30. Bölüm- Kaçak Düğün

122 6 2
                                    

Haktan bey babasının istediği üzerine birkaç adım uzaklaşıp şirketi aradı. Bu sırada Ayşen Elif'e bir bardak su getirmişti. Haktan bey duyduklarından hiç memnun olmayarak ayakta bekleyen ailesinin yanına döndü.
"Anlıyorum. İçlerinden biri bile şirkete gelecek olursa hemen beni arayıp haber edin." Dedi başını eğerek. Sonra telefonu kapatıp kendisinden haber bekleyen meraklı gözlere döndü.

"Gün boyu şirkete uğramamışlar. Sanırım çocuklar gerçekten ortadan kayboldu." Dedi. Elif hanım su bardağını Ayşen'e geri uzatıp Haktan'a baktı. "Alın işte size söylemiştim!" Dedi bağırarak. Sonra devam etti. "Ben polise gidiyorum. Eğer kızımın başına bir iş gelirse sorumlusu sizin çocuğunuz." Dedi. Tam dönüp gidecekken Memduh bey onu durdurmuştu.
"Elif! Bunu aramızda halledebiliriz. Eminim ki birkaç saate döneceklerdir. Ortalığı velveleye vermeyelim." Dedi sakince. Elif kendisine nazikçe yaklaşan bu yaşlı adama baktı.

Onu yıllar önce son gördüğünde bir gecede ağarmış saçlarıyla avluda oturuyordu. Suyun şırıltısıyla düşüncelere dalmış,Elif'in kendisini izlediğini fark etmemişti. Sonra Elif gelip yanına oturunca onun evi terk edeceğini anlamıştı. Ama buna engel olmamıştı. Çünkü bu aşk üçgeni herkese zarar veriyordu. Şimdilerde ise bu adamın yaşadıkları dizlerinin mecalini tüketiyordu. Elif ona üzüntüyle bakıp birkaç saniye duraksadı. Bu esnada Harun ve Emine Haktan'ın yanına geldiler. Harun ona bakmayarak "Babam haklı. Lütfen bunu kendi aramızda halledelim." Dedi sessizce.

Ama Elif nevri dönmüş gibi karşısındaki adama baktı. "Bunu bana sen mi söylüyorsun? Kendi ağzınla olacaklara karışmam diyen sendin! Şimdi bana gelmiş bunu aramızda çözelim diyorsunuz. Benimle dalga mı geçiyorsunuz?" Dedi onlara bakarak. Emine afallayarak kocasına döndü. "Ne diyor bu kadın Harun? Sen ona ne söyledin ki?" Diye sordu. Ama Harun gözlerini Elif'e dikmişti. Emine kocasının kolunu sarstı. "Sana soruyorum Harun! Hani bu kadınla buluşmamıştın? Bana yalan mı söyledin?" Dedi sertçe.

Elif kendisine sertçe bakan adama bakmaya başlamıştı. Harun bakışlarını yere kaçırıp gözlerini kapattı. "Bu sabah çocukların evliliğine ikna etmek için görüştüm." Dedi itiraf eder gibi. Ama Emine duyduklarından hiç memnun değildi. Sinirli gözlerini kocasından çekip Elif'e baktı. "Amacın ne senin? Bu aileye yaşattıkların yetmedi şimdi de kızını mı sardın başımıza?" Diye bağırdı. Elif de sinirden dolmuş gözleriyle karşısındaki kadına bakıyordu. Harun nazikçe Emine'yi tuttu. "Emine tamam sakin ol. O birşey yapmadı." Dedi. Ancak bu Emine'yi daha da sinirlendirmişti. "Onu hâlâ nasıl savunuyorsun? Görmüyor musun ailemizi yıkmak için elinden geleni yapıyor." Dedi. Sonra Harun'un yanından ayrılıp Elif'in yanına geldi.

"Kızını da al defol git evimizden. Kocamdan da ailemden de uzak dur!" Dedi küfreder gibi. Elif küçücük gülümsedi. "Kocan da sen de zerre umurumda değilsiniz! Ben sadece kızımı arıyorum. Ve onu bulmadan da asla gitmeyeceğim! Anladın mı beni?" Dedi iğneleyerek. Memduh bey buna bir son vermek istercesine bastonunu yere vurdu. "Yeter artık! Emine kocanın yanına geç. Elif sen de sakin ol. Elbette kızını bulacaksın. Bizim de torunumuz ortada yok. Lütfen birkaç saat oturup bekleyelim. Eğer hala ortaya çıkmazlarsa polisi bizzat ben kendim çağıracağım. Söz veriyorum." Dedi. Emine kayınpederinin sözlerinin ardından içerideki koltuklardan birine oturmak için yöneldi. Ardından Memduh bey de içeriye geçince herkes sakinleşmişti. Elif de onlardan uzak bir köşeye oturarak beklemeye başladı.

~~~~

"Ee ne zaman nikah?" Diye sordu Ateş . Gençler evde yaşanan kaostan habersiz şömine başında çaylarını yudumluyorlardı. Toprak kocaman gülümseyerek yanındaki sevgilisine baktı. Sonra boşta kalan elini tutarak Ateş'e döndü. "Yarın öğleden sonra nikah memuru gelecek. Ondan sonra evliyiz inşallah." Dedi gülümseyerek. Deniz de kendisine gülümseyen sevgilisine dönüp gülümsedi. Ama ne kadar gülümsese de içindeki huzursuzluk gitgide büyüyordu. Bu hissi bastırmak istercesine çayından bir yudum daha aldı ve yanan odunların sıcak görüntüsüne baktı.
~~~~
Birkaç saat sonra herkes yatmışken Selma ile Dilan ayaktaydılar. Kendilerine birer kahve yapıp terasa çıktılar. İkisi de aynı sıkıntı içinde derince nefes alıp verdiler. "Ne düşünüyorsun?" Diye sordu Selma. Dilan'ın da aynı şeyi düşünüp düşünmediğini merak etmişti. Dilan kahvesinden bir yudum alarak uzaklara baktı. "O geceyi ve duyduklarımızın ağırlığını." Dedi sessizce. Selma da onun gibi uzaklara bakıp kahvesinden bir yudum aldı. "Onlara söyleyecek miyiz?" Dedi tedirgince. Ama cevabı ikisi de bilmiyordu. Böyle kritik bir zamanda bu sır ortaya çıkmalı mıydı,bilmiyorlardı. Bu yüzden cevapsız kaldılar. Bu sırada Ateş yanlarına gelmişti. "Ne yapıyorsunuz gece gece?" Diye sordu gülümseyerek. Dilan'ın olduğu tarafa oturarak onlara baktı. Ama ikisi de ortamdan soyutlanmıştı.

Kaderimin OyunuWhere stories live. Discover now