19. Bölüm - Acı Verici Kader

166 7 5
                                    


"Hadi kardeşim açın yolu." Diye bağırdı adam. Kafasını camdan dışarıya sarkıtmış öndeki araçlara bağırıyordu. Oysa önünde o kadar çok araç da yoktu. Durduk yere gerginlik çıkartıyordu. Adamın bağırmasıyla beraber birkaç kişi daha söylenmeye başladı. Selma yaralı köpeğin önünde diz çökmüştü. Kendisine bağıran adama dönerek "Beklesene kardeşim öldün mü?" Diye bağırdı o da. İnsanlar gerçekten ne kadar da sabırsızdılar. Etrafında küçük bir kalabalık oluşmuştu bile. Selma'nın çıkışmasıyla adamlar daha çok sinirlenmeye ve korna çalmaya başladılar. Selma elindeki bezi köpeğin yarasına bastırarak önüne döndü. Köpeği taşımak için battaniye bekliyordu aslında. Hemen kliniğe yetiştirecekti. Ama battaniye için giden çocuk bir türlü geri dönmemişti. Ve sanki Selma'nın inadına bekleyen araçlar daha da artıyor,herkes daha da geriliyordu.

"Çiçekler tamam geliyorum. Ama biraz trafik var geç kalacağım." Dedi Yağız annesine. Annesi telefonun ucundan gülümsedi. "Tamam oğlum. Dikkatli gel kimseye bulaşma." Yağız da gülümsedi. "Tamam annecim sen merak etme. Bugün kimseye bulaşmayacağım." Dedi. Sonra telefonu kapattılar. Yağız da orada bekleyen araçlardan birindeydi. Şoförler müsait olmayınca bahçıvanın ihtiyaçlarını almaya çıkmıştı. Yakın zamanda bahçeye dikilecek bir sürü çiçek sipariş edilmişti. Ve birkaç takım bahçıvanlık eşyası. Onları almak da bugün Yağız'a düşmüştü. Herkes kornaya basınca iyice meraklandı. Sonunda merakına yenilip araçtan indi. Herkes deli gibi öndeki birine bağırıyordu. Yakınlaşırken kızın üstünün kan olduğunu ve önünde yaralandığı bariz olan köpeği gördü. Yüzünü tam göremediği kıza doğru yaklaşırken bağıran adamlardan biri aracından inerek hızla kapıyı çarptı ve kıza yaklaşmaya başladı. O an da nedensizce Yağız da adamla beraber hızlandı. Adam bir hışım yaklaştığı köpeğe tekmeye vurdu. Köpek savrulurken acı içinde inleyerek uğundu. "İtine de al defol git yolun ortasından. Battaniye bekliyormuş! Sürü bacaklarından git! Neyi bekliyorsun sanki canı acıyacak!" Diye bağırdı. Selma gibi çevredekiler de adam köpeğe vururken çığlık atmıştı. Sonra tepesindeki adama bakmak için ayağa kalktığında Yağız'ı gördü. Görmesiyle Yağız'ın adamı kendisine çevirip vurması bir oldu.

"Sensin lan it!" Diye bağırdı Yağız. Herkes korkuyla bir adım geri çekilmişti. Kornaya basanlar bile durmuştu. Adam burnuna aldığı darbeyle sendeledi. Kanayan burnunu tutmaya başladı. "Görmüyor musun hayvanın halini! Hiç mi vicdanın yok?" Diyerek adamın üstüne yürüdü. Ama adam gittikçe geri çekiliyordu. "Sen kimsin ya!" Diye haykırmaya çalıştı adam. Ancak kırılmış burnundan dolayı bunu yapamadı. Onu yerine grip olmuş da burnu tıkanmış gibi çıkıyordu sesi. Yağız ondan hızlı davranarak adamın kan olmuş yakasına yapıştı. "Gömerim lan seni buraya! Duydun mu beni? Eğer bir daha bir hayvana en ufak bir canlıya yanlışını göreyim Allah'ıma seni diri diri gömerim!"

Adam hala üstünlük taslar gibi Yağız'dan kurtulmaya çalışıyordu. "Bırak kardeşim yakamı eşkıya mısın nesin? Şikayet edicem seni görürsün sen!" Dedi. Yağız yine yapıştı yakasına. "Hadi bir dene de başına neler geliyor gör! Plakanı bilmem yeter. Her gün nerdesin ne yapıyorsun kiminlesin her şeyini öğrenirim. Yediğin yemeğe giydiğin dona kadar her şeyini bilirim. Her gün acaba bugün mu gelecek diye beklersin. Anladın mı beni?" Dedi. Herkes susmuş onları izliyordu. Adam korkarak başını salladı. Yağız ellerini üstünden çekerek yakasını düzeltiyormuş gibi yaptı. "Aferin." Dedi. "Şimdi efendi efendi bin arabana bekle. Yol açılınca da defol git." Sonra Selma'ya ve köpeğe döndü. Adam tam gidecekti ki Yağız ensesine yapıştı. "Çıkart şu ceketi de!" Dedi emir vererek. Adam ikiletmeden ceketi çıkartıp Yağız'a uzattı.

O arabaya binerken Yağız da Selma'nın yanına gelmişti. Selma onun gelmesiyle bir adım geri çekildi. Yağız köpeği yere serdiği ceketin üstüne nazikçe aldı. Sonra da kucağına alarak ayağa kalktı. Selma da ardından ayağa kalktı ve onu takip etmeye başladı. Arabanın yanına geldiklerinde Yağız ona seslendi. "Sen otur ben de kucağına vereyim." Selma hiç bir şey söylemeden kapıyı açtı ve oturdu. Sonrasında Yağız kapıyı kapatıp direksiyona geçti. Bir süre sessiz kaldılar. Bir kaç kez Selma'ya baktı. Ama o yalnızca önündeki yaralı köpeğe bakıyor hiç başını kaldırmıyordu. "İyi misin?" Diye sordu Yağız. Ama Selma cevap vermedi. On beş dakika sonra navigasyonun gösterdiği en yakın veterinere geldiler. Yağız yine Selma'dan önce davranarak kendi tarafından inip köpeği kucağına aldı ve hızlıca içeriye girdi. Yağız içeriye girer girmez kucağından alıp müdahale odasına götürdüler köpeği. Selma da onunla beraber girmişti ama müdahale odasına giremetip dışarı çıktı. Yağız da ardından çıktı. Şimdi ikisi de dışarıda arabaya yaslanarak bekliyorlardı. Selma yine gözlerini içeriye dikmiş dünyadan kopmuştu. Yağız onun sessiz halinden oldukça endişeleniyordu. Çünkü onu her gördüğünde kaos yaşamaya alışmıştı. Ve onun bağırcaklı sesini duymaya. Ama şimdi ağzından tek bir kelime dahi çıkmıyordu.

Kaderimin OyunuWhere stories live. Discover now