısrarcıydı. Deniz'in dayısı da istersen eve gelebilirsin demişti ama Deniz'in dönmeye hiç niyeti yoktu.

Selma'nın ailesi de "Bursa'ya dön burada daha küçük bir yere taşınıyoruz." demişlerdi ama Selma çoktan reddetmişti bile. Kızları yüzüstü bırakmazdı. Hem İstanbul'a oradaki sorunlardan kaçıp gelmişken şimdi tam da ortasına düşemezdi. En azından burada kendine ait bir hayatı ve sorunları vardı. Onlara sahip çıkacaktı. Kahvaltı sonrasında Deniz adliyeye Selma da kliniğe gitmek için evden çıktılar. Dilan da her zamanki gibi öğlene doğru hazırlanıp iş aramaya çıktı.

Görüşeceği son iki yer daha vardı. Gideceği iki şirket de Ersözlü Holdinge oldukça yakındı. Hatta biri yanındaki plazada diğeri de iki sokak ötedeki başka bir iş hanındaydı. Haritalardan bunu gördüğünde içi huzursuz olmuştu Dilan'ın. Görüşme yapacağı şirkete giderken de bunu düşünüyordu. "İnşallah karşılaşmam, inşallah karşılaşmam." Diyerek söylenmişti yol boyu. Ama sonra bu ruh halinden vazgeçti. Minibüsten inip şirkete yürümeye başladı.

"Ne de olsa suçlu olan ben değilim o. Ben hiç yanlış birşey yapmadım ki." Dedi kendi kendine. Sonra aklına attığı okkalı tokat geldi. "Tamam tokat atmak biraz fazlaydı ama hak etti ne yapayım! O da öküz gibi kolumu tutmasaydı."

Kendi kendine söylenirken karşıya geçtiğini unutup dalmıştı. Ne araba geliyor mu diye yola bakmış ne de ona seslenen kişiyi duymuştu .Dehşete düşmüş gibi korna çalan arabayla ve kendisini hızla kaldırıma çeken adamla bir anda dünyaya döndü. Kalbi yerinden fırlayacaktı. Etraftaki birkaç kişi Dilan'a ve onu tutan adama baktılar. Dilan hızla kendisini tutan kollardan ayrılmadan önce son kez baktı gözlerinin içine. Simsiyah, derin gözlerine. Ateş'in ateşten gözlerine. Birşey söyleyecek hali kalmamıştı. "İyi misin?" Diyebildi Ateş. Ama o kadar nazikti ki Dilan afalladı. Sadece yüzüne bakıyordu. Sanki suya hasret kalmış bedevi gibi kana kana baktı. Ateş onu biraz sıkıştırdı. "Dilan iyi misin?" Diye yineledi sorusunu. Endişesi yüzünden okunuyordu. Dilan yutkundu ve  hiçbir şey söylemeden yalpalaya yalpalaya ondan uzaklaştı. O ise arkasından hiçbirsey soylemedi.

Dilan kupkuru olmuş boğazıyla yutkunurken "Her korktuğum nasıl başıma geliyor benim ." Dedi kendi kendine. Orda olduğuna emin olmak istercesine tekrar dönüp baktı. Oradaydı. Ona bakıyordu. Dilan utançla önüne dönüp yürümeye devam etti. Köşeyi dönünce de duvara yaslandı. Kalbi öylesine delice atıyordu ki kulak zarlarının patlayacağını düşündü. Onun kollarındayken eli ayağı boşalmış geri çekilmeye mecali kalmamıştı. Birkaç saniyeliğine de olsa gözlerini kapatıp elini kalbine koydu. "Yavaşla artık, yavaşla!" Dedi sitemle kalbine. Biraz sakinleştiğinde görüşmeye daha yarım saat vardı. O sırada telefonu çaldı.

"Alo ?" Dedi Dilan merakla. Arayan numara kayıtlı değildi.
"Dilan kızım merhaba. Rahatsız etmiyorum umarım." Dedi yaşlı adam. Arayan Memduh beydi. Dilan'ın koşmuş gibi soluyan sesinden endişelenmişti. Dilan derin bir nefes alıp sesini düzeltmeye çalıştı. "Yok efendim musaitim buyrun." Dedi soluğunu yavaşlatarak. Adamın hırıltılı sesi duyuluyordu. "Hani artık bana bey demeyecektin? Darılıyorum bilesin."
Dilan gülümsedi. "Kusura bakma Memduh amca unutmuşum." Dedi o da. Adamın küçük kahkahası duyuldu. "Tamam tamam seni sıkıştırmıyorum. Ama bu yaşlı adama bir sözün olduğunu hatırlamanı beklerdim." Dedi. Dilan onu çoktan unutmuştu bile. Onu kurtardığı gece kahve içmeye söz vermişti. "Haklısın Memduh amca benim hatam özür dilerim. Sen ne zaman nerde istersen kahvemizi içebiliriz." Dedi gülümseyerek. Solukları normale dönmüştü.
"Bugün şirkete uğrayacağım. Eğer müsaitsen öğleden sonra kahvemizi içelim. Şirketin arkasındaki plazada. Sana uyar mı?" Dedi yaşlı adam.

Kaderimin OyunuWhere stories live. Discover now