8. Bölüm - Firuze Taşı

205 14 4
                                    

Kızlar Selma ile konuşmanın ardından onun evine yerleştiler. İlk gelen Deniz oldu. Ağlamaklı gözleriyle kapıyı açan Selma'ya sarıldı. Gece boyu oturup konuştular. Sabahın ilk ışıklarında da  Dilan kapıyı çaldı. Odanın birine de o yerleşti. Müezza ikisini de iyice kokladıktan sonra mırıldandı,sürtündü. En sonunda kanepede kızların arasına yattı. Sanki onları tanıyor gibiydi, hiç rahatsız olmamıştı. Oysa başka biri gelse hemen kaçardı yanlarından. Kızlar o gün işe gitmemeye karar verdiler. Bu yüzden odalarına geçip dinlendiler. Selma da öğlene doğru güzel bir kahvaltı hazırladı. Bu hep beraber yapacakları ilk kahvaltıydı. Mis gibi poğaça kokusu etrafı sardığında  Dilanla Deniz uyandı. "Günaydın..." Dedi Selma.
"Günaydın" dedi Denizle Dilan. Geceden beridir acıyan gözlerini ovuşturdu Deniz. Selma da çıkan poğaçaları tabağa koymakla meşguldü. "Ne zahmet ettin ya hiç gerek yoktu." Dedi Dilan. İçinden hiç yemek gelmiyordu ama bu kokuya daha fazla karşı koyamazdı. Selma sıcak tepsiyi dışarı çıkarırken o da bardaklara çayları doldurdu.

"Uykum yoktu. Bende hazırlayayım dedim. Hem bu evdeki ilk kahvaltınız. Güzel geçsin isterim." Dedi Selma dönüşte. Sohbet ederek kahvaltıyı bitirdiler. Kahvaltıdan sonra çaylarına devam etmek için balkona çıktılar. O sırada Selma'nın telefonu çaldı.
"Buyrun Mümtaz bey." Dedi Selma ciddiyetle. Telefonun diğer ucundaki adamın bağırcaklı sesi duyuluyordu.
"Anladım Mümtaz bey. Benim haberim yoktu. Bugün hallederim olur mu?
Evet ama dedim ya bilm-" ve telefon yüzüne kapandı.
"Ne oldu Selma?" Dedi Deniz. Selma sıkıntıyla iç geçirerek kızlara baktı. "Önemli birşey değil ya ben hallederim." Diyerek gülümsemeye çalıştı. Sonra çay içmeye devam ettiler. Bu sefer de Dilan'ın telefonu çaldı.

"Efendim Esra Hanım?
Evet bugün izinliyim. Müsaitim. Tamam gelirim." Diyerek telefonu kapattı. Kızların meraklı bakışlarına yanıt verdi. "İş yerinden aradılar. Lale hanım beni çağırıyormuş."
"Önemli bir şey mi olmuş?" Diye sordu Selma.
"Bilmiyorum ki. Gidince öğreneceğim. Muhtemelen sistemsel birşey içindir."  Dedi Dilan'da. Boş bardağı tezgaha bırakarak yeni odasına geçti. Üstüne normal kıyafetlerinden birini geçirdi. Sonra takılarını koyduğu kutuya baktı. Kalbine bir ürperti düşmüştü. Hızlıca kutuyu açıp içini kontrol etti. Sonra onu yerinde görünce rahatladı. Bir an annesinin bilekliğini Merve'de unuttu zannetti. O bileklik annesinden ona kalan tek yadigardı.

Kalbinin acısı ise daha dün gibiydi. Boğazına düğümlenen yumruya akan göz yaşlarını elinin tersiyle sildi. Herşey üst üste geliyordu. Sanki annesini koklayacakmış gibi bilekliği kokladı. İçi huzurla doldu. Sonra onu takmaya karar verdi. Bugün nedense annesini yanında hissetmek istiyordu. Çantasını da alıp evden çıktı. Şirkete vardığında Zeynep karşıladı. "Aa Dilan izinli değil miydin?" Diye sordu ayakta.  Eskisi gibi davranıyordu. Yani iki gün öncesi gibi."Lale hanımın asistanı çağırdı." Dedi Dilan. Onun odasına doğru göz attı.  " Onun bir toplantısı vardı. Beni de odasından kovdu. Uzun sürecek dedi. İstersen bekleme." Dilan toplantı odasına göz attı. Ama orada Ateş beyle Yağız bey vardı.  "Onlar da toplantıda. Lale hanım kendi odasında." Dedi. "Tamam ben beklerim o zaman. Çünkü mutlaka gün içinde gelsin demiş."
"Allahallah."dedi Zeynep. O da sinir oluyordu kadına.  Zeynep işine geri dönerken Dilan  da masasına uğradı. Birkaç dosya dağılmıştı masada. Oysa gece düzgün bıraktığına emindi. Belki yorgunluktan öyle zannettim diye düşünerek dağınıklığı topladı. Ama bir yandan da gözü Ateş beydeydi. Merak etmeden duramıyordu. Ateş bey içeride gayet kendinden emin şekilde oturuyordu. Ceketini çıkarmış yakasını ferahlatmıştı. Birkaç kez dışarıya Dilan'ın olduğu yere baktı. Ama Dilan hemen kafasını çevirdiğinden nasıl baktığını göremiyordu.

Sonra Lale hanımın asistanı Esra yanaştı.
"Dilan." Dedi sertçe. Dilan sesin geldiği yöne baktığında kısa boylu esmer bir kız duruyordu. Lale hanımla beraber geldiğinden onun asistanı olduğunu anlamıştı. "Lale hanım seni odasına çağırıyor. Acele et. Bekletilmeyi hiç sevmez." Dedi daha sert şekilde. Dilan'ın birşey söylemesine fırsat vermeden olduğu yerde dönüp gitti.
Bu kadının  emirleri Dilan'ı birkaç haftada sinir etmişti bile. Herkese asistanı gibi davranıyordu.Bölümdeki herkes şikayetçiydi kadından. Bir iş için yanına gittiklerinde sürekli azarlıyor ya da tamam kenara bırak çık deyip duruyordu. Ama Ateş bey geldiğinde dünyanın en mükemmel insanına bürünüyordu. Ateş beyin arkadaşı diye kimse de birşey diyemiyordu.  Dilan derin birkaç nefes aldı,sinirlenmemeye çalıştı. Eli bileğine gidince bir kez daha rahatladı. Gülümseyerek Lale hanımın odasına gitti.

Kaderimin OyunuWhere stories live. Discover now